Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, FETÖ'nün 'mahrem yapılanması'nda yer alan şüphelilerle sabit hat ve ankesörlü telefonlar ile ardışık görüşmeleri tespit edilen eski Kara Harp Okulu öğrencisi Meltem K., haziran ayında operasyonla gözaltına alındı.
İfadesinde, örgütle 2014 yılından sonra irtibatı olmadığını ileri süren Meltem K., etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirterek, itirafçı oldu. Meltem K., savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince adli kontrol hükümleri uygulanarak, serbest bırakıldı.
‘Eğlenceli aktivitelerle bağlıyorlardı’
Meltem K. hakkında, soruşturma tamamlanırken 'örgüt üyeliği' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talebiyle iddianame düzenlendi. Mahkemece kabul edilen iddianamede, Meltem K.'nin itirafları yer aldı. Meltem K., 2012 yılında Kara Harp Okulu'nu kazandığını, örgüt ile Ankara'da lise 2. sınıftayken arkadaşı aracılığıyla tanıştığını, örgüte ait yurtlarda kalmaya başladıktan sonra 'Çetele' adı verilen programa göre hareket ettiklerini, bu program kapsamında ders, dinlenme, aktivite saatlerinin belli olduğunu söyledi. Meltem K., örgütün, yeni katılanları eğlenceli aktivitelerle zamanla kendine bağladığını, bir zaman sonra da sorumluluk vererek ayrılmalarını imkansız hale getirdiğini söyledi.
‘Örgütün en özel evlerinde kaldım’
Meltem K., lise hayatı boyunca kendisiyle 'mahrem yapılanma'da yer alan farklı 'abla'ların ilgilendiğini ve bu dönemde Kara Harp Okulu'na yönlendirildiğini belirtip, "Ankara'da farklı semtlerde örgüte ait evler vardı. Bunlar mesleklere göre değişiyordu. Ben sınava hazırlanırken Cebeci'de 'hukukçu evi' olarak bilinen ve hukuk fakültesinde okuyan kişilerin kaldığı evlerde kaldım. Bu evlerin bazı kuralları vardı. Örgütün en özel ve tedbirin üst seviyede olduğu evlerdendi. Bu evde herkes kendi telefonlarını kullanıyordu. Eve giriş ve çıkışlar tek tek yapılıyordu. Ayrıca kıyafetlerimiz dikkat çekecek kadar açık veya kapalı olmayacaktı" dedi.
‘Okulu 14. yedek olmama rağmen kazandım’
Sınav öncesi kendisiyle tanıştırılan ve sonradan Kara Harp Okulu’nda 'sorumlu abi' olduğunu öğrendiği kişinin 'Sınava girmekte kararlı mısınız? Fedakarlıklarınız olacak, hizmet sizden birçok şey bekleyecek' konuşmaları yaptığını anlatan Meltem K., şunları kaydetti:
"2012 yılında girdiğim sınavda başvuru hakkı kazandım. Mülakata giderken 'sorumlu abi' bana 'Mülakat sonrası eğer sana 'Ailene selam söyle' derlerse 'Tamam, teşekkür ederim' de sakın 'Aleykümselam' deme' dedi. Daha modern kıyafetler giymemi istedi. Gerçekten de mülakattan sonra kapıdan çıkarken komisyondaki rütbeli bir asker bana 'Ailene selam söyle' dedi. Ben de 'Tamam, teşekkür ederim' diyerek çıktım. Okulu, 14. yedek olmama rağmen kazandım."
‘İstedikleri gibi davranmadığım için mobbing uygulandı’
Kara Harp Okulu’na başladığında 'sorumlu mahrem abla'nın da değiştiğini belirten Meltem K., "Yapım gereği okulda çok çabuk kaynaştığım birçok arkadaşım vardı ve bunların çoğu erkekti. Bu durum bir şekilde 'mahrem abla'nın kulağına gitmiş. Zira örgütün okul içindeki erkek öğrenci yapılanması da bir şekilde bu haberleri hizmet içine aktarıyordu. Bu şikayetler üzerine beni birçok defa uyardılar. Bu olaylar nedeniyle ailem de benim artık bu insanlar ile görüşmemi istemiyordu. Arkadaşımla görüşmeyi kesmediğim ve istedikleri gibi davranmadığım için beni odasına çağıran takım komutanı olan kadın teğmen çok ağır laflar söyledi. Akabinde okuldaki üsteğmenin de bana karşı tavrı değişti ve çok ağır mobbing uyguladı. Örgütün istediği gibi davranmadığım için sevgilim olduğu gerekçesiyle 'Buradaki hizmetin bitti' denilerek mobbing uygulandı. Yapılan baskılara dayanamayarak okulu bırakmak zorunda kaldım. Bu olay nedeniyle adı geçen ve bunlarla hiçbir ilgisi olmayan erkek arkadaşımın da birçok psikolojik işkenceye maruz kaldığını öğrendim" dedi.
‘'Hizmetin bitti' diyerek ayrılmamı istediler’
Son olarak 'örgüt ablası' tarafından götürüldüğü evde kendisinden okulu bırakmasının istendiğini söyleyen Meltem K., şunları kaydetti:
"Kendilerine ayrılmayacağımı söyleyince 'Burada hizmetin bitti, orada yer kaplayıp hizmetten olmayan birisinin girmesini engellemiş oldun' dediler. Bu söylemi ilk etapta anlamasam da sonra daha önceleri bizlere yaptıkları konuşmaların yerine oturduğunu anladım. TSK yapılanması içerisinde ya hizmet hareketi için mücadele edenler, cemaat adına faaliyet gösterenler olmalı ya da TSK içerisinde milliyetçi gibi görünüp fırsatı bulunca devlete karşı ayaklanabilecek darbe bile yapılabilecek yapıda olan insanların olması gerektiğini bizlere yaptıkları bir sohbette duymuştum. Bu her iki kanadın da cemaatin faydasına olacağını söylemişlerdi. Bu isteklerini kabul etmeyince bundan sonraki süreç benim için okulda iyice zorlaşmıştı. Yapılan baskılara dayanamayarak bırakmak istediğimi söylediğimde üsteğmen, ‘Ha şöyle ya' dedi ve çekmeceden çıkardığı ayrılama dilekçesini doldurttu. Bıraktıktan sonra birkaç kez benden 'sorumlu abla' ile telefonda görüştüm daha sonra bir ilişkim kalmadı. 2014 yılından beri bu örgütle hiçbir irtibatım kalmadı."