Taliban kontrolünde Afganistan

Biden’in Afganistan açıklaması yenilginin kabulü mü?

Afganistan’daki gelişmeler sonrası açıklama yapan ABD Başkanı’nın sözlerinin ne anlama geldiğini Sputnik uzmanlara sordu. Emekli Amiral Cem Gürdeniz ve Prof. Dr. Hüseyin Bağcı Biden’ın açıklamasını “yenilginin itirafı” olarak yorumladı.
Sitede oku
ABD Başkanı Joe Biden, Afganistan'da Taliban'ın kontrolü ele geçirmesi ve ülkedeki son durum hakkında tüm sorumluluğu Afgan yönetimi ile güvenlik güçlerine atarken, Afganistan'dan çekilme kararının sonuna kadar arkasında olduğunu vurguladı.
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Dış Politika Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ve Emekli Amiral Cem Gürdeniz, Afganistan’daki gelişmeler sonrasında ABD Başkanı Joe Biden’in açıklamalarını Sputnik’e değerlendirdi.

‘İkinci Saygon travması’

Biden’in açıklamalarını, ABD’nin Afganistan'da kaybettiğinin kabulü olarak değerlendiren Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, Taliban yönetimin önündeki zorluğu da şu sözlerle değerlendirdi:

“Biden’in açıklamaları Amerika’nın siyasi ve askeri anlamda kaybettiğinin göstergesi. Buna ikinci Saygon travması olarak da denir. Ama ABD sonuç itibarıyla, hala NATO’nun ve Batı’nın lideri konumunda. Afganistan’da kaybedildi ama Taliban’ın uluslararası alana entegre olması isteniyorsa, Taliban’ın uluslararası hukuk kurallarına göre hareket etmesi gerekir. Mesela Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi temsilcisini tanımak zorunda. Taliban, Afganistan tarihi içinde de yeni bir süreci başlatıyor ama ülkenin kendi içinde idari, mali, siyasi olarak bir yapıya gitmeleri gerekiyor. Eli kalaşnikof tutanlar ile eli kalem tutanların aynı olmadığını bilmek lazım. Bir bürokrasiye bir devlet mekanizmasına ihtiyaç var. O nedenle Taliban siyasi af ilan etme gereği duydu, kadınlara yönelik çağrılarda bulunuyorlar. Siyasi bir terör örgütünden, devletin başına geçecek bir yönetici kesim olacaksa bakış açılarında değişikliğe gitmek zorundalar.”

‘ABD artık gerileyen bir güç’

ABD’nin artık süper güç olmadığını söyleyen Emekli Amiral Cem Gürdeniz ise “ABD, 20 yıl ile tarihinin en uzun savaşını sonuçlandırmak zorundaydı. Çünkü ABD gerileyen bir güç. Soğuk Savaş sonrası çeşitli şekillerde tek kutuplu dünya düzenin kurucusu olduğunu dayattı. Sadece Avrupa’da Yugoslavya’nın parçalanması ve NATO genişlemesini başarabildi. Diğer yerlerde kaosa hizmet etti. 2008 sonrası Amerikan hegemonyası her alanda gerilemeye başladı. Kaçınılmaz şekilde çok kutuplu düzene geçildi. Biden’ın açıklamalarını Kabil’deki 16 Ağustos 2021 tarihli trajik uçak fotoğrafıyla birlikte okursanız, Amerikan gücünün gerileyiş ve çöküşünü anlarsınız. Biden’ın 2020 Mart’ında Trump’ın aldığı kararı sonuçlandırmaktan başka seçeneği zaten yoktu. Biden, Sovyet işgalinin yaşandığı 1979 yılından 1990 yılına kadar Afganistan’da; Pakistan, Suudi Arabistan ve CIA tarafından başlangıcı kurgulanan ve 11 Eylül sonrası ABD’nin büyük jeopolitik fırsat olarak kullandığı Afgan işgali ile perdelenen büyük oyunu ciddi bir hezimetle sonlandırdı. Sonunda kaybeden Afgan halkı oldu” değerlendirmesinde bulundu.

‘ABD’nin işgali Afgan halkının felaketi ile sonuçlandı’

20 yıllık ABD işgalini de değerlendiren Gürdeniz “Sovyet işgaline karşı panzehir olarak kullanılan dinin siyasallaşması sonunda kontrol dışı bir Frankenstein yarattı. Pakistan Devlet Başkanı General Ziya Ül Hak, Vahabi Suud Ailesi, Mısır’ın Müslüman Kardeşleri ile ABD cephesinde Başkan Reagan, yeşil kuşakçı Brzezinski doktrini paralelinde hareket eden -milyar dolarlık silah yardımlarını bir kenara koyuyorum, mücahitlere 2000 stinger füzesi bile gönderen- CIA Direktörü William Casey ve hatta Mücahitler’i desteklemek için Rambo’ya namaz kıldıran Hollywood bile bu trajik süreçte yerlerini aldı. Komünizm ve Sovyetlerin jeopolitik hamlesi ile mücadele uğruna Afgan halkının köktendincileşmesinin yolu açılmış oldu. On binlerce medresede ABD desteği ile 1990’a kadar dinci savaşçı yetiştirildi. 11 Eylül 2001 sonrası Tora Bora saldırısı ile ABD’nin fiili askeri gücü ile başlayan işgal, 1979 sonrası yapılan büyük yatırımın geri dönüşü idi. Ancak NATO 5. madde gerekçesi ile devreye sokulduğu halde başaramadılar. Kurulan bataklık öyle büyüktü ki kurutamadılar. Dolayısıyla ne Trump ne de Biden’ın bu savaşı Amerikan kamuoyuna anlatabilme argümanı kalmıştı. ABD, 20 yıl önce çok yanlış bir şekilde başladığı ana hedefi Orta Asya’da jeopolitik konuşlanma olan bir oyunu pek çok masum insanın, yaşlı, kadın ve çocuğun felaketi ile sonuçlandırdı. Oynanan oyun Biden’ın dediği gibi 11 Eylül saldırılarının intikamı gibi görünse de gerçeğin bununla ilgisi yok. ABD, Orta Asya’nın en kritik coğrafyasında pozisyon alarak gerek Çin’in gerek Rusya’nın kuşatılmasında askeri güç varlığı ile bir meydan okumanın içine girmişti. Ancak ne tarih ne sosyoloji ne de strateji birikimi bu oyunu sonuçlandırmasına izin vermedi. Sonuçta yarattığı Frankenstein tüm insanlığı tehdit ediyor. Taliban, güç tuzağına düşer ve kontrol edemez ise yeni istikrarsızlıkları tetikler” dedi.

‘ABD artık oyun kuramıyor’

ABD basınında yapılan değerlendirmeleri de yorumlayan Gürdeniz “ABD basınında son iki gündür çıkan makalelere baktığımızda hezimet kabul ediliyor. Örneğin, aynı zamanda neocon olan Rumsfeld’in askeri danışmanlığını da yapmış olan eski NATO Yüksek Askeri Komutanı Amiral Stavridis bu gelişmeyi hezimet olarak kabul ediyor. CFR’dan Richard Hass da bu olayı gerileyen Amerikan gücünün prestij kaybı olarak kabul ediyor. ABD şu an dünya üzerinde yumuşak güç dediğimiz kültür, bilim, teknoloji, ticaret gibi alanlarda güçlü olabilir, ancak gerek donanım gerekse bütçe olarak hala bir numara olan askeri gücünü son 20 yılda yanlış bir şekilde kullanarak hem kendi hezimetine, hem de Irak, Libya, Suriye, Yemen halklarının yanı sıra Afganistan halkının büyük acılar çekmesine neden olmuştur. ABD efsanesi artık sona ermiştir. ABD artık oyun kuramıyor, ancak diğer güçlerin oyun kurmasına da her türlü engeli çıkarabiliyor” ifadelerini kullandı.

‘Afganistan, ABD ile kurulan ilişkiler açısından örnek’

Afganistan örneğinden dersler çıkarılması gerektiğini savunan Gürdeniz şunları söyledi:
“Buradan çıkarılacak en önemli sonuç ABD ile ilişkilerin nasıl başladığı değil, nasıl biteceği. Bu odaklanmaya baktığımızda ABD ile stratejik ilişkilerin veya ittifakların sonunun ne olduğunu Afganistan olayından daha iyi anlatan bir örnek olamaz.”
Yorum yaz