İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, gündemde yer alan konulara ilişkin olarak Politikyol'dan Ali Haydar Fırat'ın sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarının odağında yer alan isimlerden biri olan İmamoğlu, "Ben şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyım. Bu durumda bana düşen belediye başkanlığını en iyi şekilde yapmak. Ben görevimi en iyi şekilde yaparsam memleketin kurtuluşuna en büyük hizmeti yapmış olurum" dedi.
"Şu an benim aklımdan geçen ve amacım, İstanbul’da görevini en iyi yapan bir belediye başkanı olmaktır. Dahası hedefim, İstanbul’da tarihin en başarılı belediye başkanı olmaktır, daha ötesi yok" ifadesini kullanan İmamoğlu, şunları kaydetti:
"Ben bunu yaparsam zaten değişim olacaktır değişime büyük bir katkı sunmuş olurum. Yani birilerinin dediği gibi İstanbul’u alan Türkiye’yi alır tezine de damga basmış olacağım. Benim yapmak istediğim budur. İnşallah az önce ifade ettiğim gibi İstanbul’un en başarılı belediye başkanı olurum."
İstanbul'da taksi sorunu
İstanbul'da yaşanan taksi sorununa değinen İmamoğlu, "UKOME toplantısına katılıp oy kullanan ve bizim ilave taksi çıkarmamızın engelleyenlerin bile o toplantıdan çıktıktan sonra, 'Allah kahretsin ben ne yaptım, nasıl buna hayır dedim' diye düşündüklerini hissediyorum. Çünkü onlar da, yakınları da bu sorunu yaşıyorlardır" dedi.
İmamoğlu, "Ama burada o akıl tutulması denen şey var. Korku, ne der korkusu. Bunun dışında bu işi engelleyen rantçılar mıdır, taksi plakaları üzerinden servetine servet katanlar mıdır onu bilemem" ifadesini kullanarak şöyle devam etti:
"Diğer yandan şu var, bu insanlar yakın geçmişte İstanbulun bu kadar taksiye ihtiyacı var diye konuşan, rapor hazırlayan insanlar. Yani kendi yazdıkları rapora şerh düşüyorlar. Bu hazin. Ben onlara üzülüyorum. Çünkü kafaları önde eller havada. Yani neye el kaldırdıklarını onlar bile bilmiyorlar. Telefonla mesaj gelip mesajla talimat alıp bir kişinin el kaldırmasına göre hareket eden bir kuruma döndü bunu engelliyorlar. Ama bunu başaracağız. Eninde sonunda başaracağız hiç tereddüt duymuyorum."
'Vatandaş baskısının karşısında hiç kimse duramaz'
Vatandaş baskının karşısında kimsenin duramayacağını belirten İmamoğlu, "Bu millet çıkar sokakta taksiciyi protesto eder, bu millet çıkar bu kararı almayanları sokakta protesto eder. Daha önceki gün iki noktadan bir yerden bir yere giderken 40 dakika, geri dönerken 40 dakika yani aslında toplamda yarım saatlik işini 15-20 dakikalık mesafede gidip geleceği yani toplasanız 80-90 dakikalık bir işi için 90 dakika taksi bekleyen bir vatandaş dinledim" diye konuştu.
İmamoğlu, "Yani bu bu kadar vahim bir duruma ulaşmışken hala kafasını kuma sokan bu aklın artık son noktada olduğunu düşünüyorum. Bu herhalde bir sistemin bir aklın bir yönetim biçiminin bir siyasi sürecin bitişi gidişi diye tanımlayabileceğimiz birtakım şeyler doneler" değerlendirmesinde bulundu.
Sohbetin devamında Ali Haydar Fırat'ın yönelttiği sorular ve İmamoğlu'nun bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
'İstanbul bir emlakçının eline bırakılamaz'
- İnat projesi var. Size karşı olarak size inat olarak yapacağız dedikleri Kanal İstanbul var. Siz bunun yapılacağına inanıyor musunuz?
Asla. Bakın Kanal İstanbul projesi bir rant projesidir, emlak projesidir. Emlak projesi bile değildir. Basit bir emlakçının alırım, yaparım, satarım mantığında tariflediği bir iştir. İstanbul bir emlakçının elinde yoğurulacak bir memleket değildir. İstanbul kadimdir. İstanbul dünyanın en kadim kentlerinden birisidir. Ama şu anda bir emlakçının alırım, yaparım, hazırlarım, satarım, para kazanırım dediği bir mantıkla yürütülen bir projedir. Vahşi bir iştir.
Şu anda davalar sürerken, apar topar hiç kimseye sormadan yaptıkları planlar üzerinden konut ihalesi projeleri var. Çünkü amaçları inşaat yapmak, para kazanmak. Kazanmak derken de kamunun kazanması umurlarında değil orada milyonlarca metrekarelik eline geçmiş mülklerin satıp para kazanma projesi. Bu emlak projesi açık ve net ki, farklı Arap ülkelerine yıllar öncesinden reklamı yapılan bir projedir. Ama bu yapılamaz, yapılmayacak.
- Nasıl?
Buna siyasi ömürleri de yetmeyecek. Bu projeyi kim istiyor, iktidar istiyor. Dahası o iktidarın içindeki bir avuç insan istiyor. Başka kimse istemiyor. Bence vatandaşın ister gibi görünen bir kısmı da siyasi bir aldanma yaşıyor. Ama en önemlisi buna siyasi ömürleri buna yetmeyecek.
'Meral Akşener'in sözü art niyetli çarpıtılıyor'
- İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder dendi. Siz İstanbul’u kazandınız. Şu anki mevcut tabloda bir erken seçim olasılığı görüyor musunuz? Bir başka soru da cumhurbaşkanlığı meselesi yoğun olarak tartışılıyor özellikle sizin üzerinizden tartışılıyor. Adaylık meselesi için ne diyeceksiniz?
Şu konuyu hazır açmışken sağlam bir yere bağlansın isterim. Sayın Meral Akşener’in 30 Ağustos’ta bizimle beraber İstanbul’da zafer bayramımızı kutlaması büyük bir onur olmuştur. Kaldı ki biz genel başkanımızı da davet ettik. Kendisinin o gün Ankara programı vardı, orada kutlamalara katıldı.
Şunu da ifade edeyim, biz Millet İttifakı’nın belediye başkanlarıyız ama diğer parti liderlerini de davet ediyoruz. O gün Sayın Meral Akşener katıldı. Bu bizim için büyük bir onurdur. Kendisinin yaptığı konuşmada, seçim döneminde bana yapılan haksızlığa referansla, Ekrem İmamoğlu’nun gösterdiği kararlılığı ifade edecek şekilde Fatih Sultan Mehmet’in o dönemdeki kararlılığıyla paralel tutmuş ve bize büyük bir onur gurur katacak bir şekilde bir benzetme yapmıştır.
Ama bunu alıp sayfalar dolusu yazmak, Ekrem İmamoğlu eşittir Fatih Sultan Mehmet demek hangi aklın sonucudur ben anlayamıyorum. Bu söyleneni anlamayan, söyleneni dinlemeyen aklı. O konuşmada benim kararlığımı, Fatih Sultan Mehmet’inkine benzetmesi alıp bir yerlere çekmenin, çarpmanın hiç bir anlamı yok. Bunu yazanlar çizenler ne yazık ki acz içindeler ve iyi niyetli olmadıklarını düşünüyorum.
Bu memleketin bir an önce bu kötü gidişten elbette kurtulması lazım ama erken seçimin karar vericileri belli. Erken seçim onların vereceği karara bağlı. Ama şunu net ifade edebilirim ki memleket değişim istemektedir. Yeni nesil, akılcı, memleketin bütün insanları içine bakan kapsayıcı bir sistem istemektedir. Sistemden rahatsızlığını dile getirmektedir. Memleketimizin insanı çok kalitelidir, iyi bir birikimi vardır. Hepsi kendilerinin de içine katıldığı demokratik bir ortam arzu etmektedir. Ekonominin düzelmesini arzu etmektedir. Yerlerde sürünen eğitim sisteminin düzelmesini arzu etmektedir. Bunun gibi birçok talepleri vardır ve bu talepleri karşılayacak olan yönetimin gelmesini mevcut sistemin gitmesini beklemektedir.