POLİTİKA

Meral Akşener: Bir ruh hastalığının dış politikaya yansıması, ciddi bir devlet krizi var

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 10 ülkenin Türkiye büyükelçilerinin sınır dışı edilmesine dair talimatına ilişkin olarak "Bir ruh hastalığının dış politikaya yansıması var. Çok uzun zamandır bizim dış politikadaki her işimizin iç politikanın ana malzemesi edildiği, ciddi bir devlet krizi var" dedi.
Sitede oku
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Karar TV'de Gündem Özel programında açıklamalarda bulundu.
Oluşturmak istedikleri yeni sisteme ilişkin, “Cumhurbaşkanı nedir, kimdir’ üzerinde bu derece tartışırsak bu ıskalanıyor. Ben aday değilim diyerek hedefimizin ne olduğunu söyledim” açıklaması yapan Akşener, Cumhurbaşkanlığı’na dair herhangi bir çalışma yapmadığını ve yapmayacağını söyledi.
Kendi adaylarının 13. Cumhurbaşkanı olacağını ifade eden Akşener, “Ama bu kişi yeni bir Tayyip Erdoğan olmayacak” ifadelerini kullandı.
Akşener, "Ekrem İmamoğlu da Mansur Yavaş da Millet İttifakı'nın Belediye Başkanları. İki ismin de seçilmesi için gayret gösterdim" diyerek, "Sayın Kılıçdaroğlu iki arkadaştan birini aday gösterdiği hâlde biz hayır demeyiz. 63 ilin ilçelerinde insanlarla görüşüyorum. Muhalif seçmeni iki arkadaşımız üzerinden taraftarlaştırmaya döndü bu iş. Bunu yanlış buluyorum. Taraftarlaşan insanlar o insanların arkasında yürüyecek mi yürümeyecek mi diye bir endişem var. Tek ve ortak adayla gidilmesini de öneriyorum. Sayın Kılıçdaroğlu döner de iki arkadaştan birini aday gösterirse hayır demeyiz" ifadelerini kullandı.

'İç mesele olmaktan çıktı'

Akşener, “Elbette bu ülkede görev yapan bir yabancı büyükelçilerin Türkiye'nin içişlerine karışır gibi algılanacak bir eylemden söylemden uzak durması gerekir. Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararlarını uyacağınıza dair de imza atmışsınız. AHİM'nin kararlarının uyacağına imza atmış bir ülkenin, o mahkemenin kararlarına uymamış olması bir iç mesele olmaktan çıkmıştır. Bunun üzerinden, ‘Bu karara uyun, gereğini yapın' denilmesi, böyle bir açıklaması olabilir” diye konuştu.
Büyükelçilerin açıklamalarına da değinen Akşener, şu ifadeleri kullandı:

"Bugün Amerikan Büyükelçisi ile başlayan, arkasından diğer büyükelçilerin devreye girdiği 41 maddeye uygun davrandıklarını teyit ettiler. Bunu ‘Biz yanlış iş yapmadık kardeşim' diye okuyabilirsiniz. ‘Uluslararası bir sistemin sonuçlarını söyledik' diye olabilir. Erdoğan'ın esip gürleyip yerine getirmemesine baktığımız zaman ise, Türkiye'nin dış politikasında hatalı da olsa gereğini yaparsınız. ‘Vururum ha, taş atarım ha' diye ilan ede ede bir dış politika anlayışı olması mümkün değil. Bu şahsım devletidir. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği bir durumdur."

Yaşanan gelişmelerden dolayı Türkiye adına üzgün olduğunu belirten Akşener, "Ben isterim ki elçiler ‘özür dileriz' diyebilsinler. İsterdim ki bu ülkenin hakimleri Osman Kavala'yı sevmenin ötesinde herhangi bir kişinin hukuki olarak şaibeli bir durumda olmasın. Elçileri savunmuyorum. Asıl iğrenç olan, vahim olan, şahsa göre ‘bugün geliyor ha' denmesidir. Ben ülkem adına çok üzgünüm. Dış politikada bir ciddiyet olur. Dış politika 150 yıldır bir hafızanın var olmasıyla, devredilmesiyle, başından itibaren de rasyonel bir bakış açısıyla yürüdü. 150 yıldır böyle bir dış politika mantığı var" görüşünü dile getirdi.
Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:
"Osmanlı'nın yolculuğunu cumhuriyet yarıda kesmemiş. Akıldan uzak, rasyonaliteden uzak şahsi, kişisel bir hale geldi. Bir ruh hastalığının dış politikaya yansıması var. Çok uzun zamandır bizim dış politikadaki her işimizin iç politikanın ana malzemesi edildiği, ciddi bir devlet krizi var"
POLİTİKA
Büyükelçiliklerden 'Kavala çağrısı' açıklaması: Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine riayet ediyoruz
Yorum yaz