ABD'nin 2000'li yıllarla birlikte yükselen Latin solu dalgasına ilk darbeyi vurduğu yer olan Honduras'ta süreç tersine çevrildi.
2009'da Obama/Clinton döneminde ABD destekli askeri darbe ile devrilip sürgüne yollanan Devlet Başkanı Manuel Zelaya'nın büyük siyasi mücadele vermiş eşi Xiomara Castro Zelaya, 28 Kasım seçimlerinde sandık zaferiyle LİBRE sol koalisyonunu iktidara taşıdı. Kendisini 'demokratik sosyalist' diye niteleyen Castro Zelaya, Orta Amerika ile Honduras'ın ilk kadın lideri oldu.
Eşi Manuel Zelaya, kamucu politikalarını uygulayabilmek için tek dönemle sınırlı başkanlığını iki döneme çıkartmak üzere anayasa referandumu düzenlemeye çalışmasının bedelini darbeyle ödemişti. Ardından kurulan dikta rejimi altında Devlet Başkanı Juan Orlando Hernandez'in iki dönem görev yapabilmesinin yolu ise bizzat darbeci güçlerin anayasa değişikliğiyle açılmıştı. Manuel Zelaya'nın eşi Xiomara Castro Zelaya ise 12 yıl sonra Ulusal Parti'nin yarattığı yoksulluk-yolsuzluk-narco devlet üçgeninde rakiplerinin bileğini sandıkta büktü.
Latin Amerika'da 7 Kasım'da Sandinist lider Daniel Ortega'nın sandıktaki büyük zaferinin ardından Honduras'taki sol ittifakın zaferini Jose Marti Küba Dostluk Derneği (JMKDD) Başkanı Yiğit Günay ile konuştuk.
‘Latin Amerika’da kapitalizm istikrarlı bir şekilde halkın desteğini alabilen bir düzen yaratamıyor’
Yiğit Günay’a göre, Latin Amerika’da kapitalizm istikrarlı bir şekilde halkın desteğini alabilen bir düzen yaratamıyor. İktidara gelen sol güçlerin de kapitalizmin yerine koyabilecekleri bir düzen yaratamadıklarını belirten Günay, bu nedenle iktidarın ‘bir sol bir emperyalizm güçlerinin eline geçtiğini' ama birbirlerini mat edemedikleri ifade etti:
“1990’ların sonlarında Chavez’in Venezüella’da iktidara gelmesiyle beraber Latin Amerika’da pembe dalga dedikleri bir süreç başladı. Dönem dönem bitti dediler, tekrar yükseldi dediler. Bugünden geriye bakıldığında görülen şu: Latin Amerika’da kapitalizm istikrarlı bir şekilde halkın desteğini alabilen bir düzen yaratamıyor. Bunun sebebiyle iktidara gelen sol hükümetlerse kapitalizmin yerine alternatif koyabilecekleri bir düzen yaratamıyorlar. Dolayısıyla bu durum karşısında iktidarın ara ara bir sol güçlere bir emperyalizm güçlere geçtiği ama iki tarafın da birbirini tam olarak mat edemediği bir durumla karşı karşıyayız gibi görünüyor."
'Aslında darbeden beri sağcıların kazandığı bir seçim olmadı'
Günay Honduras'ta ise 2009'dan beri durumun farkını vurgularken, 12 yıl içinde aslında sağcıların kazandığı bir seçim olmadığını belirtti:
"Honduras’ta yaşananın şöyle bir farkı var. Honduras’ta sağcıların kazandığı bir seçim olmadı. Çünkü 12 yıl önce darbe yaptıklarından beri bu son yapılan ilk kez 'seçim gibi seçim' diyebileceğimiz bir seçim. Çünkü bir öncekinde (2017-elektrik kesintisi vakası eşliğinde) kaybetmişlerdi. Bütün dünyanın desteğiyle 'solcular kazanmadı' diyerek geçiştirdiler. Sonunda Xiomara Castro de Zelaya seçimi kazanmış durumda. Seçim komitesi nihai sonuçları henüz açıklanmadı. Fakat Xiomara'nın ikinci en yüksek oyu alan rakibi ve partisi yenilgiyi kabul etti, başarılar dilediler. Dolayısıyla bitmiş durumda. Zelaya yeni dönemde Honduras’ın devlet başkanı olacak.”
'Xiomara Castro’dan ilk beklenti bu 12 yılla nasıl hesaplaşılacağı'
Yiğit Günay, Honduras'ta darbe ve dikta rejimi altında yaşanan 12 yılın ardından herkesin dikkatinin hesaplaşmaya çevrildiğini vurguladı. Diktatörlüğün ülkeyi narko-devlete çevirdiğini, bu süre içinde yoksulluğun derinleştiğini belirten Günay, bu süreçten faydalananların ise patronlar olduğunu anımsattı. Günay, Yüksek Mahkeme'ye aday gösterme gibi güçlü yetkileri bile bulunan TÜSİAD benzeri Özel Girişim Konseyi'ne atıfta bulundu:
“Şu an Honduras’ta hemen herkesin dikkat kesildiği ve kısa vadede temelde beklediği şey ekonomi değil, geçmişle nasıl hesaplaşılacağı. Herkesin dilinde şu var; 12 yıldır askeri darbe sonrası diktatörlük vardı, çok fazla suç işlendi ve bunlarla nasıl hesaplaşılacak? Honduras’ta tüm dünyada yaşananların ötesinde bir şey oldu. Darbe sonrası dönemdeki hükümetler ülkeyi bir organize suç mekanı haline getirdiler. Yoksulluk Honduras’ta özel olarak çok derinleşti. Bir önceki devlet başkanının kardeşi ABD’de bir uyuşturucu suçlamasıyla yüzleşip mahkum edildi. Baya bir narko-devlet ile karşı karşıyayız. Bununla nasıl hesaplaşılacağı temel sorulardan bir tanesi. Bunun bir kısmı yasalarla ilgili, bir kısmı daha kritik. Honduras’ın kendi hukuk çerçevesi de kendine özgü. TÜSİAD benzeri iki yapı var. Biri Özel Girişim Konseyi, biri de Ulusal Sanayiciler Derneği. Özel Girişim Konseyi tam bizdeki TÜSİAD’a denk gelebilecek patron kuruluşu. Bunların doğrudan yasalarda tanımlanmış Yüksek Mahkeme'ye aday gösterme gibi birtakım güçlü yetkileri var. 12 yıllık darbe sonrası diktatörlük döneminin temelde arkasında olan güçler sermaye sınıfıydı. Xiomara Castro’dan ilk beklenti bu 12 yılla nasıl hesaplaşılacağı, nasıl tekrar demokratik düzene geçileceği? Darbenin izlerini silmeye çalışacaklarını genel hatlarıyla ifade ettiler, fiilen nasıl yapacaklarını göreceğiz."
'Latin solu devasa bir deneyim biriktirdi ama Honduras örneği solun ittifaklarındaki sorunları gösteriyor'
Latin Amerika'da 1990'lardan bu yana solun devasa bir deneyim biriktirdiğini ancak Honduras örneğinde Manuel Zelaya'nın başına gelenlerin solun kurduğu ittifalardaki sorunlara işaret ettiğini belirten Günay, örgütlü yapının önemine dikkat çekti. Günay bu bağlamda Nikaragua'daki Sandinistler örneğini verdi:
“Ama ikinci bir boyut daha var, ekonomik kısım var. 1999’dan alırsak eğer, aradan 22 yıl geçmiş. Devasa bir deneyim var Latin Amerika’da. Hem bu genele hem de Honduras üzerinden baktığımızda şuna önem veriyorum. Zelaya bir önceki devlet başkanı, yani şu an seçilen Xiomara’nın eşi. 2006’da seçilmişti, 2009’da yeni bir kurucu meclis kurup, yeni bir anayasa oluşturma önerisinde bulundu, referanduma gidecekti, o sırada darbe yaptılar. Darbenin ardından kongrede yapılan oylamada Zelaya’nın kendi partisinden insanların dahi Zelaya’nın sözde istifa mektubunu kabul ettiler. İstifa mektubu yalandı ama kabul ettiler. Latin Amerika’daki bu tür çıkışların birçoğunda birtakım sol programa sahip liderler var. Fakat bunların pek azının arkasında gerçekten örgütlü bir yapı var. Çoğunluğu çeşitli güçlerin ittifakları ve çok sık bozuluyor. Birdenbire beklenmedik yönelimlere girilebiliyor. Bunun dışında kalan örneklerde görece bir istikrar var. Örneğin Honduras’ın komşularından Nikaragua'da Sandinistler zaten tarihsel kökene sahip örgütlü bir yapıya sahip oldukları için Daniel Ortega çok daha istikrarlı. Honduras gibi birçok yerde bu sıkıntılar yaşanıyor. Xiomara Castro’nun kendi kişisel yaklaşımı var. Fakat parti içinde birçok farklı eğilime sahip grup var. Honduras’ın sermaye kesimlerinden de temsilciler barındıran bir parti. Dolayısıyla biraz izleyip görmemiz gerekecek. Darbenin yasal izlerini temizlemek ilk iş olduğu için radikal bir altyapıda dönüşüm beklentisi hemen kimsede yok. Nikaragua'daki Sandinist cephe daha köklerini özellikle 80’li yıllardan alan ve ciddi bir mücadele geçmişine sahip bir hareket. Çok daha fazla kadrosu var, kendi içinde bir iç bütünlüğü var, halkla çok daha derin ilişkileri var. Bütün bunlar en önemli savunma mekanizmaları.”
‘Hepsi Amerikan yetiştirmesi'
Günay, Honduras dahil Latin Amerika'daki darbelerde CIA'nın 1980'lerden bu yana yaptığı yatırımların rolüne işaret etti. Honduras'ta Zelaya'ya darbe yapanların Amerikalar Okulu mezunları olduğunu anımsatan Günay, bunlardan albay Inestroza'nın sonradan 'aldığımız eğitim gereği solcu bir hükümetle ilişki kurmamız imkansız' sözlerine işaret etti. "Hepsi Amerikan yetiştirmesi" diyen Günay, darbe sonrası sivil haklar askıya alınırken, sermayenin arzu ettiği, Amerikan şirketlerinin yatırım yaptığı özel sanayi bölgeleri kurulduğunu anımsattı:
“Amerika’nın okulundan mezun olan askerler kısmını anlatayım. Honduras’ta Zelaya 2009’da darbeyle alındı. Bir grup asker evini basıyor, yatağından alıp yurtdışına çıkarıyorlar. Bu operasyonu yapan albay Inestroza sonradan konuyla ilgili, ‘Zelaya’nın Chavez’le yakınlığını biz kaldıramayız. Bizim aldığımız eğitim nedeniyle solcu bir hükümetle ilişki kurmamız imkansız. Ben şahsen emekliye ayrılırdım. Çünkü benim ilkelerim bunun parçası olmama izin vermezdi’ dedi. Hepsi Amerikan yetiştirmesi bu askerlerin. Özellikle Orta Amerika’da CIA’in 80’lerden itibaren çok ciddi yatırımı oldu. Bu hem orduda çok göze çarpıyor hem de bu ülkelerdeki sermaye grupları ABD ile çok yakın ilişkilere sahip. Medya çarpıtmaları da gücünü buradan alıyor. Niye sermaye grupları bu kadar yakın ilişkilere sahip? 12 yıllık darbe döneminde diktatörlük Honduras’ta sivil hakları askıya aldı. Ama gidip vergiden arındırılmış özel sanayi bölgeleri kurmaya başladılar. Bu bir patronun isteyebileceği en iyi şey. Vergi vermiyorlar, Honduras’ın zaten yoksullaştırılmış halkını daha fazla sömürüyorlar. Burada yatırım yapanların çoğu da ABD şirketleriydi. Bunlar aynı zamanda medyayı da yöneten güçler olduğu için karşımıza bir cephe çıkıyor, sürekli bir arayış hali var. Bunların bir kısmı Trump dönemine denk gelmişti. Biden ile beraber bunun değişebileceğini düşünenler 2009’da Honduras’ta darbe yapıldığında Biden başkan yardımcısıydı zaten. Çok açık bir süreklilik var, bu şekilde devam edeceğini tahmin ediyoruz.”