NATO görevlisi ABD vatandaşı Reginald Thevenin’in Muğla Bodrum'da 19 yaşındaki Ezgi Aydındağ’a araba ile çarptı. Birçok ameliyat geçirmek zorunda kalan Ezgi, felç oldu. 1 Temmuz’da Bodrum’da gerçekleşen kazada yüzde yüz kusurlu bulunan Thevenin, serbest bırakıldı. Ezgi Aydındağ’ın annesi Fikriye Aydındağ, dava sürecini ve kızının yaşadıklarını Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
Aydındağ, savcının iddianamesindeki suç tanımını “Acımız hep taze kaldı. Hiçbir zaman acımız dinmedi. Kızımın o ağrı kesicilerin bile yetmediği üç ayı geçerken yatağa bağlı kalması her gün acımızı tazeledi. Ben adil yargılanacağını şu saatten sonra düşünüyorum. Savcı iddianamesini tam istediğimiz gibi kasten öldürmekle hazırladı. Çünkü şehir içinde yaya yolunda o kadar hızlı gitmek kasten adam öldürmektir. Kızımın arkasında adaletin olacağını düşünüyorum. Adli kontrol altında imza atması gerekiyormuş. Bırakıldı” diye aktardı.
‘Ameliyat olduk fakat ameliyatın yeterli olmadığını hepimiz biliyorduk’
Thevenin’in tüm masrafları karşılayacağı sözü verdiğini söyleyen Aydındağ, ardından kendisinin Ezgi’nin durumunu sormadığını “Bu kişi kızımı bir gün bile sormadı. 26. gün Ezgi ‘Gelsin. Yüzüme, bana, beni getirdiği hale baksın’ dedi. Bir gün gelip ‘Ben Ezgi’nin tüm masraflarını karşılayacağım. Ben çok üzgünüm. Gerekirse servetimi harcayacağım. Kendimi Ezgi için adayacağım’ dedi. Bir ameliyat parasını verdi. Muğla’da Devlet Hastanesi’ndeydik. Ameliyat olduk fakat ameliyatın yeterli olmadığını hepimiz biliyorduk. Oturma bile sağlanmadı bir ay boyunca. Başka bir hastanede Azmi Hamzaoğlu’nu duyduk. Ona getirdik” diye belirtti.
‘Beş günlük yoğun bakımda yatak yarası oluşmuş çocuğumda ‘
Aydındağ, hastanede kaldıkları sürede yaşadıkları zorlukları “Hastanede yatıyoruz. Sadece 8 günlük bir paket almış. Bir ay boyunca orada yattık çünkü ameliyatta bakteri üremiş. Bası yarası oluşmuş. Yoğun bakımda ‘Altıma bile bakmadılar, anne’ dedi. Beş günlük yoğun bakımda yatak yarası oluşmuş çocuğumda. Devlet Hastanesi’nde yara için hiçbir şey yoktu. Kendimiz yapmaya çalıştık. Ben nereden bileyim yara nasıl bakılır. Bundan beş gün önce hayırsever Haluk Levent, bizi Liv Hospital hastanesine yatırdı. Biz evdeydik, evde bakamıyorduk çocuğa. Oraya yatırdı. Beş gün önce tekrar ameliyat oldu, çocuğum bası yarasından. Bize on gün daha burada yatma olanağı tanındı” diye anlattı.
‘Ezgiyi hiç sormadılar, avukatı dahil hiç birisi sormadı’
Aydındağ, Thevenin ve avukatına ulaşmakta çektikleri güçlükleri ve masrafları nasıl karşıladıklarını açıkladı:
“Bu kişilere hiç ulaşamadık. Azmi Hamzaoğlu avukatını aradı. Ezgi hakkında bilgi vermek istedi. Bunun tedavisinin sürecinin uzun olacağını söyledi. Onlara hiç ulaşılmadı. Avukatına da o kişilere de ulaşılmadı. Daha sonra kamuoyundan duyurmak istedim. Bana Türkçe yazmaya başladı adam: Siz beni öldürmek mi istiyorsunuz, sokakta beni linç mi etsinler? Benim amacım kimseyi linç etmek değil. Benim amacım çocuğumun tedavisi sağlansın. Adalet yerini bulsun. Ezgiyi hiç sormadılar. Avukatı dahil hiç birisi sormadı. Avukatı istifa etmiş. Kız arkadaşı ‘Hastanenin masraflarını ödeyemiyoruz. Paramız yok’ dedi. Biz orada 30 gün kaldık. 30 gün boyunca 200 küsurata çıkmış. Bizim onu ödeyecek zaten gücümüz yoktu. Daha önce söyleseydi ona göre davranırdık. Ben evimi sattım. Eş dosttan borç aldım, kredi çektim. Parayı yatırdım sonra evimi sattım. Sattığım parayla da krediyi kapatıp eş dosta parasını geri verdim”
‘Benim kızım buna mı reva?’
Sonuna kadar davanın peşini bırakmayacağını belirten Aydındağ, “Hiçbir zaman peşini bırakmayacağım. Benim kızım üniversiteye gitmesi gerekiyorken şu an yatağa bağlı. Koşup oynuyorken bütün arkadaşları geliyor. Ezgi’nin gülücükleriyle biz tanıyoruz. Neşesiyle tanıyoruz. Şimdi kızım her gün ağlıyor. Yatakta kalkamıyor. Kendi ihtiyaçlarını ben karşılıyorum. Kızımın tuvaletini ben yaptırıyorum, idrarı sondaya bağlı. Benim kızım buna mı reva? Bir kullanma sonucu benim kızım yatağa bağımlı kaldı. Bunun arkasında durmadı” diye ekledi.