'Kırım konusu Türkiye-Rusya ilişkilerini aşındırıyor, Türkiye'nin aklı selim siyasete ihtiyacı var'
Yazdan Kaya’ya göre, Ukrayna her cephede zordayken ‘Kırım Platformu’ başlığıyla gülünç bir girişimde bulundu. Ankara'nın Rusya'yı karşısına alarak ABD çıkarlarına hizmet edeceğini söyleyen Kaya, Ankara'nın Kırım konusunda aklı selime ihtiyacı olduğu görüşünde.
Sitede okuUkrayna'daki Vladimir Zelenskiy yönetimi, NATO üyeliği vaadlerinin suya düşmesinden Kuzey Akım-2 projesi nedeniyle Rus gazının Avruya'ya transit olma niteliğini yitirmeye uzanan darbelerin ardından 'Kırım' odaklı bir girişimle sahneye çıktı.
Kırım, 1954'e kadar Rusya Sovyetleri'ne bağlıyken, Kruşçev tarafından o dönemde Sovyetler Birliği'nin parçası olan Ukrayna Sovyetleri'ne 'hediye edilmişti.' Sovyetler'in çöküş sürecinde Ukrayna tarafında kalan Kırım, 2004'ün ardından 2014'te tekrarlanan renkli devrim ve parlamento darbesi sırasında Kiev ile ipleri attı. Düzenlenen referandumla ezici çoğunlukla bölgenin Rusya Federasyonu'nun parçası olması onaylandı. Ancak 2014 sürecinde ülkenin güneydoğusundaki Donbass bölgesini de yitirmiş olan Kiev, Kırım'ın seçimini kabul etmiyor. 23 Ağustos'ta 'Kırım'ın geri alınması' temalı
Kırım Platformu konferansı düzenlendi. 40 civarında ülkenin katıldığı konferansta Türkiye'nin Dışişleri Bakanı
Mevlüt Çavuşoğlu düzeyinde temsil edilmesi dikkat çekti.
Rusya Federasyonu, 'Kırım Platformu' konferansını 'propaganda girişimi' ve 'Rusofobik eylem' olarak nitelerken, girişimin Ukrayna'da varlık gösteren neo-nazi tezahürleri için fırsat oluşturduğunu kaydetti. Moskova, konferansa katılan ülkeleri de 'not ettiklerini' açıkladı.
Kiev'e giden Çavuşoğlu ise Kırım'da yaşananlar için 'işgal' ifadesini kullanarak "Kırım'ın illegal şekilde işgalini hiç tanımadık ve tanımayacağımızı da sürekli vurguluyoruz" dedi.
'Kırım Platformu', Rusya'nın tepkisi Türkiye'nin tutumunu Rusya-Kırım-Türkiye Vakfı kurucusu ve Başkanı Yazdan Kaya ile konuştuk.
'Ukrayna çok zor durumdayken gülünç bir girişimde bulundu'
Yazdan Kaya'ya göre batısında bir çok vatandaşının Polonya, Almanya ve Slovakya pasaportu almaya çalıştığı, güneydoğusunda Donbass'ı ve Kırım'ı yitirmiş Ukrayna çok zor durumda. Hal böyleyken, 'Kırım'ı geri almak' temalı 'gülünç' bir girişimde bulunulduğunu söyleyen Kaya, girişimin arkasında da Batı provokasyonunun bulunduğu görüşünde:
“Kırım Platformu değil aslında. Buradaki tekniği konsolide etmek isteyen Amerika ve Birleşmiş Milletler’in buna bağlı olarak da Avrupa Birliği’nin oluşturduğu provokatif bir organizasyon. Sonuçları itibariyle de çok aman aman bir tablo ortaya koymadı zaten. Genel duruma baktığımızda Ukrayna çok zor şartlar altında. Doğusunda yer alan iki bölge fiilen Kiev’i tanımıyor. Buradaki sorunu çözemediler. Batısında birçok vatandaş, Polonya, Almanya, Slovak pasaportu almış ya da almaya çabalıyor. Güneydoğu artık tamamen Rusya Federasyonu’na dönüşmüş. Böyle bir konjonktürde Kiev, Kırım’ı Letonya, Güney Kıbrıs, Estonya, Litvanya gibi ‘süper güçlerin’ yardımıyla mı kurtaracak? Bu gülünç bir tablo ortaya koyar, burada yapılan da buydu. Bu amacına matuf bir toplantı olmadı. Avrupa Birliği, Amerika bir şekilde böyle bir toplantı organize ederek bölgeyi biraz daha ajite etmeye çalışıyor. "
'Kırımlı aydınlar, bilim insanları ve siyasetçiler, Ankara'yı uyardı'
Yazdan Kaya'ya göre durum Türkiye açısından olumsuz bir tablo sunuyor. Kiev'in düzenlediği konferans öncesinde Kırımlı aydınlar, bilim insanları ve siyasetçilerin açık mektubuna atıfta bulunan Kaya, Ankara'ya bu tür platformlara katılmanın ilişkileri aşındıracağı mesajının verildiğini kaydetti:
"Fakat Türkiye açısından önemi şöyle. Rusya ilk defa ‘Burası benim toprak bütünlüğümdür, bana müdahale etmeyin’ dedi. 90’lardaki Aydınlar dilekçesine benzer bir dilekçeyle içerisinde bilim adamları, siyasetçiler gibi önemli isimler var. Hem Kırım’dan hem de Kırım Halkı listesi diye bir deklarasyon listesi oluşturuldu. İki önemli isimden bahsedeyim. Bunun altına imza koyanlardan biri başbakan Konstantinov ve yardımcısı Gafarov’du. Onun dışında hem Rusya’nın içerisinde hem de aynı zamanda Kırım’da yaşayan önemli akademisyenler ve siyasetçiler bu deklarasyonun altına imza koydular. Yirmiye yakın çok önemli isimlerden bahsediyoruz. Burada söyledikleri şey çok enteresan. 15 Temmuz ibaresini gündeme getirerek Türkiye’ye daha doğrusu AK Parti’ye bir mesaj verdiler burada. İlk kez AK Parti’ye yönelik verilen ciddi bir mesajdır. Biz sizi destekledik. Bu durumda sizin yanınızda olduk. Ama ısrarla bizim devlet bütünlüğümüze ilişkin söylemleriniz evvela kabul edilemez. Bu ikili ilişkileri de aşındırır. Dahası Zaharova’nın bugün söylediği bir şey var, 'Kiev’de düzenlenecek Kırım Platformu’na katılacak ülkelerin aldığı pozisyonu not ediyoruz. Buradan gerekli çıkarımlarını yapıyoruz' diye. Rusya bundan sonraki politikasını buna göre belirleyecek. Bu çok önemliydi."
‘Türkiye Kırım konusunda Rusya’yı karşısına alarak ancak ABD’nin çıkarlarına hizmet edebilir’
Diğer yandan Yazdan Kaya, Ukrayna'nın 'Kırım Platformu' konferansına Avrupa'dan düşük düzeyde katılım olduğunu, Moskova'nın ardından Kiev'i ziyaret eden Almanya Başbakanı Merkel'in ise ülkesine döndüğünü anımsattı. Türkiye'nin ise farklı tutumuna dikkat çeken Kaya, Çavuşoğlu'nun katılım sağlamakla kalmayarak beyanatlarıyla Türkiye’nin bu anlamdaki kararsızlığını, tutarsızlığını ortaya koyduğunu kaydettib Putin'in özel temsilcisi Muradov'un yaptığı açıklamalara atıf yapan Kaya, Ankara'nın Kırım konusunda Rusya'yı karşısına alarak sadece ABD çıkarlarına hizmet edeceği görüşünü dile getirdi:
“Avrupa’dan da katılım oldu. Ama Avrupa daha dengeleri gözeterek hareket ediyor. Avrupa’dan çok önemli isimler katılmadı. Örneğin Merkel, ziyarete katılmadan ülkesine döndü. Buraya da katılabilirdi. Katılan ülkelere de baktığımızda devlet başkanı düzeyinde dikkate alabileceğimiz kimse yok. Sadece parlamento başkanı olarak Avrupa’dan İsviçre ve Çek Cumhuriyeti var. Vladimir Putin'in Daimi Temsilcisi Georgiy Muradov var. Kremlin’de çok önemli bir isimdir. Kendisinin sosyal medyada özellikle oradaki televizyon kanallarında verdiği ciddi beyanatlar var. Biz artık bu durumu tolere edemeyiz demeye getiriyorlar. Bu tamamen Türk dış politikasının yaşadığı tutarsızlıkla ilgili. Türkiye, Kırım konusunda Rusya’yı karşısına alarak ne elde edebilir ki? En fazla ABD’nin çıkarlarına hizmet etmiş olur ya da değirmenine su taşır. Bizim Kırım’dan önce Ege, Akdeniz, Kıbrıs gibi öncelikli meselelerimiz var. Türkiye’nin buradaki hamleler açısından en önemli motivasyonu Rusya’ydı. Rusya’yı burada eğer kaybederse Türkiye burada yalnızlaşmış olacak birçok politikasında. Yani Çavuşoğlu, toplantıya katılarak verdiği beyanatla Türkiye’nin bu anlamdaki kararsızlığını, tutarsızlığını bir şekilde daha ortaya koymuş oldu. Çünkü Kırım Platformu’ndan önce Rusya, Türkiye’ye uyarılarda bulundu, ‘Bu işlere katılmayın, bu artık bizim toprak bütünlüğümüz. Bu saatten sonra bunu böyle algılıyoruz’. Bu yaptırımların bizim açımızdan bir önemi yok. Türki cumhuriyetlerden tek bir katılım olmadı bu platforma. Azerbaycan’dan beklentiler vardı, onlar bile katılmadı.”
'Kırım’da şöyle oldu, böyle oldu gibi bir argümanla yola çıkmak bölge barışı açısından son derece zedeleyici'
'Kırım, Ukrayna’nındı, işgal edildi’ algısının doğru olmadığını söyleyen Kaya, bu coğrafyanın gemişteki çift taraflı statüsüne atıfta bulundu. Kırım’ın Rusya’ya iltihakının Hatay'ın Türkiye'ye katılmasına benzediğini belirten Kaya, "Halkın orada kendi kahir ekseriyetiyle ortaya koyduğu bir iradeyle tecelli etmiştir. Kırım’da şöyle oldu, böyle oldu gibi bir argümanla yola çıkmak bölge barışı açısından son derece zedeleyicidir" vurgusu yaptı:
“Yakın siyaset tarihinde Kırım’la ilgili bizim iddiamız 1783’lerden itibaren sona ermiştir. Burada mikro ya da makro milliyetçi yapıların özellikle Türk İslam sentezi üzerinden geliştirmeye çalıştığı ‘Kırım bizimdir’ gibi bir retorik gerçekle bağdaşır bir yanı yoktur. Bu retorik günümüz şartları içerisinde Amerika’nın meseleyi irrite etmek için kullandığı bir söylemdir. Onun dışında rasyonel olarak bir karşılığı yoktur. Diğer taraftan İkinci Dünya Savaşı’nı ve beraberinde yaşattıklarını düşününce burayla ilgili olarak Sovyet Rusyası canhıraş çarpışmıştır. Kruşçev’in o dönem içerisinde yapmış olduğu işgüzarlıklarla buraya devredildi. Sonra da çift taraflı bir statüsü vardı. Yani her iki ülkenin üzerinde denetim sahibi olduğu bir coğrafyaydı. Bunu bu şekilde algılamak, ‘Kırım, Ukrayna’nındı, burası işgal edildi’ demek hamasettir. Bunun başka bir karşılığı yoktur. Aslında Kırım’ın Rusya’ya ilhakı Hatay’ın bize ilhakı gibidir. Halkın orada kendi kahir ekseriyetiyle ortaya koyduğu bir iradeyle tecelli etmiştir. Kırım’da şöyle oldu, böyle oldu gibi bir argümanla yola çıkmak bölge barışı açısından son derece zedeleyicidir."
‘Türkiye’nin aklı selim bir politikaya ihtiyacı var’
ABD’nin bu coğrafyayı karıştırmak istemesinin sebebinin ekonomik kalkınma üssüne dönüşmesini engellemek olduğu görüşündeki Kaya, Ankara'nın ise söz konusu Kırım olduğunda gereksiz yere meselenin en keskin şövalyesine dönüştüğünü söyledi. Artık Rusya'nın bu konuda tonunu yükselttiğini ve meselenin ilişkileri aşındırmaya doğru gittiğini dile getiren Kaya, Türkiye’nin Kırım konusunda aklıselim bir politikaya ihtiyacı olduğunun altını çizdi:
"Amerika’nın burayı bu şekilde özellikle karıştırmak istemesinin nedeni coğrafi ve ekonomik anlamda bölgenin bir ekonomik kalkınma üssüne dönüşmesinden ya da bu sürece gitmesindendir. Böyle bir durumda bahsettiğimiz hattın alternatifi olacaktır Kırım-Pekin hattı. Bu da özellikle ticaret argümanı konusunda bu ülkelerin elinde tuttuğu üstünlüğün bir anlamda ellerinden çıkması manasına gelecek. Onun için de bu meseleyi olabildiğince zorluyorlar. Bölgenin kendi iradesiyle kendi ekonomik gelişmişliğini ortaya koyması çok daha faydalı olur. Ama uluslararası egemenler bunun böyle olmasını pek de istemiyorlar. Burada da kullanışlı aktörlere ihtiyaç var, bunlardan en önemlisi Ukrayna. Ama Rusya bizim stratejik ortağımız, birçok konuda beraber hareket ediyoruz. Hatta yeri geldiğinde ulusal irademiz açısından kafa tuttuğumuzda kullandığımız argümanlardan birisidir. Rusya ile beraber hareket ediyoruz, S-400 alıyoruz, doğal gaz projeleri yürütüyoruz. Kimseden icazet almadan hareket ediyoruz gibi söylemler geliştiriyoruz. Fakat söz konusu Kırım olduğu zaman lüzumsuz yere bu meselenin en keskin şövalyesine dönüşüyoruz. Artık Rusya daha önce söylediği şekilde ifade etmiyor, buradaki perdeyi yükseltti. Bu ikili ilişkileri aşındırmaya yönelik bir sürece doğru hızla evrilmeye başlamıştır. Gerçekten bu meseleyi bizim artık bir şekilde sindirip daha aklıselim bir politikayla kabullenmemiz gerekecek. Aksi halde bu durum bize de yansıyacak bir sonuç ortaya koyabilir.”