Yunan basınında, "Nautical Geo araştırma gemisinin Girit'in doğusundaki EastMed boru hattının olası güzergahını haritalama amacıyla yapacağı araştırmaların Türk savaş gemilerince engellendiğine" yönelik iddialar yer aldı.
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Yunan basınında yer alan söz konusu iddiaları mesnetsiz olarak nitelendirdi.
Yunanistan tarafından, "Nautical Geo adlı araştırma gemisinin 16-22 Eylül 2021 tarihlerinde Girit’in doğusunda bilimsel çalışmalar yapacağına" ilişkin NAVTEX'in 16 Eylül'de ilan edildiğini belirten kaynaklar, şu ifadeleri kullandı:
"Saha incelendiğinde, bir kısmının Türk Kıta Sahanlığında olduğu, tespit edilmiştir. Uluslararası hukuk gereğince Türkiye ile önceden koordine etmeden Türk Kıta Sahanlığına bilimsel araştırma yapacağını ilan eden Yunanistan’ın bu hukuk tanımaz, provokatif ve yayılmacı emeller besleyen girişimine karşı, ilan edilen çalışmanın bir kısmının Türk Kıta Sahanlığında olduğunu ve Türk makamları ile koordine edilmesi gerektiğini bildiren itiraz NAVTEX’imiz yayınlanmıştır."
Uluslararası hukukun kıt’a sahanlığını ülkenin var olduğu andan itibaren sahip olduğu, bu nedenle ayrıca ilan edilmesine dahi gerek bulunmayan doğal bir hak olarak tanımladığına dikkati çeken kaynaklar, buna karşılık Türkiye'nin uluslararası hukuktan yana yaklaşımının bir parçası olarak Türk Kıta Sahanlığını son haliyle 18 Mart 2020 tarihinde BM’ye de ayrıca bildirildiğini vurguladı.
'Provokatif girişimlerine devam ediyorlar'
Bir ülkenin kıta sahanlığına denizaltı kabloları veya petrol boruları döşeyecek devletlere, daha önceden bu kıta sahanlığında mevcut olan kabloları ve petrol borularını gerektiği şekilde göz önünde bulundurma ve özellikle, belirtilen türden kablo ve boru hatlarının tamir imkanını tehlikeye düşürmeme yükümlülüğü getirdiğini bildiren kaynaklar, şu görüşü paylaştı:
"Uluslararası hukukun bu açık hükümlerinin yerine getirilebilmesinin ise ancak, kıta sahanlığında belirtilen türden çalışmalar yapacak devletlerin o kıta sahanlığının sahibi olan sahildar devlete önceden başvuruda bulunmasıyla, yapmak istediği çalışmaları koordine etmesiyle ve sahildar devlet ile işbirliği içinde olmasıyla mümkün olabileceği açıktır."
Türkiye'nin sahip olduğu ve BM’ye de bildirdiği kıta sahanlığının sınırlarını belirlerken de bölge ülkeleriyle uluslararası hukuk zemininde iş birliği içinde olduğuna dikkati çeken kaynaklar, şunları söyledi:
"Uluslararası hukukun bu son derece açık hükümleri ve uygulamalarına karşın, Yunanistan, hukuk tanımaz, saldırgan ve yayılmacı tutum ve eylemlerini sürdürmekte, bilimsel çalışma adı altında Türk Kıta Sahanlığına yönelik provokatif girişimlerine devam etmektedir. Üstelik bu türden teşebbüslerini AB’nin ardına saklanarak gerçekleştirmeye, AB’yi kendi hukuksuz, saldırgan, yayılmacı ve provokatif eylemlerine alet etmeye çalışmaktadır. Yunanistan’ın bu beyhude çabalarının ülkemizle olan kendisinden kaynaklı sorunları Türkiye-AB sorunları haline getirme gayretlerinin bir parçası olduğu da açıktır. Bununla da kalmayarak, Yunanistan kendi haksız, hukuksuz, Gayri Askeri Statüdeki Adalara yaptığı ihlallerle açıkça ortaya koyduğu üzere, altına imza attığı anlaşmaları bile çiğneyen hukuk tanımaz, saldırgan ve yayılmacı eylemlerini gözlerden kaçırmak için çabalamakta, Türkiye’ye karşı mesnetsiz itham ve iddialarda bulunmaktadır."
'Bu son provokatif girişimine karşı da gerekli tedbirler alınmıştır'
Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru hak ve yetkileri çerçevesinde kendi kıta sahanlığındaki hak alaka ve menfaatlerini bu türden hukuksuz, saldırgan ve provokatif girişimlere karşı korumakta ve savunmakta kararlı olduğunu dile getiren kaynaklar, "Yunanistan’ın bu son provokatif girişimine karşı da gerekli tedbirler alınmıştır ve uygulanmaktadır" diye konuştu.
Yunanistan kaynaklı haberlerde “Yunanistan’a ait karasularının dışına çıkıldığında, yani 6 deniz milinin ötesine geçildiğinde Türk savaş gemilerinin harekete geçtiğinden” bahsedildiğini ifade eden kaynaklar bunun Navtex ilan edilen bölgenin Türk kıta sahanlığı içerisinde yer aldığını gizlemeye ve uluslararası kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir çaba olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin, başından beri sorunların uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkilerine dayalı diyalog ve görüşmeler yoluyla, barışçıl yöntemlerle çözülmesinden yana olduğunu, bunu da eylem, söylem ve samimi gayretleriyle ortaya koyduğunu bildiren kaynaklar, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin Yunanistan’dan beklentisi, mesnetsiz itham ve iddialarda bulunmak yerine; uluslararası hukuka, müttefiklik ruhuna ve iyi komşuluk ilişkilerine yakışır tavırlar sergilemesidir. Dost ve müttefik ülkelerin ise, Türkiye’nin haklı, hukuka uygun, makul ve mantıklı tutum ve yaklaşımlarını görmeleri, Yunanistan’ın eylem, söylem, uygulama ve iddialarını akıl, bilim ve objektif kriterler ışığında değerlendirmeleri, duruma sadece AB dayanışması penceresinden bakmamalarıdır."