Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 81 ilin valisinin katılımıyla Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezinde (GAMER) düzenlenen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Koordinasyon Kurulları video konferans toplantısına katıldı.
Bakan Yanık, burada yaptığı konuşmada, aile içi şiddetin ve kadına yönelik şiddetin toplumun herkesi ilgilendirdiğini, bu sebeple tüm kurumların birlikte çalışması gerektiğini belirterek, bu kapsamda, şiddetle mücadele için 25 Kasım 2019'dan beri Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile bir plan çerçevesinde çalıştıklarını söyledi.
Şiddetin hiçbir zaman şiddete maruz kalanların meselesi olarak düşünülemeyeceğini, şiddetin bir suç olduğunu belirten Yanık, "Şiddete maruz kalan, hayatı yaşanmaz hale gelen veya hayatını kaybeden her insan bütün toplum için ciddi yaradır. Bu sebeple şiddet mağdurları hiçbir şekilde kendi hallerine terk edilemez, terk ettiğimiz zaman yönetilemeyen büyük bir probleme dönüşeceği tecrübeyle sabit" ifadesini kullandı.
Şiddetin başladığında süren ve öğrenilen bir durum olduğuna dikkati çeken Yanık, "Şiddetin özellikle çocuklar açısından öğrenilme pratiğini kesmemiz gerekiyor. O yüzden şiddet uygulayanın aile, çevre gibi herhangi bir şekilde meşrulaştırılması ya da normalleştirilmesi söz konusu değil" ifadesini kullandı.
'Mağdura ulaşmada ciddi sıkıntılar yaşıyoruz'
Bakanlığın kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik politikalarını da anlatan Yanık, programa katılan hakim ve savcılardan koruma tedbirleri kapsamında elektronik kelepçe uygulaması kararının titizlikle uygulanmasını istedi.
Yanık, tedbir kararları içinde failin eğitim ve rehabilitasyon süreçlerine katılmasına yönelik sağlık tedbiri kararı alınması durumunda, kadına şiddetle mücadelenin daha etkin hale geleceğini ifade etti.
Bakan Yanık, programa katılan valiler ve kaymakamlara yönelik de kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri hakkında yönetmelik kapsamında sunulan hizmetlerin etkin bir şekilde yürütülmesi ve uygulamadaki sorunların giderilmesini sağlamak üzere vali veya görevlendirdiği vali yardımcısının başkanlığında Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl Koordinasyon İzleme ve Değerlendirme Komisyonunun 81 ilde belirli aralıklarla toplanması gerektiğini vurgulayan Yanık, şunları kaydetti:
"Toplantıların raporlarında yer alan bazı hususlarda, yeni tedbirlerin alınması gerektiği sonucu ortaya çıktı. Birincisi şiddetle mücadelede hizmet sunan tüm kurum ve kuruluş personelin 6284 Sayılı Kanun uygulamalarıyla ilgili bilgi eksikliğini giderecek eğitim çalışmalarının sağlanması gerekiyor. 6284 Sayılı Kanun, 2012'den beri yürürlükte ama halen daha bilinmeyen veya yanlış bilinen tarafları olduğunu görüyoruz. Özellikle uygulamacıların bu alandaki bilgi eksikliğinin giderilmesi son derece önemli. İkincisi 2020-2025 dönemini kapsayan Ulusal Eylem Planı kapsamında il eylem planlarının hazırlanması ve çalışmalarının takibinin yapılması bizim için çok büyük önem arz ediyor. Bunu da özellikle valilerimizden rica ediyorum. Hakkında gizlilik kararı bulunan şiddet mağduru kadın ve çocukların başta il sağlık müdürlükleri, il nüfus ve vatandaşlık müdürlükleri olmak üzere çeşitli konularda gerçekleştirilen işlemlerinde bazı aksaklıklar yaşandığını tespit ediyoruz. Sahadan gelen bu noktada talep ve şikayetler de var. Mülki idare amirlerimiz gerekli tedbirleri alabilecek donanıma da bilgiye de sahipler. İllerde gizlilik kararı alınan farklı konularda, farklı sorunlarla karşılaştıkları tespit ediliyor. Valilikler tarafından ilgili kurumlarla iş birliği içerisinde söz konusu sorunların giderilmesine yönelik çalışmalarımızın da yürütüleceğini inanıyorum. Ayrıca mahkeme ve emniyet tarafından kurumlarımıza gönderilen formlarda şiddet mağduruna ait iletişim bilgilerinin bulunmaması sebebiyle mağdura ulaşmada ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Oysa ki bir an önce ulaşmak, bir an önce erişiminin sağlanması, hayat kurtarmak ve sonrasında hak koruma sürecinin başlatılması açısından da son derece önemli."