TÜRKİYE

Yunus Emre Enstitüsü Türk filmlerini Moskova’ya götürüyor

Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Şeref Ateş, Sputnik’e yaptığı açıklamada Türk filmlerini Rusya’ya götüreceklerini ifade etti. Ateş, Moskova’da iki yıldır faaliyet yürüten enstitü sayesinden 10 bin kişinin Türkçe öğrendiğini belirtirken, bundan sonraki hedeflerinin Afrika ülkeleri olduğunu söyledi.
Sitede oku
Yunus Emre Enstitüsü 2009 yılında başladığı faaliyetleri kapsamında 64 ülkede Türk kültürünü tanıtarak, Türkçe kursları açıyor. Kültürel diploması faaliyetleri yürüten Yunus Emre Enstitüsü, Türk filmlerini Rus izleyicilerle buluşturmak için Türki Filmleri Festivali düzenliyor.
14 -16 Kasım tarihlerinde Moskova’da başlayacak olan film festivali kapsamında, Şampiyon, Mucize 7 Koğuş, Nasipse Adayız, Ahlat Ağacı, Aile Arasında filmleri izleyiciyle buluşacak. Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş Moskova’da düzenlenecek film festivali ve enstitünün faaliyetleri hakkında Sputnik’e bilgi verdi.

‘Türkiye ile dünya arasında bağ kuruyoruz’

Yunus Emre Vakfı bünyesinde kurulmuş bir enstitü olduklarını anlatan Ateş, kurumun amacını “Yunus Emre Vakfı da bir kamu vakfı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurduğu bir vakıf. Temel amacı Türkiye ile dünya arasında bağ kurmak, insani bağ kurmak. Yurt dışında açtığı kültür merkezleri vasıtasıyla da öncelikli olarak ihtiyaç duyuluyorsa, ilgi var ise Türkçe öğretmek bununla birlikte kültür-sanat faaliyetleri ve diğer faaliyetler ile Türkiye’nin dünyada tanınırlığını, bilinirliğini ve itibarını artıracak faaliyetler yapmak. Burada en temel amacı da Türk insanı ile bulunduğu ülke insanı arasındaki insani bağları geliştirmek” sözleri ile açıkladı.

'Türkiye ile Rusya arasında tarihi bağlar var'

Rusya ile 2012 yılında varılan anlaşma sonucunda 2018 yılında Moskova’da çalışma başlattıklarını ifade eden Ateş, iki ülke arasında kültürel bağların olduğunu şu sözlerle vurguladı:

“Rusya'da da 2012 yılında yapılan anlaşma gereği karşılıklı kültür merkezi açma konusunda YEE o günden sonra Moskova'da bir merkez açmak için uğraştı. Netice itibarıyla 2018 Kasım ayından beri de Rusya'da YEE faaliyetlerini yürütmekte. Türkiye'de de Rusya'nın kültür enstitüsü bulunmakta ve burada biz Türkçe öğretiminin yanı sıra pek çok alanda da faaliyetler yürüyoruz. Genel olarak sadece Türkiye'den Türk kültürünü Rusya'ya taşımak değil, çünkü Türkiye ile Rusya arasında hem tarihi bağlar var, hem de günümüzde çok yoğun bir insani bağ var. Türkiye'de yaşayan Rus kökenli insanlar var, aynı şekilde Rusya'da yaşayan Türkiye kökenli insanlar var. Onun için Rus kültürü ile Türk kültürünün birbirine yakınlaştırmak, tanıtmak için muhtelif faaliyetler yapıyoruz. Bu çerçevede biz sinemanın çok önemli bir araç olduğunu düşünüyoruz. Toplumları ve kültürleri birbirine yakınlaştırma açısından. Çünkü sinema sanat itibarıyla bakıldığında içinde diğer birçok sanatı barındıran tek bir tür. Yani içinde müzik de var, resim de var, senaryo da var her şey var.”

‘Türk filmlerini izlemeye davet ediyoruz’

Moskova'da da gelecek hafta Türk filmleri gösterimi olacağını hatırlatan Ateş “Sinema halkların birbirini tanıması, sanat eserlerinin tanıtılması açısından çok kıymetli. 14-16 Kasım Moskova'da Red sineması, 18-20 Kasım'da da St. Petersburg'da Rodina Sineması’nda, yine aynı şekilde 26-28 Kasım'da Don Kino sinemasında Türk filmleri gösterimi olacak. Burada gönül isterdi ki yönetmen ve oyuncuları da götürelim fakat Kovid-19 nedeniyle program sonradan netleştiği için bu sene sadece film gösterimi ile yetineceğiz Rusya'da” dedi.

‘10 bin kişi Türkçe öğrendi’

Moskova’da faaliyet gösteren kültür merkezinin çalışmaları hakkında da bilgi veren Ateş “Rusya'da özellikle tarihsel olarak da Türkoloji birimleri var çok güçlü Türkologlar var. Bununla birlikte bizi çağdaş Türkçe de ilgilendiriyor. Onun için bu 3 yıllık süreç içerisinde, bizim gerek yüz yüze yapılan Türkçe kurslarında gerekse uzaktan Türkçe eğitimi şeklinde çok talep var. Bu talep hakikaten iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliğini de gösteriyor. Diğer taraftan tabii ki aynı zamanda Rusya'yla ciddi oranda ticari ilişkiler de her yıl gelişiyor. Onun için gençler arasında Türkçe öğrenme, Türk firmalarında çalışma ya da yine aynı şekilde Türkiye'deki Rus yatırımları var. Dolayısıyla bu açıdan Türkçeye yoğun bir ilgi var diyebiliriz. Bizim fiziki kapasitemiz, şu andaki Rusya'daki Moskova'daki merkezimiz ancak 5 sınıf olduğu için bu şekilde sınırlı sayıda öğrenci alabiliyoruz. Ama her sene bu kapasite hemen ilk günlerde doluyor. Onun için bu 3 yıl içerisinde şu anda 10 binden fazla insan bu şekilde Türkçe öğrenmiş, en azından 1 kuru sonuna kadar devam ettirmiş bu da memnuniyet verici bir gelişme” ifadelerini kullandı.

‘Hedefimiz Afrika ülkeleri’

Türkiye’nin hayata geçirdiği Afrika açılımı kapsamında da çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Şeref AteşAfrika hakikaten koca bir kıta ve genellikle insanlar Afrika kıtasını çok bilmedikleri için de yani sanki tek bir bölge, sanki tek bir ülke gibi değerlendiriyorlar. Oysa baktığımızda Mısır ile Nijerya, ya da Senegal ile Ruanda çok farklı ülkeler. Kültürel olarak da çok farklı. Bizim burada temel amacımız kültürlerin birbirlerinin rakibi ya da alternatifi olmadığını göstermek. Bize göre YEE'ye göre kültürler diğer kültürlerin tamamlayıcısıdır. O açıdan da bazen bir kültürde bulunamayan çözüm diğer kültürde karşımıza çıkabilir. Biz Afrika Kıtasındaki ülkelerde de bazen çok ihtiyaç hissetmediğimiz bir kültürel özelliği bulabiliyoruz, bazen de o ülkede bize ihtiyaç duyuluyor. Yani bizim kültürümüzden bir kareye, bir parçaya, bir çözüme ihtiyaç duyuluyor. Bu açıdan da biz özellikle Afrika kıtasındaki ülkeleri son yıllarda daha çok önemsiyoruz. Hem insani kaynak açısından hem kültürel zenginlik açısından Türkiye'nin de farklı coğrafyalara açılması, Türk kültürünün farklı coğrafyalarla, farklı kültürlerle buluşması çok kıymetli” değerlendirmesini yaptı.
Yorum yaz