İçişleri Bakanı Soylu: Burası kimsenin istediği gibi uyuşturucu satacağı bir tarla değil

İçişleri Bakanı Soylu, "Uyuşturucu mücadelesinde alarm halimiz devam etmektedir. Burası kimsenin istediği gibi uyuşturucu satacağı bir tarla değil. Buna müsaade etmeyiz" dedi.
Sitede oku
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ordu´nun Ünye ilçesinde iş insanı Banu Akdeniz tarafından yaptırılan Şehit Eren Bülbül Özel Eğitim Anaokulu´nun açılış törenine katıldı.
Burada konuşan Bakan Soylu, Kastamonu ve Sinop´ta ciddi bir sel afeti yaşandığını hatırlattı. Çocukluğunda sel olduğunda 36 saat yollarda kaldıklarını söyleyen Bakan Soylu, "Bazen yolun açılmayacağını söylediklerinde de tekrar Bafra´dan gelip bizi aldıklarını çok iyi hatırlarım. Tabii bu bölgenin doğası, coğrafyası kendine ait şartları beraberinde getiriyor. Ancak şunu da söylemem gerekir ki, bizim de tedbir almamız, doğayı tutuklamamamız, kelepçelemememiz lazım. Her birimizin sorumluluğu ve çok uzun yıllardan beri bu konuda hükümetimiz hakikaten çok önemli çalışmalar yapıyor. Eğer Bartın´da gerekli tedbirler zamanında alınmamış olsaydı o barajlar yapılmamış olsaydı gerekli sel ve taşkına yönelik tüm tahkimatlar gerçekleştirilmemiş olsaydı biz Kastamonu, Bozkurt ve Ayancık´ta yaşadığımızın belki daha büyük bir felaketini Bartın´da yaşayacaktık. Ama Allah´a şükürler olsun zamanında hükümetimiz tarafından tedbirler alındı. Bizim bugüne kadar gördüğümüz sel afetlerinin en büyüğü desek herhalde yanlış bir ifade kullanmış olmayız" dedi.

'Yardım kampanyalarını devlet aciz olduğu için açıyor değiliz'

Afetlere ilişkin açılan yardım kampanyalarında bazılarının fitne üretme kampanyaları açtığını kaydeden Bakan Soylu şöyle konuştu:
"Tüm bu süreçler içerisinde şahit olduğumuz bir nokta şudur ki; bu milleti ayakta tutan, karşılaştığımız hadiselere karşı bizi hem ayakta tutan hem de güçlü tutan, bir yandan da arkamızdan hayırlı işler bırakmak için bizi gayrete getiren hasretimiz gördük ki bizim inancımızdır. Şehit cenazelerinde gördük metanetimizi. Öyle bir metanet ki; göreni titretir ve o derece yüksek bir şeydir. Kimsenin telkinleri ile kimsenin sabır temennileri ile olabilecek bir iş değildir. Takip etmişsinizdir. Afetlerden sonra yardım kampanyaları açıyoruz. Ne yazık ki birileri de hiç gecikmez yardım kampanyalarını yerden yere vurma kampanyaları açarlar. Maalesef fitne üretme kampanyaları açarlar. Her türlü tezviratı ortaya koyarlar. Oysa biz bunu devlet aciz olduğu için açıyor değiliz. Yani belki söylememi istemez ama bu işin mesela bu yardım kampanyasının ilk harcını atanlardan bir tanesi de Banu Hanım'dır. Yani Bozkurt´taki ve diğer yerlerdeki ve aslında bizi de bu noktada hem bir kampanya açmaya yönlendiren hem de bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konudaki istişaremizi de güçlendiren bu adımlardır. Bunların her birinin önemli olduğunu söylemek istiyorum."

'Büyük bir milletin evlatlarıyız'

"Etrafımızdaki coğrafyada hakikaten büyük sıkıntılar var" diyen Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"Biz büyük bir milletin evlatlarıyız. Biz iyilik medeniyetinin çocuklarıyız. Etrafımızdaki, coğrafyamızdaki ateş çemberini biliyoruz. Şimdi valimizin arkasında genç bir kaymakamımız var. Onu İdlib´de görevlendirmiştik zamanında. Şimdi burada kaymakamlık yapıyor. Kendisi yüzlerce defa şahit olmuştur. Etrafımızdaki coğrafyada yetim evleri vardır. Sudan´dan Yemen´e kadar, bunlar başka ülkelerin gönül bağı olan milletler, başka milletlerin gönül bağı olan ülkeler değil. Bunlar bir dönem aynı sancak altında birlikte yaşadığımız, birlikte millet olduğumuz, unutmamamız gereken, eğer unutsak bunun bedeliyle karşılaşabileceğimizi bilen bir medeniyetin çocuklarıyız. `Biz biraz kendimizi bulduk, biraz zengin olduk´ diye şımarmalı mıyız? Sırtımızı mı dönmeliyiz? Yani bizim otoyollarımız var, şu anda hemen yanı başımızdaki ülkelerdeki yaşayan, bunlar yüz yıl önce millet olduklarımızın hak zaruret içerisinde olmalarına gözümüzü mü kapamalıyız ? Ne yapmalıyız? Eğer birçok oyunla, birçok fitneyle sıkıntıyla karşı karşıya kalıyor ve bunları aşıyorsak, bilesiniz ki bu milletin dayanışma ruhu, yardımseverliğidir ve inancımızın bize sürekli tembih ettiği; komşun açken tok yatan bizden değildir anlayışını ruhlarımıza işlemesidir. Etrafımızdaki coğrafyada hakikaten büyük sıkıntılar var ama ben bu ülkenin bir evladı olarak, milletimizle de insanımızla da gurur duyuyorum. Dünyanın her tarafında izimiz var. Bangladeş´te yangın olur evler yanar bizim izimiz olur. Yemen de izimiz var. Hırvatistan´da deprem oldu biz göbeğinde bulunduğu Avrupa´dan oraya konteyner şehirler inşa ettik. Biz başka bir milletiz ve bunu gerçekleştiren, bu özgüveni bize sağlayan bir liderimiz ve cumhurbaşkanımız var. Bunlar geçmişte `acaba biz yapabilir miyiz, biz gerçekleştirebilir miyiz, biz becerebilir miyiz´ diye sorgularken, bize şunu da yaptılar; siz beceremezsiniz, siz gerçekleştiremezsiniz, siz yapamazsınız, dediler"

'Yardım işleri öyle bereketli oluyor ki, binlerce yüz gülüyor'

Ülkede yaşanan orman yangınları ve sel afetleri döneminde afetzedelere yapılan yardımları anlatan Bakan Soylu, "Hiç kimse merak etmesin bugünün gençleri, bizden çok daha fazla bu ülkeye yarın sahip çıkarlar. Benim hiçbir endişem yok. Memleketimizi çok daha güçlü yaparlar. Görevi veren, görev alan bellidir. Bu yardım işleri öyle bereket oluyor ki, binlerce yüz gülüyor. Sel ve yangın hesaplarımıza, AFAD valiliklerimizin açtığı hesaplara şu ana kadar tam 635 milyon TL geldi. Katar ve Kuveyt´in de taahhütleriyle birlikte tam 1 milyar TL´yi buluyor. Bu önemli bir şeydir. Allah Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. Eğer orada o işlerin tamamı yapılıyorsa bizim elimizi dar tutmamamızdan kaynaklanmaktadır. Allah bu milletten de razı olsun 1400 TIR ve kamyon yardım malzemesi geldi. Hiçbir aksama olmadan o bölgelerde vatandaşlara dağıtıldı. Bizler inançlı insanlarız, inançlı milletiz. Gönüle, kalbe, maneviyata önem veren bir milletiz. Bizi maddiyatçı bir millet haline getirmek istiyorlar ama Allah´a şükür bir adım bile mesafe alabilmiş değiller" dedi.

'Biz biraz aşırıyız'

Çocukların geleceğinin önemli olduğunu belirten Bakan Soylu, "Biz ne yapıyorsak çocuklarımızın, ülkemizin geleceği için yapıyoruz. `Bu eğitim yuvalarında o pırıl pırıl güzel çocuklarımız, yetişsin ve onlar sayesinde bu vatanda ay yıldızlı bayrağımız dün ve bugün olduğu gibi yarın da nazlı nazlı dalgalansın´ diye yapıyoruz. Bizim Eren´imiz de annesinin kuzusu böyle okullarda okudu. Vatan ve millet sevgisini ailesinden, öğretmenlerinden, camideki hocasında arkadaşlarından ve büyüklerinden aldı. O sorumlulukla şehadete yürüdü, şehit oldu. Çocuklarımızın geleceği hepimiz için önemli. Biz çok şey çekmiş bir nesiliz. Darbeler gören bir nesiliz. Yüzde 8 binlik gecelik faizlerle bu ülkenin birikimlerinin bir gecede har vurulup harman savrulduğunu, birilerinin kasalarının aktığını gören bir nesiliz. Biz terörden günde onlarca ay yıldızlı tabutu taşıyıp içine acısını atan bir milletiz. Memleketimizi bölmek ve parçalamak isteyenlerin acımasız şekilde üzerimize saldırdığı bir nesiliz. Amerika´dan, Avrupa´dan şöyle parmak sallayıp bizi kendi içimizde büzmek isteyenlere şahit olduğumuz bir nesiliz. Biz karşı karşıya kaldığımız bazen doğal afetlerde ne yapacağımızı bilemediğimiz terörle mücadele ederken insansız hava araçları bozulunca onları tamire gönderdiğimizde geri gelmesini iki elimizi maalesef şakaklarımıza koyup endişe içerisinde bekleyen bir nesiliz. Biz gelecek nesillerimize böyle bir endişe bırakamayız. Onun için çok çalışıyor, gayret gösteriyor. Onun için birileri alınmalı alınmamalı mı diye bekleştiği risklerin hepsini alarak ülkemiz zengin, büyük ve güçlü bir Türkiye yapmaya çalışıyoruz. Biz biraz aşırıyız. Bizden sonraki gelecek nesillerin böyle bir tabloya ne kadar dayanıp dayanamayacaklarını bilmiyoruz. Onun için onlara dünyanın pusuda beklediğini bildiğimiz halde eğer biz onlara pusuda bekleyen bir dünyaya açık halde bırakırsak onlara da haksızlık etmiş oluruz. Onları bundan koruyan, onlara güven içerisinde büyüyen, etrafında güzel tohumlar ekmiş bir Türkiye bırakmak durumundayız. Bunu da zaten hep birlikte yapıyoruz. Onun için sorumluluğumuz, bu neslin sorumluluğu çok büyüktür. Allah´ın izniyle bunu başarabileceğimize inanıyoruz" dedi.

'Bizim için terör neyse uyuşturucuyla mücadele de aynıdır'

Terör ve uyuşturucuyla mücadeleye de değinen ve rakamları paylaşan Bakan Soylu, şöyle dedi:
"Uyuşturucuyla mücadele ediyoruz. Bizim için terör neyse uyuşturucuyla mücadele de aynıdır. 2017´de 941 çocuk ve insanımız, uyuşturucuya bağlı direkt nedenlerden hayatını kaybetti. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir başladık. Bana da kızdılar bu arada. Zaten bize kızmak için de fırsat kolluyorlar. Dün demişim ki, `uyuşturucu satıcısını görünce polislerimiz veya jandarmamız ayağını kırsınlar´ Kötü mü demişim? Gelen noktayı size söyleyeyim. O gün 941 idi uyuşturucuya bağlı direkt ölümler. Geçen yıl toplam 314´e geldi yaklaşık 3 yıl içerisinde. Bu yıl da yüzde 26 ölümlerde düşüşle beraber gidiyoruz. O gün uyuşturucu satan, cezaevinde olan insan sayısı 5 bin civarındaydı. Bugün ise 92 bin kişi cezaevlerinde. Çocuklarımızın okul civarında uyuşturucuya musallat edilmesinden onları koruyabilecek bir anlayışı hep birlikte oluşturduk. Burası kimsenin istediği gibi uyuşturucu satacağı bir tarla değil. Buna müsaade etmeyiz. Afganistan´da, Amerika orayı 20 yıl işgal edecek, 30 bin dekardan neredeyse 300 bin dekara neredeyse 10 kat uyuşturucu ekim alanları artacak sonra oradan dünyaya transfer edilecek, biz de seyredeceğiz. Seyretmiyoruz, seyretmeyeceğiz de."
Bakan Soylu, "İnşallah bu yılı, geçen yılın altında ölümlerle kapatacağız. Hala teyakkuzumuz, uyuşturucu mücadelesinde alarm halimiz devam etmektedir. Burada bir okulun açılışında olduğu için söylüyorum. Uyuşturucu operasyon sayımız, geçen yılın bu döneminde 104 bindi. Bu yılın başından itibaren bugüne kadar 148 bin 585 oldu. Yani tam yüzde 42 arttı. Ölümler azalıyor. Her hafta 4 bin ile 5 bin arasında gözaltı sayımız oluyor. Esrar yakalamalarımız 2019-2020 arasında yüzde 35, sentetik ecza yakalamalarımız 2 kat, kök kenevir yakalamalarımız yüzde 171 yani neredeyse iki kat, pandemiye rağmen 2019-2020 arasında operasyonlarımız yüzde 7 arttı. Bu yıl içinde artarak devam ediyor" ifadelerinde bulundu.

'Doğu ve Güneydoğu'nun makus tarihini yenmişiz'

Terörün yanında terörizmle de mücadele verdiklerini aktaran Bakan Soylu, "Eren´in şehit olduğu gün bize çok ağır geldi. Ve biz yemin ettik. O adamları bulacağız ve `Eren´i katlettikleri yerde ayaklarından ters bir şekilde ağaca asacağız´ diye yemin ettik. Sonra devletimizin, milletimizin şanına böyle bir şey yakışmaz dedik. Ama Allah şahidimiz Karadeniz´i bunlardan temizledik. Sözümüzü yerine getirdik. Hakkâri´de son 4 yılda 2020 hariç azalan terör olayları sayesinde çocuklarımız biraz kendine geldi geçen yıl 4, bu yıl 19 kişi tıp fakültesini kazandı. Terörle mücadele ediyoruz. Ama bunun yanı sıra biz terörizm ile de mücadele ediyoruz. Ülkemizi geliştirerek. Ne kadar yaşayacağımız, ne kadar hayatta kalacağımız belli değil. Müslümanız Allah´a teslim olacağız. Bugün varız, yarın yokuz. Birçok hükümetler, birçok adım atmışlardır. Allah herkesten razı olsun. Ama Tayyip Erdoğan´ın eli doğu ve güneydoğuya öyle bir değdi ki. Kimse söyleyemez, doğuda ne varmış. Her şey var batıda ne varsa doğuda da var. Bunu bu noktaya getirebilmek Türkiye´de ki bir zihniyet devriminin işidir. Terör örgütünün arkasında kimin olduğunu hepimiz biliyoruz. Onların temel amaçlarının ne olduğunu biliyoruz. Bu ülkeyi kirletmek olduğunu, rakiplerinden geri bırakmak olduğunu biliyoruz. Doğu ve Güneydoğu´nun makus tarihini yenmişiz" diye konuştu.

'Kİmseye fırsat vermiyoruz'

Bakan Soylu, "Beton yolumuz var, asfalt yolumuz var, hastanelerimiz, sağlık ocaklarımız, okullarımız var. Kimseye fırsat vermiyoruz, bizden sonrakiler de kimseye fırsat vermeyecek. Güçlü bir ülke olacağız, zengin bir ülke olacağız ve sadece ülkemizin huzurunu sağlamayacağız. Karadeniz´in bu güzel ve şirin ilinden de söylüyoruz. Bizim görevimiz sadece yaşadığımız sınırları huzurlu yapmak değildi, etrafımızda bulunan bütün coğrafyayı huzurlu yapmaktır. Biz büyük bir milletin evlatları olarak bu sözümüzü yerine getireceğiz. Ve göreceksiniz 21´inci yüzyılın önümüzdeki günlerinde etrafındaki coğrafyayı huzurlu yapan ve onları batının oyunundan çekip alan bir ülke olarak dünya tarihine ecdadımız gibi güçlü bir imza atacağız" diyerek sözlerini tamamladı.
Bakan Soylu'nun konuşmasının ardından Şehit Eren Bülbül'ün annesi Ayşe Bülbül ile birlikte kurdeleyi keserek anaokulunun açılışını gerçekleştirdi.
Yorum yaz