EKSEN

'Ortadoğu'da bir yumuşama var, Türkiye şimdiki kervana da katılamasaydı daha fazla izole olacaktı'

Yaşar Yakış'a göre, Ortadoğu’da yumuşama dönemi başladı. İsrail'in Araplarla anlaşması ve Körfez'in İran ile temaslarına atıf yapan Yakış, Türkiye-BAE normalleşmesine atıfla, "Türkiye şimdiki kervana da katılamasaydı, daha da izole olacaktı" dedi. Yakış, İhvan odaklı politikanın gözden geçirilip komşularla iyi ilişki kurulması gerektiği görüşünde.
Sitede oku
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed el-Nahyan, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetiyle Ankara'ya resmi ziyarette bulundu.
Ankara'nın alenen 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olmakla suçladığı BAE ile ilişkilerde, ABD'de Biden yönetiminin başa gelmesiyle birlikte yumuşama dikkat çekiyordu. BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı'nın ağustos sonundaki Ankara ziyareti dikkat çekerken, Veliaht Prens ile Erdoğan 31 Ağustos'ta telefonda görüşmüşlerdi.
Ziyaret öncesinde Erdoğan yönetiminin 'faiz-enflasyon' denkleminde aldığı kararlar Türk Lirası'nın çok ağır değer kaybıyla sonuçlanırken, BAE'den gelecek doğrudan yatırımların Türk ekonomisine katkıda bulunacağı beklentileri dile getirildi.
Türkiye ile BAE arasındaki normalleşme hamlelerini diplomat olarak Arap dünyasında görev yapmış olan eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ile konuştuk.

'Türkiye'nin bölge ülkeleriyle ilişkileri dibe vurmuştu, artık daha dibe gidemeyeceği için...'

Yaşar Yakış'a göre, Ankara'nın BAE ile normalleşme adımlarının sebeplerden birisi bütün bölge ülkeleriyle ilişkilerin dibe vurması ve artık daha dibe gidilemeycek hale gelinmesi. Yine Erdoğan'ın veliaht prense davetinin 2015 darbe girişiminde BAE'ye yöneltilen eleştirilerin abartılmış olması anlamına geleceğini belirten Yakış, Libya'da da sağlanan yumuşama havasının bu ülkede karşı karşıya gelen Türkiye ve BAE'ye fırsat verdiğini dile getirdi:

“Normalleşmeyi tek bir sebebe indirgemek istemiyorum. Sebeplerden birisi; Türkiye’nin bütün bölge ülkeleriyle ilişkileri dibe vurmuştu, artık daha dibe gidemeyeceği için yukarıya doğru dönmeye başlamıştır. İkincisi, BAE 2015 olayları sırasında çok eleştirilmişti ama şimdi o duruma düştük ki 'Bu kadar eleştirdikten sonra birbirimizin yüzüne nasıl bakacağız' diye düşünülüyormuş. O eleştirilerin tamamı doğru değildi. Biraz abartılmış olsa gerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine Veliaht Prens geliyor. İnisiyatif Türkiye’den geliyor. Üçüncüsü, Libya’da BAE ile bir bakıma karşı karşıya geldik. Türkiye, BM’nin de tanıdığı meşru hükümetle anlaşma yapmak suretiyle Libya’da bulunduğu için konumu daha sağlamdı. Karşı tarafta ise Rusya, BAE ve Mısır gibi başka ülkeler de vardı. Libya’da 24 Aralık seçimlerne yönelik BM gözetiminde çok iyi bir formül çıkarıldı, yol haritası çizildi. Bu harita izlenirse Libya’daki çatışmaya taraf olan ülkeler arasında bir bakıma yumuşama olabilir. Türkiye ile BAE arasında da… Çünkü karşı karşıya gelmiştik, bu düzelme emarelerinin bir başka nedeni olur."

‘BAE iyi yönetilen ve pragmatik kararlar alabilen bir ülke’

BAE'nin Körfez bölgesinde çok iyi yönetilen bir ülke olduğu görüşünü dile getiren Yakış, bunda pragmatik kararlar alınabilmesinin etkisi olduğunu kaydetti:

"BAE, çok iyi yönetilen bir ülke. Şimdiki devlet başkanının babası Şeyh Said Sultan el-Nahyan, çok itibarı olan biri. Birleşik Arap Emirlikleri, 7 emirlikten oluşuyor. Onların en akıllısı, çok iyi yönetti ülkeyi. Hep olumlu ve doğru kararlar aldı. BAE’deki çeşitli emirliklerin başkanları rotasyona tabi tutulması gerekirken, Şeyh Said hep çok iyi yönettiği için hep onun başkanlık yapmasını istediler. BAE çok pragmatik kararlar alabilen bir ülke. Şimdi de Türkiye gibi bölgede ağırlığı olan, yatırım imkanları açısından da büyük fırsatlar sunan bir ülke. Böyle bir ülkeyle BAE’nin ilgi duyması normaldir. Hele gereksiz yere geçmişteki çatışmaları arkada bırakmak pragmatik yaklaşım demektir.”

‘BAE ile ayrışmamız Libya'da da Müslüman Kardeşler üzerinden oldu'

Yakış'a göre, BAE-Türkiye normalleşmesinde vaktiyle yanlış politikaların düzeltilmesi fırsatı var. Ankara'nın Atatürk'ün vaktiyle yaptığı uyarıların aksine Ortadoğu'da Müslüman Kardeşler'in tarafını tuttuğunu söyleyen Yakış, Katar'la kriz çıktığında yaşanan bu durumun Libya'da da geçerli olduğunu vurguladı. Yakış, Ankara'nın Trablus'teki İhvan ağırlıklı hükümete destek vermesinin BAE ile çatışma haline gelmesinde etkili olduğunu anımsattı:

"Jeopolitik alanda BAE ile ittifak yapmamız söz konusu olmayacağına göre, vaktiyle izlenmiş olan yanlış politikaların düzeltilmesi şeklinde jeopolitik bir neden olabilir. Türkiye Atatürk'ün 1934’lerde Numan Menemencioğlu’na yaptığı tavsiyelerin aksine Araplar arasındaki ihtilafta taraf tuttu. Yanlış bir politikaydı bu. Atatürk, ‘Arap ülkeleriyle tarihi ve kültürel bağlarımız vardır, onu sürdürmeye ve geliştirmeye özen gösterin. Ama Araplar arasındaki ihtilaflarda siz taraf olmayın. Tavsiye istemedikçe de akıl vermeye kalkmayın’ demişti. Türkiye Atatürk’ün söylediğinin tam tersini yaptı. Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkeler Katar’ı dışlayıp cephe aldıklarında Türkiye, o 5 ülkeyi karşısına alıp Katar’ın arkasında durdu. Burada da Müslüman Kardeşler örgütü böyle bir ayrışmaya düştü. Libya’da BAE ile çatışmamız da böyle bir sebebe dayanıyordu. Çünkü Türkiye orada BM’nin tanıdığı fakat Müslüman Kardeşler ağırlıklı bir hükümetin arkasındaydı. BM’nin tanıdığı meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti, Trablusgarp’ta, Tobruk’taki ise bir parlamento. Hükümet Trablusgarp’ta olmakla birlikte Tobruk’taki meclisin hükümetin aldığı kararları tasdik etmesi zorunluluğu var anayasada. Türkiye’nin Trablusgarp’taki hükümetle imzaladığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasıyla Türkiye’nin Libya’ya askeri yardımda bulunması anlaşması, iki tanesi mutabakat muhtırası şeklindeydi, bunlar imzalandı. Fakat yürürlüğe girmesi için Tobruk’taki meclisin onaylaması gerekiyordu."

'Türkiye’nin de eski İhvan odaklı politikayı biraz daha gözden geçirip komşularıyla daha iyi ilişkiler kurması gerek'

Yaşar Yakış son bir yılda yaşanan değişimlere dikkat çekti. KİK üyesi ülkelerle Katar'ın arasının düzeldiğini, İsrail'le de anlaşmalar yapıldığını anımsatan Yakış, İran ile de buzları eritme çabaları bulunduğuna atıf yaparak Ortadoğu'da bir yumuşama olduğu görüşünü dile getirdi. Yakış, "Türkiye eğer şimdiki kervana da katılamasaydı, daha da fazla izole olacaktı" dedi.
Yakış, Türkiye’nin de eski İhvan odaklı politikasını gözden geçirip komşularıyla daha iyi ilişkiler kurması gerektiğini kaydetti:
"İhvan’ı destekleyen Katar ile Körfez İşbirliği Konseyi üyesi olan altı ülkeden geri kalan beşinin de bu sefer Katar ile aralarının düzelmeye başlamadı. Bunların yanında Körfez ülkelerinin İsrail ile olan ilişkilerinde de düzelme var. Bütün bunları üst üste koyduğunuzda Ortadoğu’da bir yumuşama var. Hatta buna İran ile de buzları yavaş yavaş eritme çabaları var. Tahran’dan Suudi Arabistan’a ziyaretler oluyor. Böyle bir ortam içinde görmek lazım Türkiye’nin yaptığını. Türkiye eğer şimdiki kervana da katılamasaydı, daha da fazla izole olacaktı. Böyle bir gelişme olurken, Türkiye’nin de buna katılıp artık eski İhvan odaklı politikayı biraz daha gözden geçirip komşularıyla daha iyi ilişkiler kurması lazım. Buradan da Sedat Peker’in orada olmasından tutun 2015 olaylarında BAE’nin itham edildiği meselelerin hepsi ele alınacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bizim devletimizin yıkılması için çaba sarf ettiniz mi?’ diye bir şey soracak değildir herhalde. Onlar da ‘Ey Erdoğan sen yakın zamana kadar bizi böyle şeylerle itham ediyordun, artık böyle bir şeyimiz yok’ diye akıllarından geçireceklerdir muhtemelen.”

'Türkiye BAE ve İsrail ile ilişkilerde bulunurken BAE’nin İsrail ile ilişki kurmasına karşı çıkan durumlara düştü'

Arap Yarımadası'nda Şii nüfusları da olan ülkelerin İran'dan korktuklarını ve belli düzeyde bir didişmenin her zaman olacağını söyleyen Yakış, ancak günümüzde bu didişmenin yumuşadığı bir dönemden geçildiği görüşünde. Yakış, Türkiye'nin bölgede İsrail'le kendisinin ilişkisi bulunurken BAE'nin ilişki kurmasına itiraz ettiğini bir duruma düştüğünü vurguladı:

"İran ile Arap Yarımadası’ndaki öteki ülkelerle beraber çeşitli sorunlar var. İran’dan korkuyorlar. İran, Şii devlet olarak Arap Yarımadası’nda bazı Sünni olan ülkelerden az miktarda, bir kısmında fazla olmak üzere Şii nüfus var. Bunlardan Suudi Arabistan’ın kendisinde Körfez’e bakan tarafta yaşayan Şii nüfus var. Nüfusunun büyük bir kısmı Şii olan Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkeler var. Bütün bunlar üst üste geldi mi İran ile Arap ülkeleri arasında bir didişme her zaman olacaktır. Şimdi o didişmenin yumuşadığı bir dönemden geçiyor Ortadoğu. Onun için bu kervana Türkiye’nin katılması iyi olur, zamanıdır diyorum. Türkiye zaten Ortadoğu’da birçok ülkeyle gergin olduğu gibi İsrail ile de ilişkileri gergindi. Bundan bir süre önce İsrail ve BAE arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulacağı şayiaları çıktığı zaman Türkiye ağzına geleni söyledi. Siz nasıl olur da normalleşirsiniz diye. BAE, İsrail diplomatik ilişkiler kuruyor iddiası çıktığında Türkiye’nin kendisinin BAE ile ilişkileri var, İsrail ile seviyesi düşük olmakla birlikte ilişkileri var. Türkiye hem BAE hem İsrail ile ilişkilerde bulunurken BAE’nin İsrail ile ilişki kurmasına karşı çıkıyor. Bu durumlara düştü Türkiye.”

Yorum yaz