Taliban kontrolünde Afganistan

Artan görüşme trafiği Taliban yönetiminin tanınacağı anlamına mı geliyor?

Afganistan’ın yönetimini alan Taliban, son dönemde görüşme trafiğini hızlandırdı. Doha’da Batılı yetkililer ile görüşme ve Türkiye ziyaretini gerçekleştiren Taliban yöneticileri, bu ay içinde de Moskova’ya gidecek. Uzmanlar, ülkelerin Taliban’ı hemen tanımayacağı ancak ‘de facto’ olarak işbirliği yapacaklarını belirtiyor.
Sitede oku
ABD’nin çekilmesiyle 15 Ağustos’ta Kabil’i ele geçirerek “İslami Emirlik geçici hükümeti” ilan eden Taliban, uluslararası destek için görüşmelerini sürdürüyor. Çekilme sonrası ABD yönetimiyle ilk yüz yüze görüşmeyi önceki gün Doha’da gerçekleştiren Taliban heyeti, 14 Ekim’de ise Türkiye’de temaslarda bulunmak üzere Ankara'ya geldi.
Böylece, Taliban'ın bir NATO ülkesine yaptığı ilk ziyaret Türkiye’ye oldu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Taliban hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki’nin liderliğindeki heyetle yaptığı görüşmenin ardından "İlave göç akını olmaması için neler yapılması gerektiğiniz de bugün tekrar görüştük. Güvenli uçuş beklentimizi kendilerine anlattık" açıklamasında bulundu. Görüşmede Taliban hükümeti tanınmadığı için sadece Türk Bayrağı bulunduruldu.
POLİTİKA
Çavuşoğlu: Taliban yönetimine tavsiyelerde bulunduk
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise gelecek hafta Taliban’ın temsili bir heyetinin, Moskova formatında Afganistan konulu istişarelere katılmak üzere Rusya’ya gelmesinin beklendiğini belirtti. Moskova formatında istişarelerin 20 Ekim’de yapılması bekleniyor. Söz konusu format, 2017’de Rusya, Afganistan, Hindistan, İran, Çin ve Pakistan'ın özel temsilcilerinin oluşturduğu 6’lı istişare mekanizması temelinde oluşturulmuştu.

‘Geçici hükümetin bir hayal kırıklığı olduğu anlaşılıyor’

Ülkelerin Taliban yönetimi ile artan görüşme trafiğini Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nden (ORSAM) Oytun Orhan ve Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Doğacan Başaran Sputnik’e değerlendirdi.
Orhan, “Uluslararası toplum Taliban konusunda bir sahadaki gerçekliğe göre Afganistan politikalarını revize ediyor ama ihtiyatlı bir yaklaşım olduğunu da görüyoruz. Bunun da tabii temel nedeni Taliban'ın geçmişteki yönetimi dönemindeki uygulamalarından kaynaklı bazı şüpheler” diyerek şunları söyledi:

Yeni dönemde Taliban'ın ülke içinde ve dış politikasında nasıl bir tutum sergileyeceğine bağlı olarak hem bölge ülkeleri hem bölge dışı aktörler Taliban'la ilişkilerinin nasıl bir nitelikte olacağına karar verme aşamasındalar. Dolayısıyla bir ilişki kurma arzusu var ama buna karşın uluslararası toplumun beklentileri de söz konusu. Türkiye'nin de yine Taliban'la yaptığı görüşmelerde özellikle Taliban'ın ülke içerisinde kapsayıcı bir yönetim kurması, kadın hakları konusundaki tutumunun daha netleşmesi konusunda telkinleri oldu. Türkiye kanadında, kurulan geçici hükümetin bir hayal kırıklığı olduğu anlaşılıyor. Türkiye burada hem etnik anlamda hem de farklı siyasi görüşmeler açısından daha kapsayıcı bir hükümet kurulmasını istiyor. Ama mevcut hükümete bakıldığında belli bir etnik grubun ve sadece Taliban mensuplarının hükümette ağırlık teşkil ettiği görülüyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu anlamda daha telkinleri olmuştur ve Taliban’ın da tabii ki bunun bir geçici hükümet olduğunu, daha sonraki kurulacak hükümetlerde bu kapsayıcılığa daha dikkat edileceğini ifade ettiğini görüyoruz.

‘Uluslararası topluma bir açılım sağlama çabası olduğu anlaşılıyor’

Taliban’ın geçmiş uygulamalardan ders almış görüntüsü içerisinde olduğunu ifade eden Orhan, “Daha pragmatik, daha sorumlu bir tavır içerisinde. Şu an iktidar olmanın verdiği sorumlulukla ülkenin temel sorunlarına çözüm bulabilecek, ülkenin uluslararası alanda meşru bir aktör olarak yer alabilmesi için daha ılımlı bir yaklaşım içerisinde olduğu gözüküyor. Örneğin özellikle Çin ile olan ilişkilerinde, yine Rusya-İran'a dönük ve yine Türkiye ile geliştirilen ilişkilerde bunun izlerini görmek mümkün. Katar üzerinden yine uluslararası topluma bir açılım sağlama çabası olduğu anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.

‘Taliban'dan beklentiler devam edecektir’

Oytun Orhan, Taliban’ın ülkenin yeniden inşası ve ekonomik sıkıntılara çözüm bulmak için daha sorumlu davranması gerektiğinin farkında olduğunu söyleyerek şunları ekledi:

En önemli noktalardan biri de Afganistan topraklarının artık terör örgütleri için bir üs haline gelmemesi. Bu mesele zamanında ABD’nin Afganistan’a müdahalesine ve Taliban iktidarının yıkılışına götüren süreci başlatmıştı. Taliban'ın bundan sonraki süreçte başta El Kaide olmak üzere bazı terör örgütlerinin Afganistan topraklarını bir üs olarak kullanma veya üçüncü ülkelere saldırı için bir yine merkez olarak kullanması konusunda nasıl bir tavır sergileyeceği de burada önemli olacak. Ama bu konuda da yine Taliban'ın hem komşu ülkelere hem de uluslararası topluma en azından söylemsel düzeyde olumlu mesajlar verdiğini görüyoruz. Bunlar da şimdilik hem Türkiye kanadında hem de uluslararası toplumun genelinde ihtiyatlı bir iyimserlik yaratıyor. Afganistan meselesinin içinde yer almak isteyen, bu meselede aktör olmak isteyen dış güçlerin de burada Taliban gerçeğiyle belli düzeyde, ihtiyatlılık bir kenarda olmak şartıyla bir ilişki içerisine girmeye çalıştığını görüyoruz. Ama Taliban'dan beklentiler devam edecektir, eleştiriler yine Taliban kanadına iletilecektir diye düşünüyorum.

‘Aktörlerin temel endişesi, bölgede meydana gelebilecek radikalleşme’

Dr. Doğacan Başaran ise Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinin ardından uluslararası toplumda iki eğilim oluştu. Bunlardan ilki, Taliban’ı kapsamlı bir işbirliğine çekerek geçmişte yaptığı hataları tekrarlamasını önleme yönünde. İkincisi ise Taliban’a kuşkuyla bakan bir yaklaşım” diyerek şöyle devam etti:

Halihazırda Taliban, değiştiğini belirtiyor. İlk gelen mesajlar da bunu doğrular nitelikte. Daha da önemlisi Afganistan’ı uluslararası işbirliğine çekecek bir süreç yürütmek, her şeyden önce Afgan halkının yararınadır. Özellikle de ABD’nin çekilmesinin ardından sonlandırılan yardımlara Afgan halkının ihtiyacı var. Yani meselenin insani yönüne de dikkat çekmek gerekiyor. Bu ortamda Doha’da ABD’li yetkililer ile Taliban temsilcileri arasında yapılan görüşmede yardımların yeniden başlayacağının açıklanması oldukça önem taşıyor. Belirtmek gerekir ki Taliban’ı uluslararası işbirliğine çekmek isteyen aktörlerin temel endişesi, bölgede meydana gelebilecek radikalleşmedir. Bunu önlemenin yolunun işbirliğinden geçtiğini düşünen devletler ise ağırlıklı olarak göç ve güvenlik temalı kaygıları olan aktörler. Zira Afganistan’dan göçün sonlandırılması isteniyorsa ülkede mutlaka istikrarlı bir düzen tesis edilmelidir. Aynı şekilde terör örgütü DEAŞ’ın Afganistan’da sözde Horosan Emirliği üzerinden artan faaliyetleri düşünüldüğünde, Taliban’ın DEAŞ’la mücadelede kilit bir rol üstlenebileceği görülüyor. Bu nedenle de Afganistan’a sınırdaş devletlerin yanı sıra güvenlik meselesi bağlamında Rusya ve göç ekseninde Türkiye, Taliban’la belirli temaslarda bulunuyor.

Taliban kontrolünde Afganistan
Taliban'dan AB ve ABD'ye 'Mali yaptırım dayatırsanız, sığınmacıları salarım' tehdidi

‘Ankara’nın Taliban’ı tanıma veya tanımama gibi bir gündemi yok’

Türkiye boyutunda ise belirtmek gerekir ki halihazırda Ankara’nın Taliban’ı tanıma veya tanımama gibi bir gündemi yok. Türkiye, çok net bir şekilde Batı’nın ve dünyanın beklentilerini Taliban’a bir kez daha iletti. Türkiye’nin BM başta olmak üzere uluslararası toplumdan farklı bir pozisyon alması beklenmemelidir. Beklentiler ortadadır. Taliban’ın da belli taahhütleri vardır. Açıkçası bahsettiğimiz ülkelerden de görüleceği üzere Türkiye, Afganistan merkezli gelişmeler noktasında güçlü bir konumda olsa da sürecin tek aktörü değildir. Türkiye için bu süreçte Katar’ın duruşu da mühimdir. Türkiye, Katar’ın yapıcı katkılarını önemsemekte ve Doha’nın Afganistan konusundaki tüm adımlarını desteklemektedir. Meselelerden biri de Kabil Havalimanı mevzusudur. Türkiye’nin birtakım girişimleri olmasına rağmen farklı süreçler yaşanıyor. Açıkçası Taliban’ın bile süreci tam olarak bildiğinden emin değilim.

‘Taliban’ı tanıma konusunda ilk somut adımı ise Pakistan atabilir’

“Tüm bu bilgilerden hareketle, uluslararası toplumda Taliban’a karşı bakışın yumuşamaya başladığı ve Afganistan’ı uluslararası işbirliği süreçlerinin bir parçası yapmak isteyen yorumun ön plana çıktığı söylenebilir” diye devam eden Dr. Başaran, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Lakin devletlerin Taliban tarafından kurulan hükümeti hızlı bir şekilde tanıyacağı da düşünülmemelidir. Bu anlamda Katar’dan gelen ‘Taliban’ı tanımaya acele edilmemeli’ mesajı da bunu teyit ediyor. Dolayısıyla aktörlerin resmi tanımadan ziyade de factoolarak Taliban’la işbirliği yapacağını söyleyebiliriz. Taliban’ı tanıma konusunda ilk somut adımı ise Pakistan atabilir. Zira İslamabad yönetimi, halihazırda Taliban’ın tanıtılması noktasında aktif bir diplomasi yürütüyor. Ancak diğer devletlerin tanıma kararı almak için ABD’yi bekleyeceği söylenebilir. Zaten bu yüzden de Pakistan, ABD’ye Taliban yönetimini tanıma çağrısı yapmıştı. Ancak Çin gibi küresel bir gücün tanıma kararı alması durumunda, ABD’nin eğilimini beklemeksizin Taliban’ı tanıyan bazı devletler olabilir.

Yorum yaz