Şan eğitmenliğinin yanı sıra etkili iletişim ve Beden Dili, Stres Yönetimi, Öfke Kontrolü, Etkili konuşma/ Diksiyon-Artikülasyon, Müzikle Terapi, Ses-Nefes, Vurgu, Prozodi konularında eğitimler veren müzisyen ve yazar Cenk Yüksel kitabı ‘Kutsal Dönüşüm’e ilişkin Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’na stüdyo konuğu oldu.
‘Tanrı kusurlu gördüğü parçaları kendi frekansına çekmek için dünyaya gönderiyor’
“Tanrı kusurlu gördüğü parçaları tamir olması için dünyaya gönderir. Tamir olanlar ona geri döner, olmayanlar ise tamir olana dek yeniden dünyaya dönerler” diyen Yüksel, şunları söyledi:
“Kadim dinlerde de semavi dinlerde de Tanrı’nın bir parçası olduğumuzdan söz edilir. Sizi, kendi suretinden yarattığına ilişkin sözleri eskiden beri duyarız. Dolayısı ile Tanrı’nın bir parçasıysak ve Tanrı’nın bir sureti ile dünyada zuhur ettiysek kusurlu bir parça olduğumuz aşikar. Çünkü dinler ve elçiler yardımıyla kusursuzluğu arıyoruz, mükemmelleşmeye çalışıyoruz, Tanrısallığı arıyoruz belki de. Tanrı, kusurlu gördüğü parçaları, bir nevi kendi frekansına çekmek için bizi dünyaya gönderiyor olabilir diye ortaya attığım bir düşünce bu aslında. Tekamül için, bir kusursuzlaşma süreci için dünyaya geliyorsak, burası da tımar edilen yer diye düşünüyorum. Dolayısıyla sizin tekamülünüz yeterli değilse bu süreci tamamlamanız için sürekli olarak dünyaya yeniden geliyor olabilirsiniz. Bu bir hipotez fakat kadim dinlere baktığınızda bunu sürekli görüyorsanız böyle bir gerçek var demektir.”
'Kutsal dönüşümün temel üç unsuru ses, nefes ve hareket en gizli hazinelerdir'
Yüksel, “Kutsal dönüşümün temel üç unsuru ses, nefes ve hareket, belki de bugüne kadar önemini fark etmediğimiz insanoğluna bahşedilmiş en gizli hazinelerdir. Elinizde var olan gücün farkına varabilirseniz, yüksek benlikle uyumlu hale gelip titreşiminizi yükseltebilir ve kutsal dönüşüm yaşayabilirsiniz” ifadelerini kullandı.
Sanatçı-akademisyen Yüksel, “Davut Yıldızı aslında İsrail bayrağı olarak addedilir fakat aslında iki yıldızın iç içe geçmesi, kadim bilgiyi; gökyüzü bilgisi ile yeryüzü bilgisinin iç içe geçmesini temsil eder. Üçgen içerisindeki göz aslında bir İllumunati sembolü değildir, kadim bilgiyi işaret eder” dedi.
Cenk Yüksel, şöyle devam etti:
“Kadim dinlerde cinlerden bahsediliyor. Bunların varlığına hepimiz inanıyoruz ama bir yandan da paranormal olaylara inanmıyoruz. Ortada bir paradoks var aslında. Dinlere inanan insanların sayısına baktığımızda dünyanın dörtte üçünden fazlası mitolojiyle ayakta şu anda. Birisi çıksa ve ben Hz. İsa’yım dese muhtemelen tımarhaneye kapatırsınız adamı. Oysa inanılan kitaplar, Meryemoğlu İsa’nın dünyaya yeniden geleceğini yazıyor. Bu bir paradoks ve olay tamamen frekanslarla alakalı.”