Özkan, Denizli'deki Çamlık Ofis'te düzenlediği basın toplantısında son 20 yıllık süreçte ülkenin ekonomik kabiliyetlerini arttırmak, üretim, istihdam, ihracat ve refahın vatandaşlar arasında hakça dağıtılması üzerine pek çok reformlar gerçekleştirdiklerini söyledi.
2022 yılında ortaya konulan ekonomik programın 2023 hedeflerini başarma istikametinde çok daha mesafe almalarına vesile olacağını anlatan Özkan, "Ülkemizin son 20 yılı kolay geçmedi. Ekonomimizi, milli irademizi ve demokrasimizi hedef alan saldırılar aslında vatandaşlarımızın, 85 milyonun ekonomik kaynaklarını hedef alıyordu. Biliyoruz ki darbeler, vesayetler ve milli iradeye karşı girişimlerin arka planında doğrudan ülkenin ekonomik kaynakları vardır." dedi.
'Bütün dünya ülkeleri küçülme istikametinde giderken Türkiye olarak pozitif büyümeye ulaşmışız'
Üreticinin, ihracatçının ve sanayicinin önündeki engelleri tamamen ortadan kaldırarak kalıcı yatırım ülkesi haline gelmek istediklerini dile getiren Özkan, şunları kaydetti:
"Türkiye olarak salgın ortaya çıktığı andan itibaren güçlü sağlık altyapımız sayesinde vatandaşlarımızın sağlığını koruduk. 2020 yılı bütün dünya ekonomileri açısından büyük bir kayıp yıl olmasına rağmen Türkiye güçlü sağlık altyapısı sayesinde tam kapamaya gitmeden kontrollü üretimine devam etmiş ve 2020 yılını 1,8 büyüme oranıyla hamdolsun kapatabilmiş. Artık 2021 yılı bu anlamda Türkiye için çok farklı bir yıl olacak. Büyümeyi başarmışız. Bütün dünya ülkeleri küçülme istikametinde giderken Türkiye olarak pozitif büyümeye ulaşmışız."
'Ülkemizin refahını arttırmaya devam edeceğiz'
Özkan, kur tehdidiyle paradan para kazanan, faizle para kazanan ekonomi anlayışının terk edildiğini ifade ederek şöyle devam etti:
"İş dünyasının önünü görebildiği, yabancı yatırımcıların bizi tercih ettiği, üretim, istihdam ve ihracat avantajı sonuna kadar kullanılarak Çin’in son 20 yıllık süreçte yakaladığı hızlı büyüme trendine Türkiye olarak girebilecek miyiz ? Bütün tartışma bu. Bu anlamda belki yüz yılda, bin yılda dediğimiz değişim sürecinde Türkiye tercihini yapmıştır. Ve tercihin millet ve iş dünyası nezdinde karşılığının olduğu görülmüştür. Yeni ekonomi programında düşük faiz ve istikrarlı kur politikasıyla Türkiye’nin ihracat avantajını kalıcı hale getirecek ve bu çerçevede ülkemizin refahını artırmaya devam edeceğiz."