Portekiz Devlet Başkanı Marcelo Nuno Duarte Rebelo de Sousa, Lizbon'un yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele, terör, iklim değişikliği ve göç sorunu çeşitli küresel zorluklara karşı Rusya ile işbirliğini geliştirmeye ilgi duyduğunu söyledi.
76. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul oturumunda Sputnik'e demeç veren De Sousa, iki ülke arasında işbirliğinin güçlendirebileceği alanlara dair soruya, "Günümüzde pandemi hala hayati bir konu. Pandemiden kaynaklanan ekonomik ve sosyal krizler de öbür hayati konular" ifadelelerini kullandı.
De Sousa; terör, göç ve mültecilerin yarattığı zorlukların yanı sıra Avrupa, Afrika, Latin Amerika ve Asya'daki güvenlik durumu konusunda işbirliği yapma gereksinimi bulunduğunu da sözlerine ekledi.
Öte yandan ele alınması gereken meselelerin sayısının çok olduğunu ve yalnızca 'geleneksel müttefikleri' değil, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumlardaki herkesin işbirliğini içeren geniş çaplı, çok taraflı yaklaşımı gerektirdiğine dikkat çekti.
Portekiz lideri, "Bu anlamda işbirliğine, geniş çaplı bir işbirliğine ihtiyaç duyuyorlar ve bu işbirliğinde elbette Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler ve Rusya Federasyonu gibi komşular için yer kalıyor" dedi.
'Rusya ile Portekiz arasında kalıcı bir diyalog ilişkisi mevcut'
Moskova ile Lizbon arasında 'kalıcı bir diyalog ilişkisi' olduğu vurgusunu yapan De Sousa, ancak mevcut zorlukların çok taraflılık yoluyla daha da fazla işbirliği gerektirdiğini, zira statüsü ne olursa olsun hiçbir ülkenin bunları tek başına ele alamayacağını belirtti.
'Diyaloğu sürdürmenin faydalı olduğunu düşünüyoruz'
De Sousa, "Adım adım birbirimize daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Hiçbir güç, hiçbir küresel güç, hiçbir bölgesel güç, hiçbir yerel güç tek ve yalnız başına hareket edemez. Bu nedenle, Rusya Federasyonu örneğinde olduğu gibi, aynı zamanda AB üyesi ülkelerle de diyaloğu sürdürmenin faydalı olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
Uluslararası örgütler düzeyinde işbirliğinin, uluslararası hukuka, değer ve ilkelere saygının ve farklı bakış açılarının bir arada yaşaması, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmeye daha da fazla önem verilmesinin gerekli olduğunun altını çizdi.