Cumhurbaşkanı Erdoğan: Faizi savunanlarla beraber olmam, olamam
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Erdoğan "Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Anlayan anlar, anlamayan anlamaz. Faizi savunanla beraber olmam, olamam" ifadelerini kullandı.
Sitede okuAK Parti'nin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Enflasyon nedir, yüksek faiz nedir bilmeyen ülkelerin, çift haneli fiyat artışları ve bozulan dengeler karşısında şaşkına döndüğü bir dönemde, Türkiye'nin de bu yaşananların tamamen dışında kalmasının mümkün olmadığını" söyledi.
Erdoğan, "Onlar giderek daha çok sıkıntıya girerken biz ise önümüzdeki yıldan itibaren ferahlamaya başlayacağız. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Bunu farklı yere çevirme gayretine girenlere diyorum ki boşuna uğraşmayın. Biz faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız. Biz faize kesinlikle milletimizi ezdirmeyiz. Bunu kabulleneceğiz, bunun başka çıkışı olamaz. Salgın döneminde tüm ülkeler kepenkleri indirirken bizim yatırımlarımıza kesintisiz devam etmemiz, açılıştan açılışa, temel atmadan temel atmaya koşmamız bunun en somut örneğidir, ispatıdır. Hala kalkıp da bu yolda, bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusur bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam" değerlendirmesini yaptı.
'Faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim'
"Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadele mi de sürdüreceğim" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Şu anda dünyaya bakalım. ABD'ye, Batı'ya, İsrail'e bakın. Bütün bunlarda faiz, aşağılara çekilmişken tamam da bizim arkadaşlarımıza ne oluyor ki onlar faizi savunur hale geliyorlar? Enflasyonun buralarda ne hale geldiğini görüyorsunuz. Peki bizim arkadaşlarımıza ne oluyor?" dedi.
"Bu konuda nas ortada. Nas ortada olduğuna göre sana, bana ne oluyor?" diye soran Erdoğan, değerler silsilesi içinde olaya buradan bakılması gerektiğini ve ona göre adım atacaklarını söyledi.
'Hani sen düşük faizle kredi istiyordun'
İş insanlarına "Hani sen düşük faizle kredi istiyordun? Hadi gel işte al, niye almıyorsunuz" dediklerini anlatan Erdoğan, "Ben, bu iş adamlarını da anlamıyorum. Ondan sonra bir araya geliyorlar, TÜSİAD'ı, vesairesi, yüksek faizden bahsediyorlar. Siz nasıl insansınız? Eğer sen iş adamıysan, yatırımdan yanaysan buyurun işte size kredi, düşük faizle. Hadi alın krediyi de yatırım yapın. Ben sizden yatırım, istihdam, üretim, ihracat istiyorum. Hadi gelin bunları yapın. O zaman kaçıyorlar. Bunlar nasıl iş adamı? Türkiye'nin en büyük iş adamlarıymış. Ondan sonra da bize sallıyorlar. İstediğiniz kadar sallayın, tutmaz. Çünkü biz bir şeye inandık; bu ülkeyi kalkındırmak için hangi kuruluş olursa olsun, TÜSİAD'ı, şusu, busu vesaire dürüst olacaksınız, dürüst. Sıkıştığınız zaman hemen kapıyı çalacaksınız, işi yoluna koyduktan sonra da kalkıp iktidara sallayacaksınız, yok öyle 25 kuruşa simit" değerlendirmesinde bulundu.
'Bir bayanın ağzından 'yavşak, yavşaklar' diye bir ifade çıkar mı?'
Milli iradenin tecelligahı olan Meclis'in lokomotifinin, Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilerin milletvekilleri olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hukuki süreç nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, şehit yakınlarına hakaret edenlerin, bizim de milletimizin de gözünde milletvekilliği sakıt olmuştur. Bu küfürbaz, terbiyesiz, yüzsüz, erdemsiz kişiliklere hak ettiği dersin, gittikleri her platformda ve sandıkta mutlaka verileceğine inanıyorum. Hele hele Genel Başkanı bir bayan olanın, küfrü asla yenilir yutulur değil. Bir bayanın ağzından 'yavşak, yavşaklar' diye bir ifade çıkar mı? Ne yazık ki bu çatı, bu çatının altı bunu da gördü. Ben diyorum ki milletim, işte bu tür bir bayana gereken dersi, cevabı inşallah 2023'ün haziranında verecektir. Zira bu çatının altı, bu tür kadınlara asla müsaade etmez. Karşınıza geçip bölücü örgüt propagandası yapana, mahcup bir edayla mukabele ediyorsunuz. Buna karşılık şehit yakınının hiçbir hakaret içermeyen isyanına, bacısına söverek, hani bacıydı kendisi de öbür tarafta bu kardeşimizin bacısına söverek ve kendisini tekmeleyerek cevap veriyorsunuz. Milletimizin değer dünyasında bu iki tavrın yeri de adı da bellidir. Şehitlerinin emanetlerine ve gazilerine saygı göstermeyenden, ülkesinin milli güvenlik çıkarlarına öncelik vermeyenden bu millete hayır gelmez. Meclis'imiz, bölücü terör örgütünün payandasından kurtulmayı başaramamış bir kesimin özellikle yükünü zaten uzunca bir süredir çekmektedir. Ülkenin ikinci büyük partisinin de kısır siyasi hesaplarla ve geçmişte verdiği oyları inkar pahasına bölücü örgütün çizgisine dümen kırması hepimizi üzmüş ve öfkelendirmiştir. Biz bunların yüzleri kızarmadan aynı yalanları sürekli tekrarlamalarına alıştık. Kendileri ile hukuk önünde hesaplaşıyor, attıkları iftiraların bedelini ödetiyorduk ama bu defa doğrudan ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru, insanlarımızın geleceği hedef alınmıştır."
'CHP'nin sırtını kimler sıvazlıyor'
Erdoğan, CHP'nin Suriye ve Irak tezkeresinin oylamasındaki ve sonrasındaki tutumunun, doğrudan Türkiye'yi hedef aldığını; daha vahiminin, bu tutum değişikliğinin CHP'nin kendi iradesiyle değil, ülke sınırları dışından verilen talimatlarla gerçekleşmesi olduğunu söyledi.
"Bu oylamadan sonra CHP'nin sırtını kimler sıvazlıyor, CHP'ye kimler teşekkür ediyorsa ipini de onlar tutuyor demektir" diyen Erdoğan, Türkiye'nin, Suriye'de oluşturduğu güvenli bölgeler vasıtasıyla terör tehdidini kendi topraklarından ve vatandaşlarından uzak tutmasına tahammül edemeyenlerin karın ağrılarını herkesin bildiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde Akdeniz'de, Kuzey Afrika'da, Ege'de Türkiye'nin çıkarlarına uygun politikalara yönelmelerinin kimleri çileden çıkardığını da bildiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"CHP, işte bu yeminli Türkiye düşmanlarının ülke içindeki taşeronluğuna talip olmuştur. Son tezkere oylamasıyla ve yatırımcılar başta olmak üzere pek çok kesime yönelik tehdit diliyle CHP, artık fiilen de pozisyon değiştirmeye başlamıştır. Önceleri ülkemizi yabancılara şikayetle, yalan yanlış ifadelerle milletimizin gündemini fuzuli yere işgalle başlayan süreç, bir süredir milli çıkarlarımıza somut darbeler vurma safhasına geçmiştir. Ülkenin ve milletin yaşadığı felaketlerden kendilerini iktidar çıkarma hevesiyle çıktıkları yolun, bunları ülkeyi felakete sürükleyerek iktidarı değiştirme stratejisine kadar getirdiği anlaşılıyor. Bir yanlarına güya milliyetçi, güya memleket seven bir partiyi, diğer yanlarına bölücü örgütün güdümündeki partiyi alan, arkalarına da kırık dökük kim varsa takan CHP'yi yönlendirenler, kendileri için görünüşte karlı ama ülkemiz için bir o kadar zararlı bir oyun oynuyorlar. Eğer başarırlarsa, Türkiye, sadece son 19 yıldaki kazandıklarını kaybetmekle kalmayacak, sonu belirsiz bir kaosa sürüklenecektir."
Bunu, kendilerinin değil; tarihin, tek parti CHP'sinin faşizan uygulamalarının, Başbakan Adnan Menderes'i asan, "Bir sağdan bir soldan" diyerek bu ülkenin gençlerini darağaçlarına gönderen, terörü ve rejim istismarını vesayetinin gıdası haline getiren darbeler zincirinin söylediğini" vurgulayan Erdoğan, bunu aynı zamanda, "1970'li ve 1990'lı yılların ülkeye ağır maliyetleri olan siyasi ve ekonomik krizlerin, 19 yıl boyunca attıkları her adımı engellemek için önlerine kurulan tuzakların, oynanan oyunların söylediğini" dile getirdi.
Erdoğan, "Bunu, bir yandan PKK'nın en üst düzey isimleri, diğer yandan FETÖ'nün borazanları, beriki yandan uluslararası kumpasları özellikle yöneten yapıların sözcüleri söylüyor. Hatta ve hatta bunu, bizzat kendileri, kendi milletvekilleri söylüyor. 'AK Parti'yi iktidardan indirmeliyiz.' fikrini açıkça ifade etmekten çekinmeyenlerin derdi, Türkiye'nin güvenliği ve esenliği olabilir mi? 'Tayyip Erdoğan'dan kurtulmalıyız.' beyanını pek çok mecrada dolaşıma sokanların derdi, milletimizin huzuru ve refahı olabilir mi?" diye konuştu.
'Eski Türkiye'yi hortlatma projesi'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefeti destekleyerek "Türkiye'de yönetimi değiştirmeliyiz" diyenlerin derdinin, ülkenin demokrasisini, insanların hak ve özgürlüklerini geliştirmek olup olamayacağını sorarak, "Eğer buna inanan varsa, ya ülkesinden ve dünyadan bihaberdir ya hırsı ve kini gözünü kör etmiştir ya da aynı projenin bir parçasıdır. CHP'nin öncülüğünde hayata geçirilmeye çalışılan bu proje, eski Türkiye'yi hortlatma, demokrasimizi yıkma, ekonomimizi çökertme, insanımızı esir alma projesidir. Hiç merak etmeyin başaramayacaklar. Çünkü Türkiye, eski Türkiye değil. Gençleriyle, kadınlarıyla, her kesimden insanıyla milletimiz olup biten her şeyin farkındadır. Bu sıklet bu yükü kaldırır. Kaldırmakla kalmaz, yere çalıp paramparça eder" değerlendirmesinde bulundu.
"Sen önce benim başörtülü kızlarımdan helallik dile'
Son günlerde bir de 'Helalleşelim.' demeye başladı. Bizim inancımızda helalleşme vardır ve çok önemlidir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, helalleşmeyi nasıl anladığını ve tanımladığını sorarak, buna ilişkin bir video izletti. "Ey Bay Kemal, sen önce benim başörtülü kızlarımdan, bacılarımdan git helallik dile" ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Utanmadan, sıkılmadan hala kalkıyorsun diyorsun ki onların hukukunu biz koruduk. Neyi korudun? Hayatın yalan. Biz bu işin gerisindeki niyeti görmesek, Kılıçdaroğlu'nun eline tutuşturulan senaryodaki rolünü oynamadan öte bir işlevi olmadığını bilmesek diyeceğiz ki 'olabilir, insan değişebilir.' Geçmişteki yanlışlarını görüp helalleşmek suretiyle önünde yeni bir sayfa açmaya herkesin hakkı vardır. Bay Kemal, ben seninle ilgili kazandığım davaları geri çektim mi? Çektim ama sen bunların hiçbirinin kadrini, kıymetini bilmedin, anlamadın. Sen de anlayacak yüz de yok. Buradaki sorun şu ki maalesef ortada bir değişim de yok, değişen kimse de yok. CHP aynı CHP, Kılıçdaroğlu aynı Kılıçdaroğlu, zihniyet aynı zihniyet. Sadece bunlara verilen rol değişti. Dün tüm güçleri ve samimiyetleri ile vesayetin bekçiliğine, darbecilerin şakşakçılığına, tarihimize ve değerlerimize düşmanlığa soyunmuşlardı. Bugün biraz zoraki de olsa daha başka şeyler söylüyor, daha başka bir görünüme bürünmeye çalışıyor, tabii yerseniz. Her tarafı lime lime dökülen bu bukalemun siyasetini milletimizin takdirine havale ediyoruz."
'Gelişmiş ülkeler büyük ekonomik buhranının eşiğinde'
Erdoğan, "Gelişmiş ülkeler 2. Dünya Savaşı sonrasının en büyük ekonomik buhranının eşiğindedir. Bunu sosyal ve siyasi krizlerin izleyeceği aşikardır" değerlendirmesini yaptı.
Küresel düzeydeki fahiş artışlar sebebiyle birim maliyetleri döviz bazında 3-4 kat artan doğal gaz, akaryakıt, elektrik gibi ürünlerin fiyatlarını kontrol altında tuttuklarını belirten Erdoğan, "Doğal gazı maliyetinin dörtte birine, elektriği maliyetinin yarısına hanelere ulaştırıyoruz. Bay Kemal bunu niye konuşmuyorsunuz? Bunları niye söylemiyorsunuz?" dedi.
Erdoğan, şu şöyle devam etti:
"Dövizle aldığımız petrolden üretilen akaryakıtı Avrupa'nın en ucuz fiyatlarıyla vatandaşlarımıza biz sunuyoruz. Bu niye söylemiyorsunuz? Kamu işçilerine ve memurlarına verdiğimiz yüksek oranlı zamlarla çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek için gereken çabayı gösteriyoruz. İnşallah asgari ücreti de benzer bir anlayışla tespit ederek, dar gelirlerinin üzerindeki yükü olabildiğince hafifleteceğiz. Küresel ekonomik sistemin yeniden yapılandığı bir dönemde Türkiye, tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir cazibe merkezi haline gelme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Sadece bölgemizin değil tüm dünyanın tasarım, üretim, lojistik yetişmiş insan gücü merkezi olmamızı sağlayacak bir sürece girdik. Biraz daha metanetle, biraz daha fazla gayretle, biraz daha fedakarlıkla bu süreci zaferle sonuçlandırmamızın önünde hiçbir engel yoktur."
Sondaj filosuna dördüncü gemi
Erdoğan, Karadeniz'de keşfedilen gazı çıkarma ve karaya taşıma çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğünü söyledi. Halihazırda 3 derin deniz sondaj gemisi ve 2 sismik araştırma gemisiyle Akdeniz ve Karadeniz'deki arama sondaj çalışmalarını devam ettirdiklerini belirten Erdoğan, sondaj filosuna dördüncü geminin de eklendiğini açıkladı.
Bu geminin, diğerlerinden farklı olarak yedinci nesil olarak adlandırılan en modern, en son teknoloji ile donatıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyada bu geminin sınıfında toplam 5 gemi bulunuyor. Birine de biz sahibiz. Boyu 238 metre, eni 42 metre olan yeni gemimizle denizin 3 bin 665 metre derinliğine kadar sondaj yapabileceğiz. Hamdolsun artık sahip olduğumuz büyük sondaj filosuyla ülkemiz sınırları dışında da faaliyet gösterecek bir kapasiteye ulaştık. Ülkemize kazandırdığımız son teknolojiye sahip yeni gemimizin ülkemize, milletimize, enerji sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
'Tüm İslam aleminin ve tüm insanlığın başı sağ olsun'
Erdoğan, Sezai Karakoç'a Allah'tan rahmet dileyerek "Yakınlarının, sevenlerinin, bir medeniyet tasavvuru olarak gördüğü diriliş davası yolunda kendisini takip edenlerin, okuyucularının, tüm milletimizin, tüm İslam aleminin ve tüm insanlığın başı sağ olsun" dedi.
"Mehmet Akif'ten Necip Fazıl'a uzanan milli sanat ve düşünce nehrimizin günümüze akan temsilcilerinden olan bu müstesna değerimizin vefatı hepimiz için çok önemli bir kayıptır" ifadesini kullanan Erdoğan, Karakoç'un, İslam medeniyetini, aynı zamanda bir fikir medeniyeti olarak telakki ettiğini söyledi.
Karakoç'un, insanı, düşüncede hayat arayan, düşüncesi dirilmeden, inancı dirilmeyecek, inancı dirilmeden sanatı ve edebiyatı dirilmeyecek bir varlık olarak gördüğünü aktaran Erdoğan, "Şiirleri, yazıları ve sohbetleriyle dal, budak salan sanatını da işte bu diriliş ağacının gövdesi etrafında şekillendirmişti. Onun, 'Ben Müslüman'ım, insanlığın türküsünü söylüyorum.' sözü ile tek başına hepimizi üzerinde uzun uzun düşündürmeye yeterli mesajlarla yüklüdür. Bizden önceki neslin ve bizim neslimizin olduğu gibi bugünkü gençlerin ve sonraki kuşakların da kendisinden öğrenilecek çok şeyi, alacak çok feyzi, ilhamı olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı.
"Sezai Karakoç'u, hepimizin gençliğinin şiiri Mona Roza'sız anmak olma." diyen Erdoğan, Mona Roza şiirinin dizelerini okudu. Erdoğan, partililerden, rahmetle andığı Karakoç için Fatiha Suresi'ni okumalarını istedi.