Yeni Şafak yazarı ve Eski AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, Çorum'da bir vatandaşın kendisine hal hatır soran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Çocuğuma dokunma" diye tepki göstermesini köşesine taşıdı.
Ortada küfür, hakaret ve şiddetle buluşan bir fiil olmadığını belirten Metiner, "Kılıçdaroğlu’nun bebek aracındaki evladına dokunmak istemesine yönelik bir tepki biçimi var. Belli ki Kılıçdaroğlu’na fena halde kin bellemiş" dedi.
Metiner, "Kendi adıma keşke diyorum, o sözleri o üslupla sarf etmeseydi diyorum. 'Yürü, yürü!' biçimindeki o üslup bence de şık bir tepki biçimi değildi. Kılıçdaroğlu’nun verdiği tepki, düşen suratına rağmen olumsuz değildi" ifadesini kullandığı yazısında, her siyasetçinin başına farklı şekillerde gelebilecek bir olayın nedense köpürtüldüğünü söyledi.
Metiner, şunları kaydetti:
'Siyasi yalakalık ötesi kötücül bir durumla karşı karşıya olduğumuzu fark ettim'
"Sapla samanı birbirinden ayırt ederek konuşmak yerine kraldan çok kralcılık yapma yarışına girenler olayı olmadık mecralara taşıdılar. O hanımefendiye televizyon ekranlarında yapılan saygısız ve densiz sözleri gördükçe, siyasi yalakalık ötesi kötücül bir durumla karşı karşıya olduğumuzu fark ettim.
'Herkes içindekini dışa vurur'
Kadının şahsına yönelik kem sözler elbette sahiplerine aittir. Herkes içindekini dışa vurur. Devletin kadının evladını elinden alıp büyütmesini salık verecek bir akıl da neyin nesidir Allah aşkına? Bu kelimenin tam anlamıyla bir kişilik katlidir. Dahası linç kültürüdür.
'Başkalarına tahammül dersi vermeye kalkıyorlar bir de'
Tahammülsüzlüklerini bu kerteye vardıranlar veya tahammül katsayıları bu düzeyde olanlar nedense başkalarına tahammül dersi vermeye kalkıyorlar bir de. Kutuplaştırmanın önüne geçmeyi önerirler ama bir bardak suda koparttıkları fırtına ile kutuplaştırmayı çatışmaya dönüştürürler nedense.
Yeter ki işin ucu kendilerine bir biçimde dokunsun. O hanımefendinin AK Parti ile iltisâkı üzerinden yapılan müptezel yorumlara girmek dahi istemiyorum. Mesela, aynı tepki daha ölçüsüz ve sert biçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsına yapılmış olsaydı bu beyler ve bayanlar kendi ekranlarında o tarz bir tepki koyarlar mıydı? Ne gezer! Tam tersine zil takıp oynarlardı.
Öylesine akla ziyan yorumlar yaparlardı ki hepimiz şaşar kalırdık. Mesela şöyle derlerdi: 'Vatandaş artık seni ve iktidarını istemiyor. Meşruiyetini kaybettin. Sokakta yürüyemez hale geldin. Derhal erken seçime git, vatandaştan iktidarın için onay iste. Yoksa gayrı meşru bir iktidarın sahibi olmayı sürdürürsün.'
Diyeceğim o ki, hem o hanımefendinin kişiliğine yönelik linç kültürü, hem de bu ilkesiz tavır, siyaset ve medya adına fazlasıyla üzücü bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Tahammülsüzlüğün ve ilkesizliğin bu kadarını kendisine yakıştırabilenlerin evvelemirde kendilerine çeki düzen vermeleri gerekmez mi?
'Lütfen iki şeye hep birlikte dikkat edelim'
Sokaktaki bir anlık tepkiye duyulan bu tarz bir tepki biçiminin çok daha tehlikeli ve kötücül olduğunu görmemiz gerekir asıl. Lütfen iki şeye hep birlikte dikkat edelim: Birbirimize tepki koyarken onur kırıcı davranmamak ve tepkiye tepki koyarken de konumumuza yakışır tahammül ve insaf sınırlarının içinde kalmak.
Size yapılana ölçüsüzce karşı çıkmanız, başkasına yapılana da ölçüsüzce arka çıkmanız sizi siyaseten de ahlaken de sorunlu kılar, bilesiniz."