‘Türk-Yunan sorunlarını Türk-AB sorunu konumuna getirme gayreti’
Bu yaklaşım ancak Atina’nın Türk-Yunan sorunlarını Türk-AB sorunu konumuna getirme gayretlerinin devamıdır. İspanya gibi bir devletin üçüncü ülkelerle yaptığı antlaşmaları eleştirene kadar Türkiye ile doğrudan samimi diyalogun tercih edilmesi daha yerinde olurdu. Türk tehdidi olarak ifade ettikleri, Türkiye’nin 8 Haziran 1995’te TBMM’de aldığı ‘casus belli’ kararı ise bu Yunan Meclisinin 1 Haziran 1995 tarihli kararının karşılığıdır. Türkiye, Ege Denizi’nin yarı kapalı ve özel bir deniz olması sebebiyle 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 300’üncü maddesindeki ‘iyi niyet’ ilkesinin böyle özel bir denizde tatbik edilmesi gerektiğini savunuyor. Haritaya her bakan Ege’nin doğusundaki Yunan adaları ile Türkiye arasında 12 mil uygulamasının Anadolu’yu nasıl hapsedeceğini görür. Türkiye’nin bu konuda bir değişim talebi yoktur ve esas olan Ege’de Yunan karasularının bugünkü şeklinde 6 mil mesafede kalmasıdır. Zaten bu mesafe 1936’dan beri uygulanıyor. 25 yıldır pek konuşulmayan ‘casus belli’ kararının son bir yıldır Yunanistan tarafından AB nezdinde bu kadar ön plana çıkarılması tesadüfi bir durum değil.
Dedeağaç’taki askeri yığınak
Dışardan görülen, ülkenin anahtarlarının ABD’ye teslim edilmekte olduğu görüntüsüdür. Yunanistan, Türkiye ile işbirliği yerine ülkenin anahtarlarını ABD'ye teslim etmeyi tercih etti. Dedeağaç’taki Askeri yapılanma NATO nezdinde Rusya’yı bir konvansiyonel çevreleme teşebbüsü olarak görülebilir. Ancak Yunanistan için önemli olan bu tablonun Türk-Yunan ilişkilerine ve askeri açıdan kara kuvvetleri karşılaştırmasına yansımasıdır.