Asistan hekimler anlattı: ‘Yaşatabilmek için yaşamak istiyoruz’
Asistan hekimlerin 36 saatin üzerinde uzun süreli nöbet uygulamasına tepkisi devam ediyor. Asistan doktor Rümeysa Berin Şen’in hayatını kaybetmesi üzerine gündeme gelen meseleyi Sputnik’e konunun özneleri anlattı. Asistan hekimler “Yaşatabilmek için yaşamak istiyoruz” diyor.
Sitede okuPandemi döneminde sıklıkla konuşulan sağlık meslek gruplarının yaşadığı zorluklar, asistan hekimlerin fiziksel ve psikolojik olarak maruz kaldıkları sıkıntılar nedeniyle tekrar gündeme geldi.
Asistan hekimler, uğradıkları mobbing, iş yükünün fazlalığı ve nöbet süresinin uzunluğu gibi faktörlerden şikayet ederken; Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Kliniği Asistanı Doktor Rümeysa Berin Şen’in yaşamını yitirmesi nedeniyle de mevcut problemlere tepkiler büyüdü.
Nöbetten çıkıp evine döndüğü sırada, kullandığı otomobille yol kenarında duran kamyona çarparak hayatını kaybeden genç doktorun ölümünün ardından
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu, çalışma şartlarının iyileştirilmesi için pazartesi günü tüm hastanelerde eylem düzenledi. Şen'i anmak isteyen meslektaşları;
İstanbul, İzmir ve Ankara’nın da aralarında bulunduğu
17 şehirde protesto gerçekleştirerek yas tuttu.
#KazaDeğilCinayet hashtagini kullanan sağlık çalışanları,
sosyal medyadan da eylemlere destek oldu.
TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu Merkez Konseyi üyesi ve asistan hekim Meltem Günbeği ile İzmir 9 Eylül Üniversitesi’nde görev alan asistan hekim Ali Rıza Karabulut, sağlık sisteminde asistanların yaşadığı tüm sorunları ve çözümlerini, hasta-doktor çerçevesinde de ele alarak Sputnik’e değerlendirdi.
‘Rümeysa bugün ölümüyle kendi yaşamını yitirdi ama bu, işlem sırasında yapacağı bir hata da olabilirdi’
Asıl sorunun çalışan-öğrenci ayrımının yapılamaması olduğunun altını çizen asistan hekim Günbeği,
“Elbette hekimiz, hekimlik yapıyoruz ama birincil önceliğimiz, uzmanlık öğrencisi olmamız. İş yoğunluğu nedeniyle iyi eğitim alamadan mezun olan uzman hekimler yetişiyor. Bu çalışan hakları kapsamı ve halk sağlığı bakımından ciddi bir sorun yaratıyor. Rümeysa bugün ölümüyle kendi yaşamını yitirdi ama bu işlem sırasında yapacağı bir hata da olabilirdi. Doktoraları 5 dakikada muayeneye zorlama meselesi de aynı. Zaten çok yorgunsun, 30 saat çalışmışsın, sabah poliklinikte 100 hasta bakıyorsun. Kabul edilebilir bir şey değil.Toplumun da kabul etmemesi gereken bir şey diye düşünüyorum” dedi.
Karabulut ise konuya ilişkin olarak, “Rümeysa’nın kaybıyla tekrar hatırladık, artık bu düzen dikiş tutmuyor. Asistan hekimler olarak tükendik, artık ölüyoruz; canımızı vererek bu hizmeti sürdürmeye çalışıyoruz” dedi.
‘Kargaşa arasında mesleklerini yapmaya çalışıyorlar’
En büyük problemin çok ağır iş yüklerinin olmasından kaynaklandığını vurgulayan Günbeği, “Bu iş yükünün ve sistemin getirdiği sorunların hiçbir zaman çözülmeye çalışılmaması, sadece kişilerin üzerine yıkılması… Hekimler sorun yumağı olmuş bir sağlık sistemi içerisinde ‘bugünü nasıl kurtarırız, geçiririz, gelen hastalara nasıl hizmet vereceğiz, servisi, ameliyathaneyi nasıl idare ederiz’ diye yalnız başlarına bırakılmış durumda. Yöneticiler, idareci, sağlık bakanı; buna çözüm üretecek kimse yok. Bütün meselelerde hekimler sadece o günün işini kurtarmaya çalışıyorlar. Bu kargaşa arasında da mesleklerini yapmaya çalışıyorlar” dedi.
‘Pandemi döneminde görevlendirmelerin sadece asistan hekimler üzerinden yürütülmesi en büyük sorun’
Çalışma temposu olarak asistan hekimlerin kendi branşlarında da çok yoğun çalıştıklarını söyleyen Günbeği, pandeminin asistan hekimler açısından çok da fark yaratmadığını ifade etti. Günbeği sözlerine, “Ama bu sefer de pandemiden dolayı Kovid-19 alanları, yani kirli alanlar ortaya çıkmaya başladı. Poliklinik servisler ve yoğun bakımların birçoğunda asistan hekimler tüm işleri yürüttü. Poliklinikte, aşı biriminde ve filyasyonda çalışanların hepsi asistan hekimlerdi. Ama çalışma saati temposu olarak asistan hekimler kendi branşlarında da çok yoğun çalıştıkları için bu açıdan bir farklılık olmadı. İlaveten çok daha riskli alanlarda çalışmış olduk. Bu görevlendirmelerin sadece asistan hekimler üzerinden yürütülmesi, asistan hekimler açısından en büyük sorun oldu” şeklinde devam etti.
‘Asistan hekimler çok fazla mobbinge maruz kalıyor, yaşadıklarımız çalışan olarak haklarımızı talep etmememizin önüne geçiyor’
Günbeği, maruz kalınan mobbingin ciddiyetine dikkat çekerek:
“Asistan hekimlerin diğer hekim gruplarına göre çok daha farklı bir konumu var. Asistan hekimler ne yazık ki çok fazla mobbinge maruz kalıyor. Konuşacak kimseyi bulamıyorsunuz. Bölümünde itiraz ettiğinizde ya da buna yönelik bir şey yaptığınızda hemen bir üst kıdem ve başhekimlikler tarafından çok ciddi mobbinge maruz kalıyorsunuz. Çünkü asistan hekimler hem öğrenmek ve bilgiyi almak için hem de o bölümden mezun olabilmek için hocalarına muhtaçlar. Yeri geldiğinde uzmanlık yeterliliğimizin verilmemesi olasılığının önümüze getirilmesi; bizim çalışan olarak haklarımızı talep etmemizin önüne geçiyor. Bu yüzden Türkiye’de lokal eylemler, hareketlilikler dışında toplu bir iş bırakma bir kere olmuştu sadece, bunun dışında asistan hekimlerin örgütlülüğü ne yazık ki çok zayıf. Sebebi de çok güvencesiz olmaları. Hoca yetersizlik verdiğinde bölümden uzaklaştırılabiliyor veya uzman yapılmıyoruz; sınavlarda sorun çıkarılabiliyor. Bunun dışında da ceza nöbetleri yazılabiliyor. Hoca ‘sana öğretmiyorum’ diyerek çok basit bir keyfi tutumla öğretmeyebiliyor. Asistanlar da bunlardan kaygı duyduğu için güçlü bir örgütlülük sergileyemiyorlar.”
‘Hizmetin aksayacağı bahane edilerek izinler kullandırılmıyor’
Uzun süreyle nöbet tutarak yasal zorunlulukların dışına çıkıldığını belirten Günbeği, “Çok nadir klinikler dışında her yerde nöbet süreleri ihlal ediliyor diyebilirim. Özellikle üniversite hastanelerinde uzun saatli çalışmalar mevcut. Yasallığı da şu şekilde; yataklı kurumlar yönetmeliğinin 41. maddesine göre gece nöbeti sonrasında çalışmak yasak. Ama hemen alt bendinde şart olarak; ‘başhekimlik, hizmetin aksamaması durumunda bunu kullandırtır’ diyor. Yani, yine bir keyfilik var. Başhekim hiçbir zaman asistan hekimi gözetmediği için, hizmetin aksayacağını bahane ederek bu izinleri kullandırtmıyor” dedi.
‘Uykusuzluk ve kronik yorgunluk, bir yerden sonra depresyona dönüyor’
Yasal düzenlemede insiyatifin klinik şeflerine bırakılmasına karşı çıktıklarını açıklayan Karabulut, “Hiçbir klinik şef ‘Sen işini zaten yapmışsın, yorulmuşsun git artık evine dinlen’ demiyor. Türkiye’de bu düzenlemeyi asistan hekime göre yapan kliniklerin sayısı 15’i geçmiyor.
Hal böyle olunca; uykusuzluk ve kronik yorgunluk artık bir yerden sonra depresyona dönüyor” ifadelerini kullandı.
‘36 saati geçen nöbetler tutuyoruz, ben de yasal sınırın üzerinde çok nöbet tuttum’
Karabulut asistan hekimlerin gün içinde dur durak bilmeden çalıştığını hatırlatarak:
“Sağlık talebine yetişmek ve bizim karşılamamızın beklendiği işler için insanlık üstü bir çaba gerekiyor. Sağlık emekçisi olduğumuzdan dolayı görev bilinciyle hareket ederek mesaiden ayrılmak istiyoruz. 36 saati geçen nöbetler tutuyoruz. Ben de yasal sınırın üzerinde çok nöbet tuttum. Çünkü asistan hekim sayısı azdı ama bir şekilde düzen içinde devamlılığın da sağlanması gerekiyordu”
‘Yurtdışında kesinlikle böyle bir uygulama yok’
Aynı zamanda Avrupa Genç Doktorlar Birliği’nin de bir üyesi olduğunu belirten Günbeği, yurtdışında özellikle hekim meslek grubunun dinlendirilmesine çok özen gösterildiğini vurgulayarak, “Bu birlik içerisinde Türkiye gibi olan başka bir ülke yok. Kimi yerlerde bir nöbet sonrası 2 güne kadar izin var. Ayrıca onlarda üst sınırda çalışma saatleri diye bir şey varken bizde öyle bir şey de yok, 360 saate kadar çalışan asistan hekim var. Düşünebiliyor musunuz? Hakikaten insanlık dışı, bunlar artık kölelik şartları. Yurtdışında kesinlikle böyle bir uygulama yok” dedi.
‘Yaşatabilmek için yaşamak istiyoruz’
Eşit işe eşit ücret uygulanması gerektiğini söyleyen Karabulut, “Üreten biziz, kazanan da biz olmak istiyoruz; söz hakkı olan biz olmak istiyoruz. Yaşatabilmek için yaşamak istiyoruz. Bunun için de insanca çalışma koşulları istiyoruz. Mobbingin olmadığı, iş barışının olduğu ortamlarda çalışarak nöbet tutalım, sonrasında da insanca dinlenebilelim istiyoruz. Bir sonraki mesaiye dinlenebilmiş olarak gelip, hastalarımızı en güvenli yoldan sağlıklarına kavuşturmak amacıyla hareket etmek istiyoruz. Basamaklandırılmış sosyal sağlık anlayışının geri gelmesini istiyoruz” şeklinde konuşarak, asistan hekimlerin taleplerini sıraladı.
‘Yasada hiçbir kayıp ve açık bırakmadan yönetmelikte değişikliğe gidilmesi gerek’
Nöbet uygulamasının kişilerin keyfiyetine bırakılmaması için yönetmelikte bir değişikliğin şart olduğuna dikkat çeken Günbeği, “Bakanlığın bu işe el atması lazım. Hem de yasadaki açığın çıkarılması hem denetlenmesi ve aynı zamanda da nöbet sonrasında izin verilirken ekonomik kayıpların da olmaması gerekiyor. Çünkü asistan hekimler zaten yoksulluk sınırının altında yaşayan bir hekim grubu. Yasada hiçbir kayıp ve açık bırakmadan yönetmelikte değişikliğe gidilmesi gerek. Asistan hekimlerin uzmanlık öğrencisi olduğunu ve öncelikli olarak eğitim alması için buralarda olduğunun farkına varılarak hem eğitim şartları nitelikli olarak düzeltilmeli hem de çalışma şartları tekrar ayarlanmalı. Yaşananların sorumlusunun da hekimler olmadığının vurgulanması gerekiyor” şeklinde konuştu.