Hürriyet gazetesi yazarı Fulya Soybaş, bugünkü
yazısında İstanbul Ataşehir’de, Başak Cengiz’i öldüren Can Göktuğ Boz hakkında bundan sonra nasıl bir süreç işleyeceğini değerlendirdi.
Konuyu Türkiye Psikiyatri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Öncü ile konuşan Soybaş, Can Göktuğ Boz'un ailesinin ceza alıp alamayacağını sordu.
Türkiye Psikiyatri Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Öncü, kişide ciddi bir ruhsal hastalık belirtisi, garip tutum ve davranış olması halinde ailenin de sorumluluklarının bulunduğunu anlattı. Öncü, "Aile, çocuk ya da yakınlarını hastaneye götürmek, yatırmak ile sorumludur. Hastanın kendine zarar vermemesi ve toplum güvenliği açısından aile kişiyi hastaneye ulaştırmak için çaba harcamalıdır. Bu vicdani bir sorumluluk. ‘Sıkıntıların arttığını, akıl sağlığının yerinde olmadığını ben de gözlemledim’ demek yeterli değil. Elbette ki aileler bazen bazı garip tutum ve davranışların hastalık olup olmadığını, muayeneye götürmekte zorluk yaşanıyorsa nasıl bir yol takip edeceklerini bilemeyebilirler. O zaman da bir psikiyatristten yardım alabilirler” dedi.
Prof. Dr. Fatih Öncü, 'kesin tanı olması durumunda' ailenin sorumluluk almaması halinde nasıl bir ceza alabileceğini şu sözlerle anlattı:
Prof. Dr. Öncü, 18 yaşından büyük yetişkinlerin kendi rızaları olmadan tedaviye zorlanmalarının uğraştırdığını ama istenirse bir yolu olduğunu belirterek, şöyle özetliyor:
Herhangi bir yakını ruhsal rahatsızlık sahibi olan aileler, 'belirtileri dikkatle takip etmeli' diyen Öncü, "Bu örnekte de olduğu gibi kişinin ekstrem alet, edevat biriktirmesi sıkıntılı bir durum. Ayrıca kişilerin duygu, davranış, konuşma ve düşüncelerinde ciddi değişiklik, muhakeme kusurları, absürt söylemleri olur. Uyku ve iştah düzenleri bozulur. Şüpheci ve alıngan olurlar. Tüm bu belirtiler de bir anda ortaya çıkmaz. Bu bir süreçtir. Aileler uyanık ve duyarlı olacak. İş, okul, sosyal yaşamı ihmal ettiği ya da silah biriktirdiği gibi ekstrem durumlarda kişiyi tedaviye ikna etmek için çaba harcayacak" ifadelerini kullandı.
Can Göktuğ Boz hakkında nasıl bir karar verileceği de merak konusu. Prof. Dr. Öncü, zanlının psikolojik/psikiyatrik bir rahatsızlığı olduğu, tedavi gördüğü iddialarının araştırılması için yargının konuyu bilirkişiye taşıyacağını belirterek, “Zanlı, Adli Tıp Gözlem İhtisas Kurulu ya da bir psikiyatri kliniğine gönderilir. Bu süre genelde 3 haftadır. Zanlı bu süreçte psikolojik ve laboratuvar testlerinden tutun uyku ve iştah düzenine kadar sıkı gözlem altında tutulur, bir değil defalarca farklı hekimlerce muayene edilir. 3 hafta sonunda sağlık kurulu bir rapor yazar. 3 seçenek vardır. Bir, ‘Cezai sorumluluğu tam’ denebilir ve zanlıya suça göre tam ceza verilir. İki, ‘Ceza sorumluluğu azalmış’ denilebilir. Bu, kişinin bir rahatsızlığı olduğunu ama ileri düzeyde olmadığını gösterir, cezası 6’da bir oranında indirilir. Üç, ‘Ağır derecede akıl hastalığı var’ denilebilir. Yani ceza sorumluluğu yoktur. Ceza almaz ama dışarı da salınmaz. Kişi toplum açısından tehlikesi azalıncaya kadar (belirli bir süresi yok) tedavi altına alınır. Süre olmaması 3 gün sonra salınacak anlamına gelmez” dedi. Türkiye’de adli psikiyatri yatak sayısı konusunda sıkıntı olduğu ve toplumda ‘3 gün yatacak sonra serbest kalacak’ algısının da bu nedenle oluştuğunu belirten Prof. Dr. Öncü, “Dönem dönem böyle sıkıntılar oluyor. Ancak bu durum hiçbir zaman ciddi suçlar işleyenler için söz konusu olmadı” hatırlatması yapıyor.