YAŞAM

Türk Kardiyoloji Derneği: Pandemide kalp krizi geçirenlerin neredeyse yarısı hastaneye başvurmadı

Türk Kardiyoloji Derneği, Dünya Kalp gününde kalp ve damar sağlığına dikkat çekmek için bir basın toplantısı düzenledi. Dernek üyeleri, kalp ve damar hastalıklarından korunma yollarını, Kovid-19 pandemisinin bu hastalıklara etkisini ve risk faktörleri hakkında açıklama yaptı.
Sitede oku
29 Eylül Dünya Kalp Günü’nde Türk Kardiyoloji Derneği, kalp damar hastalıklarına dikkat çekmek için bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin, Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin, Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan ve Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertürk konuşma gerçekleştirdi.

‘Şeker, sigara ve fazla kilo kalbin baş düşmanları’

Toplantıda açıklamalarda bulunan Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin, kalp ve damar hastalıkları için halkı bilinçlendirmeyi amaç bildiklerini söyleyerek, kalp ve damar hastalıklarının risklerine karşı halkı uyardı:
“Tansiyon, kolesterol, şeker, sigara, hareketsizlik ve fazla kilo kalbimizin baş düşmanlarıdır. Kalp damar hastalıkları ile savaşmak ve korunmak için hiçbir zaman geç değildir. En kısa zamanda savaşmaya ve korunmaya başlayın.”

‘Kovid-19 tanısı konulan kişilerde miyokard hasarı binde 1'in altında, hastaneye yatırılan kişilerdeyse yüzde 7-28 arasında’

Kovid-19 pandemisinin kalp hastalıklarına etkisini aktaran Aytekin “Kalp hastalığı bulunmayan sağlıklı bireylerde kalp kası ve kalp zarının hastalanması nadir rastlanan durumlardır. Kovid-19 sonrası ilk dört ila beş gün içinde oluşabilir. Net olmayan bilgilere göre Kovid-19 tanısı konulan kişilerde miyokard (kalp kası) hasarı binde 1'in altında, hastaneye yatırılan kişilerdeyse yüzde 7-28 arasında görülüyor. Viral enfeksiyonun kalp üzerine etkisi kalp kasını direkt hasarlayarak olabileceği gibi, pıhtılaşmanın artması, sistemik enflamasyon nedeni ile oluşabilen miyokard yangısı, kardiyomiyopati ve damar hastalığı şeklinde olabiliyor” dedi.

‘Kovid-19’dan hastaneye yatırılanların yüzde 90’ı aşısız’

Aşı konusundaki tartışmalara da kalp hastalıkları açısından açıklık getiren Aytekin, “Bugün yoğun bakıma yatırılmak zorunda kalan hastaların yüzde 90'a yakın kısmı aşı yaptırmayan kişiler. Bizler biliyoruz ki, yoğun bakım süreci çok zorlu bir süreç ve bu süreçte kalp sorunları çok ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle aşının önemi tartışılmaz” diye konuştu.

‘Pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların neredeyse yarısı hastaneye başvurmadı’

Toplantıda aktarılan bilgilere göre, tüm dünyada kalp krizi olgularının hastaneye başvurularında pandemi süreci içinde yarıya yakın azalma yaşandı. Türk Kardiyoloji Derneği tarafından ülke genelinde yapılan TURKMI-II çalışmasının sonuçlarına göre pandemi döneminde ülke genelinde hastaneye başvuran kalp krizi hastalarında, pandemi önceki dönemde yapılan TURKMI-I çalışmasına kıyasla yüzde 47.1 oranında azalma olduğu görüldü. Bu çalışma verileri, pandemi döneminde kalp krizi geçiren hastaların neredeyse yarısının hastaneye başvurmadığını gösteriyor.

‘Hastaların Kovid-19 bulaşması korkusu ile 112'yi aramadıklarını ya da aramakta geç kaldıklarını görüyoruz’

Türkiye'deki ölümlerin yüzde 40'tan fazlası kalp ve damar hastalıklarından kaynaklanırken, koroner kalp hastalığından yılda 200 binden fazla ölüm görülüyor. Kalp krizi geçiren bir kişide ilk saatlerin hayati önemde olduğunun altını çizen Türk Kardiyoloji Derneği Gelecek Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin kalp krizi geçiren hastaların yaklaşık üçte birinin hastaneye hiç gelmediğini vurguladı ve ekledi:
“TURKMI-I ve II çalışmalarında Türkiye'de hasta şikayetlerinin başladığı andan itibaren 112 Acil'in aranmasına kadar geçen sürenin, pandemi öncesinde ortalama 53 dakika iken pandemi döneminde 90 dakikaya kadar çıktığı görüldü. Hastaların Kovid-19 bulaşması korkusu ile 112'yi aramadıklarını ya da aramakta geç kaldıklarını görüyoruz. Oysa ambulansın ulaşması, hastanın hastaneye nakli ve hastanede hastanın kateter laboratuvarına alınıp damarının açılması için geçen süreler uzadıkça hasar artıyor. Ambulansın zamanında çağırılmaması nedeniyle zaman kaybediliyor. Bu nedenle hastaneye ulaşamadan evlerinde kaybettiğimiz hastalarımız da oluyor.”

‘Kalp krizinde, kalp kası 20 dakika içerisinde ölmeye başlıyor’

Pandemi döneminde kalp krizi riskinin öneminden bahseden Prof. Dr. Muzaffer Değertekin “Koroner arterler dediğimiz kalbi besleyen damarlarda plak yırtılması sonrası pıhtı ile damarın tıkanması kalp krizine neden oluyor, kalp kası 20 dakika içerisinde ölmeye başlıyor ve 12 saat içinde tamamen ölüyor. Kas ölümü özellikle ilk 1-2 saatte çok hızlı ve yüksek miktarda oluyor. Bu nedenle kalp krizi belirtileri başlayan hastanın süratle 112'yi arayarak ambulans ile en yakın koroner anjiyo yapabilecek merkeze nakledilip, damarının bir an önce açılması gerekiyor” şeklinde açıklamada bulundu.

‘Kalp yetersizliğinde ölüm oranları birçok hastalıktan daha fazla olabilmekte’

Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ertürk kalp yetersizliğinin kalbin yapısal veya fonksiyonel anormalliğinden kaynaklanan, nefes darlığı, ayak bileği şişmesi (ödem) ve yorgunluk benzeri belirtilerle kendini gösteren bir hastalık olduğunu ifade ederek “Avrupa'da yetişkin nüfusta kalp yetersizliği görülme sıklığı yüzde 1-2'dir. Görülme sıklığı yaşla birlikte artar, 55 yaşından küçük nüfus için yaklaşık yüzde 1 iken 70 yaşından büyüklerde bu oran yüzde 10'u geçebilmektedir. Kalp yetersizliği hastalarının yüzde 50'sinden biraz fazlası kadındır. Kalp yetersizliğinde ölüm oranları birçok hastalıktan daha fazla olabilmektedir. Bazı çalışmalarda tüm kalp yetersizliği hastaları için tanıdan sonraki 1 yıllık ve 5 yıllık ölüm oranları, sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 53 olarak bildirilmektedir. Bazı çalışmalarda ise tanıdan sonraki beş yıl içinde yüzde 67'lik daha yüksek bir ölüm oranı bildirilmektedir” dedi.

‘Günümüzde dünyada 400 milyondan fazla diyabet hastası var’

Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan risk faktörlerine dikkat çekti ve “'Sağlıklı Kalplerle Geleceğe' sloganında temel hedef hasta olmaktan korunmaktır, şeker hastalığı, kilo, tansiyon ve kolesterol yüksekliği, sigara kullanımı kalp damar hastalığına neden olan en önemli risk faktörleridir” diye ekledi. Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan şu görüşleri de paylaştı:
“Hazır yiyeceklerden korunmak, şekerli içecekleri kullanmaktan kaçınmak, tatlı meyveleri daha az tüketmek çok önemlidir. Şeker hastalığı bulunan kişiler iki kat fazla kalp krizi geçirmektedir. Kilo ve insülin direnci de kalp hastalıklarına zemin hazırlamaktadır. Günümüzde dünyada 400 milyondan fazla diyabet hastası vardır. Kilo almaktan ve aşırı karbonhidrat tüketiminden kaçınmak gerekir. Şeker hastalarının çok sıkı bir şeker kontrolü sağlamak için gayret etmeleri şarttır. Kolesterol yüksekliğinin dünyada 2.6 milyon kişinin ölümünden sorumlu olduğu belirtilmektedir. Kolesterol, kalp damar hastalığı ve inmenin en önemli nedenlerindendir.”

‘Toplumumuzun yaklaşık üçte birinde tansiyon yüksekliği var, sigaranın azı çoğu olmaz’

Kalp hastalıklarına karşı bireysel risk önleme yaklaşımlarının önemini vurgulayan Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, “Toplumumuzun yaklaşık üçte birinde tansiyon yüksekliği var. Her bireyin tansiyon değerinden haberdar olması ve gereğinde doktora gitmekte gecikmemesi gerekir. Her çeşit tütün kullanımı zararlıdır. Sigaranın azı, çoğu olmaz. Hepsi zararlıdır. Yanımızda içilmesine bile izin vermemek gerekir, bu durum pasif içicilik anlamına gelir ve sağlığa zarar vermektedir. Sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, sigaradan uzak durmak, kilodan uzak durmak, tansiyon, kolesterol ve şekerimizi sık kontrol etmek ve doktor kontrolünü aksatmamak kalp damar hastalığına karşı çok ciddi ölçüde koruyacaktır” diye konuştu.
Yorum yaz