Fransa’da, 2016’da, Lafarge’ın Suriye iç savaşında haraç vererek terör örgütü IŞİD’i finanse ettiği yönünde haberler yayımlanmıştı. Fransız basınına göre, şirket Suriye'nin Çelebiye bölgesindeki faaliyetlerini devam ettirebilmek için IŞİD’e haraç ödemenin dışında örgütten malzeme ve akaryakıt temin etmişti.
Şirket 2017’de fabrikanın açık kalabilmesi için Suriye sahasındaki silahlı gruplara ödemeler yaptığını kabul ederken "insanlığa karşı işlenen suçlara karşı ortak olmak" suçlamalarına karşı çıktı. Hakkında soruşturma başlatılan şirketin ikisi üst düzey olmak üzere 8 yöneticisine terörizmi finanse etmek, insanlığa karşı işlenen suçlarda iş birliği yapmak gibi suçlamalar yöneltildi. Haziran 2018'de şirkete yöneltilen "insanlığa karşı suçlara ortak olmak" suçlaması, Kasım 2019'da düşürüldü. Suçlamanın düşürülmesine tepki gösteren sivil toplum kuruluşları konuyu Fransız Yargıtayı’na taşıdı.
Fransa'nın en yüksek mahkemesi, 7 Eylül’de açıkladığı kararla, Lafarge'a yönelik Suriye'de insanlığa karşı suçlara iştirak suçlamasını reddeden alt mahkeme kararını geri çevirerek, sulh hakimlerinin iddiaları yeniden incelemesi gerektiğini duyurdu. Yargıtay'ın kararı, Suriye'nin kuzeyindeki çimento fabrikasını çalışır durumda tutmak için IŞİD dahil terör örgütlerine milyonlarca avro ödemekle suçlanan Lafarge için ağır darbe anlamına geliyor.
Anadolu Ajansı ise 7 Eylül’de bu konuya dair yeni belgeler yayınladı. Fransız kurumlarına ait belgelerde, Lafarge'ın, IŞİD ve diğer terör örgütleri ile ilişkisi hakkında Fransız iç, dış ve askeri istihbarat servislerini sürekli bilgilendirdiği ve ilişkinin Fransa devletinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini gözler önüne serdi.
Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Gazeteci-Yazar Nedret Ersanel, Fransız devleti ve istihbaratının bilgisi ile yapılan terör örgütleri ile işbirliği “sürpriz olmadı”
şeklinde yorumladı ve şunları ekledi:
ABD ve Fransa gibi devletleri Suriye, Irak ve Afganistan’da “kan emici” olarak tanımlayan Ersanel, “Bölgedeki denklemler hızla değişiyor. Bunların artık sonlandırılması gerekiyor. Bu denklemlere uygun olarak sadece hukuki değil politik yolları da iyi kullanmak gerekiyor. Askerlerimizin, masum insanların kanı, bu devletlerin elindedir” dedi.