Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Türkiye'nin istatistiklere göre yılda 500 milyar metreküp yağış aldığını, bunun buharlaşmalarla akışa geçen kısımları çıktıktan sonra yaklaşık 110 milyar metreküplük su potansiyelinin kaldığını söyledi.
Türkiye'nin geneldeki yağışların 3'te 1'ini Trakya'nın aldığını ifade eden Tecer, "Trakya'ya baktığımız zaman bu oran, Türkiye ortalamasından çok daha fazla yağış almakla birlikte Trakya, kişi başına düşen su miktarına baktığımız zaman Türkiye ortalamasının sadece 3'te 1'i mertebesinde. Bu ne demek? Bu şu demek, evet Türkiye ortalamasına göre iyi bir yağış alıyoruz ama buradan beslenim oranından daha fazla kullanım oranı var demektir. Bu baskıyı kimler oluşturuyor, detaylarla bakalım. Tarımsal sulama. Sularımızın yüzde 75'i tarımsal sulamalarda kullanılıyor. Yüzde 15'i sanayi üretiminde kullanılıyor. Yüzde 10'luk kısmı ise evsel içme ve kullanma amacıyla tükettiğimiz sulardan oluşuyor. Bunları ayrı ayrı değerlendirdiğimiz zaman şu karşımıza çıkıyor. Tarımsal sulamanın da yüzde 20'ye yakınlık bir kısmı yer altı sularından çekiliyor. Çiftçilerimizin, tarımla uğraşan insanlarımızın kuyulardan çektikleri su. Endüstriyel faaliyetlere baktığımız zaman neredeyse Trakya bölgesinde tamamı yer altı sularından tüketim yapıyorlar ki bu gerçekten sürdürülebilir bir durum değil" diye konuştu.
'Efektif su kullanılan üretim tüketim modeline geçmeliyiz'
Türkiye'de 25 havzanın var olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tecer, "Yer altı suları üzerindeki en büyük baskı oluşturan tek havza, Ergene Havzası'dır. Bunun böyle bilinmesi gerekiyor. Bu on yıllarca devam ettirilebilecek, sürdürülebilecek bir durum değildir. Evsel kullanıma baktığımızda burada, Türkiye nüfusunun aşağı yukarı yüzde 28'ini oluşturuyor bölgenin nüfusu ama su kaynaklarına baktığımız zaman sadece su potansiyelinin yüzde 3'ü Trakya bölgesine düşüyor. Bu da su kaynaklarının dağılımındaki dengesizliği ortaya koyuyor ki bu bize aslında bireysel tasarruflu su kullanma sloganından, propagandasından ya da kampanyalarından artık tarımda tasarruf eden su tüketim biçimine geçilmesi, sanayinin atık sularının arıtılarak tekrar kullanılması ve su yoğun üretim biçiminden, su yoğun tarım biçiminden artık daha efektif su kullanılan bir üretim tüketim modeline geçmemiz gerekiyor. Bunun için de hep söylüyoruz, bir zihniyet değişimi gerçekleşiyor. Evlerimizde sularımızı tasarruflu kullanalım, banyoda, diş fırçalarken falan bunlar evet aktivist ve masum faaliyetler. Ama kalıcı bir çözüm, sularla ilgili kalıcı bir netice alabileceğimiz konusunda kaygılıyız. Bizim bu bölgede özellikle sulama suyunda kullandığımız suyun miktarını, endüstriyel faaliyetlerde tükettiğimiz suyun miktarını mutlaka ve mutlaka azaltmamız gerekiyor" dedi.