Bu tabi sadece İdlib’i içeren bir görüşme olmayacak. Aynı zamanda Türkiye-Rusya ikili ilişkilerini ve Suriye’deki durumu masaya yatıracağız. Suriye’de nereye geldiğimizi, bundan sonraki süreçte de nereye geleceğimizi kendileriyle konuşacağız. Kimseyi üçüncü bir şahıs olarak yanımıza almadan bu görüşmeyi yaparken orada tabi Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir karara da varacağız. Çünkü bölgede Türkiye ve Rusya önemli iki ülke. Önemli iki ülke derken bir şeyi daha ifade etmem lazım; biz Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlış görmedik. Suriye’deki gelişmeleri daha iyi bir konuma taşıma noktasında zaman zaman bazı sıkıntılar yaşamıyor değiliz. Ama bunu da gerek şahsım, gerek Savunma Bakanım, gerek Dışişleri Bakanım attığımız adımlarla hemen telafi edebiliyoruz. Örneğin Sayın Putin Azerbaycan’da eğer devlet adamlığını tam manasıyla ortaya koymamış olsaydı, Azerbaycan’dan bu şekilde çıkılmazdı. Ama bunu ortaya isabetli kararlarla koyduğu için Azerbaycan’dan çok çok olumlu bir şekilde çıkma şansını yakaladık.
‘Türkiye ve Rusya önümüzde dönemde çok daha cesur adımlar atabilir’
Biden iktidara gelir gelmez, ‘Amerika geri dönüyor’ dediği de aslında Türkiye ve Rusya’nın hedef alınacağının bir şekilde dile getirilmesiydi. ABD’nin, kendi stratejik amaçlarına ulaşabilmek için Türkiye ve Rusya gibi büyük devlet geleneklerine sahip olan, büyük askeri, ekonomik ve bölgesel/küresel anlamda etkisi olan bu ülkelere diz çöktürmesi gerekiyor. Bu da tabii Ankara ve Moskova’nın birlikte hedef alınmasını yanında getiriyor. Biden da bu politikanın temsilcisi olarak iktidara geldi. Ancak şunun da altını çizmek lazım; Biden ‘geri dönüyoruz’ dedi ancak bununla birlikte de ABD Afganistan’dan evine döndü. Yani ABD’nin ‘dünya jandarmalığına geri geliyoruzdan’ ziyade ‘dünya jandarmalığını bırakmak zorunda kaldığı’ bir döneme de giriyoruz. Biden’ın istekleri ile ABD’nin gücü arasındaki makasın açıldığını da söylemek gerekiyor. Dolayısıyla Biden, Türkiye ve Rusya düşmanlığının dozajını artırabilir ama ABD’nin etkisi artamayacaktır. Türkiye ve Rusya önümüzde dönemde çok daha cesur adımlar atabilir.
‘Biden döneminde ilişkilerde bir iyileşme mümkün görünmüyor’
Bu sorunların ağırlıklı olarak güvenlik ve dış politikaları olduğu görülüyor. Türkiye’nin PKK/PYD terör örgütü ile FETÖ terör ve casusluk örgütüyle mücadelesinden, Doğu Akdeniz başta olmak üzere Mavi Vatan stratejisinden, Kıbrıs’ta aldığı pozisyondan, Güney Kafkasya’da elini güçlendirmesinden, savunma sanayii atılımlarından dolayı Washington’un rahatsız olduğu açık. Türkiye’den bu konularda geri adım bekliyor. Çünkü bu politikalar Amerikan jeopolitik çıkarlarına aykırı. Ancak biz ABD değişiklik istiyor diye politika değiştiremeyiz. Türkiye’nin ulusal çıkarları ön planda. Bu da temelde bir sıkıntı olduğunu gösteriyor. Joe Biden’in de senatörlük döneminden bu yana Türkiye’nin ulusal çıkarları ile çelişen politikaların savunuculuğunu yaptığı biliniyor. Bu nedenle Biden döneminde ilişkilerde bir iyileşme mümkün görünmüyor.
‘Türkiye ve Rusya çok önemli rol oynuyorlar’
ABD’nin özellikle Afganistan’da uğradığı hezimetten sonra Putin-Erdoğan görüşmesi çok daha büyük bir önem taşıyor. Çünkü ABD’nin artık gerilediği ve bölgesel inisiyatiflerin güç kazandığı bir dönemdeyiz. Bu dönemde de Türkiye ve Rusya çok önemli rol oynuyorlar. Tabii Türkiye ve Rusya arasında çözülmesi gereken sorunlar var ama bir de tek tek bu sorunların çözümünün ötesinde Türkiye ile Rusya’nın bütünsel bir strateji çerçevesinde ortak hareket etme kararı almaları gerekiyor. ABD’nin dünya hakimiyetine karşı; bölge ülkelerinin birlik beraberliği, ekonomik refahı, ulusal güvenliği adına ortak bir stratejinin kabul edilmesi gerekiyor. Böyle bir strateji bütün bu sorunların çözümünde de uyumluluk ve süreklilik olmasına ve bunların birbiri ile örtüşür olmasını gerektirecektir.
‘Astana sürecinin en önemli ilkesi Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır’
Suriye konusunun çözümü önem taşıyor. İdlib ve Fırat’ın doğusu tek bir cephe olarak ele alınmalı, İdlib’deki ve Fırat’ın doğusundaki terör unsurlarının ortadan kaldırılması süreci başlatılmalıdır. Türkiye ve Rusya, Suriye konusunda Astana sürecinde anlaşmışlardır, bu sürecin en önemli ilkesi Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır. İdlib’deki yobaz terör örgütleri de Fırat’ın doğusundaki bölücü terör örgütü de hem Türkiye hem de Rusya’ya karşıdır ve ikisinin arkasında da ABD var. Yobaz terörü temizlemeden bölücü terör ortadan kalkmaz, bölücü terör temizlenmeden de yobaz terör ortadan kalkmaz. Moskova ve Ankara bunu çok iyi anlamalıdır.
‘Kıbrıs ve Kırım’da ortak zemin, Batı kuşatmasını yaracak niteliğe sahip’
Öne çıkan başlıklar; Suriye, İdlib, PYD, Doğu Akdeniz, Libya, Kırım, Güney Kafkasya’daki yeni durum, savunma sanayii işbirliği… Bu başlıklara bakıldığında Rusya ile savunma sanayii haricinde gerilimler olduğu ortada. Son dönemlerde artan gerilimin adı İdlib. Rusya’nın özellikle M4 karayolunun güneyine yönelik hava akınları, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin o bölgedeki varlığını baskılamaya dönüştü. Bu da Türkiye’de ciddi rahatsızlık oluşturuyor. Yine Suriye’de PYD terör örgütünün varlığı hem Suriye’nin toprak bütünlüğü hem de Türkiye’nin sınır güvenliği açısından tehlike arz ediyor. Burada iki ülkenin Şam yönetiminin de dolaylı iletişimiyle bu iki konuda çözüme odaklanması gerekiyor. Ayrıca Kırım konusunda da son dönemde karşıt açıklamalar yapıldı. Kıbrıs konusunda da farklı bir tavır var. Batı dünyasının topyekûn Rusya’yı da çevrelediği bir dönemde Batı’nın aparatı olan Rumlara yönelik olumlu Moskova bakışının, Rusya’nın kendi çıkarlarına aykırı olduğu açık. Kıbrıs ve Kırım konularında ortak bir zeminde buluşmak, Rusya ve Türkiye’ye yönelik Batı kuşatmasını da yaracak niteliğe sahip.
‘Karabağ’daki işbirliği derinleştirilmelidir’
Doğu Akdeniz ve Karadeniz üzerindeki ABD planlarının aynı hedefe yönelik olduğu görülmelidir. Ankara ve Moskova hem Kırım hem de Kıbrıs konularında ortak hareket etmelidir. Kafkasya’daki ve Karabağ’daki işbirliği derinleştirilmelidir. Afganistan’da ABD’nin çekilmesiyle gelişen bölgesel inisiyatif Rusya ve Türkiye tarafından desteklenmelidir. Rusya ve Türkiye, Afganistan’ın birliği, bölgenin huzuru ve istikrarı açısından mutlaka ortak hareket etmelidir. Öte yandan Fransa ve ABD Afrika’da güç kaybettiği için o bölgede çeşitli provokasyonlar ve darbe girişimlerine ve bölgeye müdahaleye başlamıştır. Bu noktada Türkiye ve Rusya’nın Afrika ülkelerinin bağımsızlığı ve özgürlüğü açısından yine işbirliğini arttırması gerekiyor.