AKŞAM POSTASI

Yeniden aday olan İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu: 'Feyzioğlu’nu değiştirmek tarihi görevimiz'

Bu hafta sonu yeniden yapılacak İstanbul Baro seçimlerine yeniden aday olan Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu "Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nu değiştirmek de tarihi bir görevdir” dedi.
Sitede oku
Defalarca ertelenen İstanbul Barosu seçimleri bu hafta sonu yapılacak. Yeniden aday olan Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuk oldu.
Durakoğlu, “Yargı krizi ve bunalımının olduğu bir dönemde toplanıyoruz. Devasa sorunlarımız var. Önümüzdeki bir yıl yargısal krizin çözülmesine yönelik bir tablo konuşulacak ve biz de hukuksal katkımızı vereceğiz. Bu süreçte TBB Başkanı Feyzioğlu’nu değiştirmek de tarihi bir görevdir” dedi.

'Hukuk olmadan siyaset konuşulamaz'

Durakoğlu “Yıllardır adalet mücadelesi yaptık ama önümüzdeki bir yıl buna bir demokrasi mücadelesi eklemek zorundayız. Böyle bir dönemden geçiyoruz “ dedi. Dinleyicilerden gelen “Sesiniz yeterince duyulmuyor” eleştirisine Durakoğlu şu yanıtı verdi:
"Ses duyulmalı ve biz de bu sesi daha gür çıkarmalıyız. Eğer yeteri kadar ses çıkaramıyorsak bu bizim eksikliğimiz. Baroların etkin gücünün ortaya konulması gerekiyor, bu etkin gücün ortaya konulabileceği büyük bir fırsatın yılındayız. Biz ne zaman sesimizi çıkartsak adı siyaset yapmak oluyor, ne zaman sesimizi çıkartsak cübbeni çıkart da gel oluyor. Siyasetçiler bütün gün hukuk konuşabiliyorlar ama hukukçuların siyaset konuşmasından çekiniliyor. Asıl onların giyebiliyorlarsa cübbelerini giyip gelmeleri gerekiyor. Geldiğimiz nokta tam da bu. Hukuk bilmeden hukuk uygulamak, hukuk bilmeden yorumlamak gibi sürekli aynı şeyleri tekrarlayan ama bütün bunlarla birlikte de anayasasızlaştırılan, anayasaya bile uygun davranılmayan bir ülkede sesimizi çıkardığımız zaman siyaset yapmaktan söz ediliyor ve bundan rahatsız olunduğu için kendi barolarını kurmaktan söz ediliyor. Biz eğer rahatsızlık vermemiş olsaydık onlar o baroları da kurmaya kalkmayacaklardı."
Türkiye Barolar Birliği Başkanı ile ilgili tavrın sorulması üzerine Durakoğlu’nun yanıtı şu oldu:
"Türkiye Barolar Birliği, başkanı nezdinde bir eksen kayması yaşıyor ve bunu çok net görüyoruz. 2017 yılında tek aday olarak giren, baroların büyük çoğunluğunun kendisi içerisinde en azından büyük bir delegenin onayını taşıyan süreçten gelen Feyzioğlu’nu aynı eksen içerisinde tarif edebilmek mümkün değil. İktidar dili kullanmaya özellikle insan hakları ihlalleri hukukun üstünlüğünü gözetmek gibi kendisini verilmiş olan görevleri yerine getirmemeye özen gösteren, sanki iktidar ile anlaşırsa, ona boyun eğerse sonuçlar elde edebileceğini zanneden bir algıyı uzunca bir süredir götürmeye çalışıyor. Bizim tavrımız nettir. Tarihsel sorumluluk içerisinde olduğumuzu düşünüyoruz ve Feyzioğlu’nun TBB başkanlığında kalmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Bunun için karşıt ses çıkarmayı, karşıt adaylığı ve seçimlerin kazanılmasına kadar hangi sürecin işletilmesi gerekiyorsa o süreçlerin içerisinde bulunmayı kendimize tarihsel bir görev sayıyoruz."

'Hukuk geri gelecek umudunuzu kaybetmeyin'

Bir dinleyicinin 'ülkeye tekrar hukuk gelecek mi?' sorusunu ise Mehmet Durakoğlu şöyle yanıtladı:
"Ben yaşım itibariyle darbeler dönemlerini gördüm. Geriye dönüp baktığınızda biz daha ağırlarını da yaşadık. Darbeler kendi hukuklarını yaratırlar o zamanlar baroların ve avukatların üzerine daha çok geldiler. İstanbul Barosu’nun kapısına o zamanlar mühür vurdular ama bütün bunlar avukatlar tarafından kırıldı ve avukatlar da görevlerini yapmaya devam ettiler. Bu ülkenin baroları gerçekten sesi kesilemeyecek umudun tükenmesini önleyen temel kurumsallıklardır. Umudu asla kaybetmemek gerekiyor. Yapılması gereken şeyi yapmak gerekiyor ve onun adı mücadeledir başka bir arayış içerisinde olmamak gerekiyor. Düşünün ki Türkiye otoriterleşiyor ve biz bu ülkenin hukukçuları olarak biliyoruz ki otoriterleşen Türkiye’nin sonuç olarak gitmeyi düşündükleri yer totaliter rejimlerdir ve totaliter rejimler de muhalefetsiz rejimlerdir. Türkiye oraya doğru götürülmeye çalışıyor. Ülkenin hukuk tarihini yazan İstanbul Barosu’nun tarihinde okuyabileceğiniz bir gerçeklik var ki o gerçek de Türkiye’nin darbecilerinin ülkeyi yönettiği dönemlerde bile sesini kısmamış olan baro, bu otoriterleşmeye giderek totoriterleşmeye doğru yönelmesini engelleyebildiler ve Türkiye’de kör topal da olsa demokrasinin yürümesini sağlayabildiler. Otoriterleşmenin bize verdiği en büyük yarar demokrasinin nimetlerini anlayabilmek. Bunlar sayesinde daha çok Atatürk’ü anlayabildiysek, bunlar sayesinde Cumhuriyet’in nimetlerini daha iyi anlayabildiysek şimdi bunlar sayesinde demokrasiyi anlayacağız. Türkiye hukuk devleti olacak ve bu konuda en ufak bir umutsuzluğa gerek yok."
Yorum yaz