EKSEN

'Scholz, Merkel'in sabırlı çizgisini sürdürür ama Yeşillerin'in dış politikada tutumu kaygı verici'

Osman Çutsay'a göre SPD'nin sağından gelen Scholz Merkel'in sabırlı çizgisini sürdürür ama ortağı Yeşiller'in tutumu kaygı konusu. Lafontaine'in yeni dışişleri bakanı Baerbock'un 'tehlikeli olduğu' tespitini aktarıp Rusya ve Çin'e karşı saldırgan tutuma dikkat çeken Çutsay, Türkiye'deki yatırımlar ve göç sorununun Berlin'i dizginleyeceği görüşünde.
Sitede oku
Almanya, 16 yıllık Angela Merkel iktidarına veda ederken, Sosyal Demokrat Parti (SPD) liderliğindeki üçlü koalisyona hazırlanıyor.
Merkel'in koalisyon ortağı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz'un başbakanlığında Yeşiller ve Hür Demokratlarla 178 sayfalık koalisyon anlaşmasında uzlaşılırken, önümüzdeki hafta işe koyulması beklenen hükümetin iç ve dış politikaları ile Türkiye ile ilişkilerin alacağı biçimler merak ediliyor.
Scholz dönemini Almanya'da yaşayan gazeteci ve yazar Osman Çutsay ile konuştuk.

‘Scholz sağcı bir politikacıdır, asgari ücret ve çifte vatandaşlık vaatleri ön plana çıkmasına neden oldu’

Osman Çutsay’a göre, Scholz’un Merkel politikalarından köklü bir dönüş yapacağına kimse beklemiyor. Genel anlamda sağcı bir siyasi olarak görülebilecek olan Scholz'un lider olarak öne çıkmasında asgari ücret zam vaadinin etkili olduğunu söyleyen Çutsay, Türk seçmeni de çifte vatandaşlıkla kendine çektiğini belirtti:
“Scholz, her anlamda Merkel’in halefi. O politikaları bir biçimde sürdürecek, tabii farklı bir renkle. Kendi renk anlayışını da gündeme getirebilir. Ama Olaf Scholz için bu yeni bir şey değil. Scholz zaten SPD'nin sağında görülen bir isim. Ankara’daki hesapları da bir biçimde andıran bir şey. SDP’nin şu anki iki eş başkanı sol iddialarla parti başkanlığına geldiler. Sağdan gelen ismi öne çıkardılar. Scholz’un Merkel politikalarından köklü bir dönüş yapacağına kimse beklemiyor, devam ettirsin anlayışı var. Bu politikalara kendi renklerini verdiği konu; ‘Asgari ücrette saat ücretini 9.60’tan 12 euroya çıkacağım, bu da aşağı yukarı 10 milyon insanı etkileyecek’ demiş olması. Bu seçimde önde çıkmasının en önemli nedenlerinden biri. Bu yılın başında bir vakfın araştırmasında, ‘Türkler SDP’ye eskisi gibi oy vermeyecek, bize doğru geliyorlar’ mesajı çıkmıştı. Orada da bir koz oynadı, ‘Biz Türklere çifte vatandaşlık vereceğiz’ dedi. 'İsrail, Yunanistan ve ABD’nin böyle bir hakkı var, Türklerin niye olmasın' dedi. Belki bu arada Türk seçmeni de kendine çekmiş oldu."

'Sol sosyal demokrasinin son isimi Lafontaine'in geçen hafta Baerbock'un çok tehlikeli olduğu değerlendirmesini ciddiye almak gerek'

Almanya'da sol ve sosyal demokratların sağı iktidara taşımayı tercih ettiklerini vurgulayan Çutsay, sol sosyal demokrasi iddiasını taşıyan son ismin Oskar Lafontain olduğunu belirtti. Çutsay, Lafontain'in de geçen hafta yeni dışişleri bakanı Baerbock'un tehlikeli olacağı değerlendirmesini ciddiye almak gerektiğini vurguladı:

"Ama her durumda solun sağı iktidara getirerek bir politik adım attığını görüyoruz. Gerhard Schröder ile Merkel arasında köklü bir fark yoktu. Scholz ile Schröder arasında da bir fark yok. Bunlar sosyal demokrasinin içinde ama açık biçimde sosyal demokrasinin sağında yer alanlar. Sosyal demokrasi ve sol bir sosyal demokrasi iddiası taşıyan son isim Oskar Lafontaine. Lafontaine, geçen hafta şunu söyledi: ‘Eğer Baerbock dışişleri bakanı olursa, bu büyük bir tehlikedir’ dedi. Bir süre sonra göreceğiz. Burada Kuzey Akım hattı var, Rusya’dan gelen hat. Ve Ukrayna ile ilgili öyle açıklamalar yapıyor ki Baerbock, milletin koltukları sallanmaya başladı. Baerbock son derece Amerikancı ve Rusya, Çin karşısında da daha saldırgan bir tarz içinde. Bu çok tehlikeli. Bunlar savaş rüzgarı ekmeye başladılar. Maas’ın dünkü açıklaması yine çok tehlikeliydi. Bu açıklamaları yapıyorlar ama arka plandan ne gelir, bunları tam bilmiyoruz. Bizi burada ilgilendiren mesele şu. Bugün politik olarak çok geriye çekilmiş de olsa Oskar Lafontaine’ın ‘Çok tehlikeli bir dışişleri bakanı geliyor’ anlamındaki açıklamasını ciddiye almak gerekir, böyle oynanmaz. Derin Almanya’dan, sanayiden çok ciddi tepkiler gelecektir. Rusya ve Çin’de Almanya’nın ciddi yatırımları var. Rusya ayrıca bu ülkeye iki kez çok pahalıya mal olmuş bir maceranın da adı. Türkiye ile ilişkilerinden farklı olarak Rusya ve Çin karşısında yaptıkları açıklamalarla arka plandan ne geleceğini ayrıca düşünmek lazım.”

‘Almanya'da çok iyi düşünen kurmaylar var; Kuzey Akım'dan kolay kolay vazgeçileceğini sanmıyorum'

Almanya ile Türkiye ilişkilerinin güçlü olanın Almanya olduğu 'siyam ikizleri ilişkisi bulunduğuna atıf yapan Çutsay, Ankara'nın sanıldığından çok daha önemli olduğunu dile getirdi. Almanya'nın kendi içinde doğru analizler yapabilecek 'kurmayları' bulunduğunu anımsatan Çutsay, Rusya ve Çin konusunda tehlikeli işlere kalkışılmaması görüşlerinin eksik olmadığını dile getirdi:

“Türkiye ve Almanya siyam ikizler ilişkisi içindedir. Güçlü olan Almanya’dır. Bunlardan biri tehlikeye düşerse diğerinin de hayatı tehlikeye düşer. Bu Türkiye’nin sanıldığından çok daha önemli olduğunu, her zaman beklenenden daha önemli roller üstlenebileceğini gösteriyor. Galiba Ankara bunu da kısmen bğiliyor. Ben batarsam Almanya da batar noktasında... Çok haksız değiller ama tuhaf bir şey var. Kuzey Akım’ından kolay kolay vazgeçileceğini sanmıyorum. Almanya’nın kendi içinde dışişlerinde de çok iyi düşünen kurmayları var. Esk genelkurmay müfettişlerinden biri iki yıl kadar önce 'Çok dikkatli olun' demişti. ‘Rusya, Kiev’den girer, Batı Avrupa’ya kadar gelir, dikkatli olun. Öyle oyunlar oynamayın’ dedi. Anti Sovyetik bir sınıfın temsilcisiydi. Buna rağmen Rusya’nın askeri gücüyle oyun oynanmaz dedi. Rusya üzerine yapılan açıklamalar pek de iyi değil. Bunun sonucu alınabilir. Lukaşenko’ya ve Kırım’a yönelik açıklamalar. Çin’e yönelik saldırgan eğilim. Çin son derece alttan alıyor, Rusya da öyle. Bu saldırıların anlamı yok. Rusya ile iyi geçinmek zorunda olan bir ülke.”

'Merkel çok dikkatli ve sabırlıydı, bundan sonrakiler dikkatli olacak mı bilemiyoruz'

Koalisyon sözleşmesinde askeri meselelere işaret eden unsurlara dikkat çeken Çutsay, Merkel'in ciddiyetli ve sabırlı bir politikacı olarak izlediği politikalara karşılık Scholz hükümetinin gereken dikkati sergileyip sergilemeyeceğinin bilinmediği görüşünde. Çutsay'a göre koalisyon sözleşmesi aydın ve sol çevrelerde iyi bir izlenim bırakmadı:
“Koalisyon sözleşmesinde nükleer meselelere özellikle dikkat çekildi. Israrla ordunun modernleştirileceği, AB'nin yeni ve askeri bir güvenlik gücü olarak daha da geliştirileceği ve silahlı insansız hava araçlarının orduya eklemleneceğini belirttiler. Bu sözleşmeye kadar girdiyse ciddi hesaplar var. Bu insansız fakat silahlı hava araçlarının Ukrayna ve Türkiye’yi de ilgilendiren yanıyla üst üste yorumlara konu olduğunu biliyoruz. Burada da birtakım oyunlar var. Fakat Merkel ne olursa olsun çok ciddi bir politikacıydı. Beklemesini biliyordu. Cumhuriyeti yıkmış bir politikacıdır. Geldiği zaman böyle maceraların nerelere gidebileceğini biliyordu. O nedenle çok dikkatliydi. Bundan sonrakiler dikkatli olacak mı bilemiyoruz. Sözleşme buradaki entelektüel ve sol çevrelerde çok iyi bir izlenim bırakmadı.”

‘İpleri 12 Eylül'de bile koparmadılar, şimdi niye kopartsınlar?

Türkiye politikalarında Scholz'un sabırlı ve hesabını yapan bir politikacı olarak Merkel'in çizgisini devam ettireceği görüşünde olan Çutsay'a göre Almanya'nın Türkiye'deki yatırımları ve göç meselesinde Türkiye'nin 'bekçiliğinin' de Berlin'i dizginleyici bir etken. Ancak Çutsay, Berlin'in Yeşiller üzerinden Ankara'ya 'tokat atmaya' çalışacağını söylerken, bunun çok büyük etkisi olmayacağını vurguladı. Çutsay, "İpleri 12 Eylül'de koparmadılar, şimdi niye koparsınlar" diye sordu:

“Çok sabırlı bir politikacı. Scholz içten pazarlıklı bir insandır. Türkçede bunun olumsuz bir vurgusu vardır ama içeriden planlarını yapan bir adamdır ve sabırlıdır, beklemesini bilir. Dolayısıyla Merkel politikaları devam edecek. Türkiye ile Almanya arasında bu yıl dış ticaret hacmi düşmeye başladı. Fakat neresinden bakılırsa bakılsın Almanya açısından Türkiye, 16. sırada. Çok kötü bir yer değil. 7500 şirket var. 14 milyar euro'nun üzerinde bir yatırım var. Bunlar büyük rakamlar. Ekonomi bazlı olarak ellerini tutacaktır. Göç meselesinde her şeyi yaptıramazlar ama 5 milyon düzensiz göçmenin bekletilmesi, bekçilik rolü Türkiye açısından koz olarak düşünülebilir. Şu anda bunun sürmesi doğrultusunda yeni koalisyonun bir çıkışı olacak. Ama zaman zaman Yeşiller üzerinden baya bir tokat atmaya da çalışacaklar. Bunların etkili olacağını sanmıyorum. İnanarak yapılmış işler değil. İpleri 12 Eylül’de koparmadılar, şimdi niye koparsınlar? Bazı dostlarımız, Avrupa’nın önemli bir başkentinde düzenlenen Türkiye’deki büyük yatırımcıları da ilgilendiren bir toplantıda, 'Biz ne olacağını bilemiyoruz' ifadelerine tanıklık. Şu anda Türkiye’de büyük bir yoksullaşmayla bir istihdam yaratmaya çalışıyor. Döviz kurunun bilerek düşürüldüğü tezi, olarak algılanmış. 'Ama' diye eklemişler, 'Bu halk açısından tehlikeli bir oyun. Nereden ne çıkacağını bilemiyoruz, biz de şaşkınlıkla bakıyoruz' demişler. Bu medyadaki yorumlara da böyle yansıyor.”

Yorum yaz