Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, Ankara'nın Altındağ ilçesinde Suriyelilere ait ev ve iş yerlerinin saldırıya uğramasıyla tırmanan gerilimle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.
Yabancıların büyükşehirlerde gettolar halinde yaşadıkları yerlerde sorunlar oluştuğunu dile getiren Selvi, "Ancak siyasi ikballerini yabancı düşmanlığına bağlayan siyasetçiler ise yarayı kaşıyor. Önce ateşi yakıp sonra üzerine bidon bidon benzin döküyorlar. Nefret dili siyaset dili haline geldi. Bir gün Suriyeliler, öbür gün Afganlar üzerinden toplum kaşınıyor" diye yazdı.
Selvi, bu yazıyı yazmadan önce Önder-Ulubey'i ziyaret ettiğini belirterek "Suriyelilerin yaşadığı yerlerde bir afet olmuş gibiydi. Emirhan Yalçın’ın öldürülmesinden sonra organize bir grubun saldırısına maruz kalmıştı. 6-7 Eylül olaylarında, 6-8 Ekim Kobani saldırısında yaşananların adeta bir provasıydı" ifadesini kullandı.
'Acılı yüreklerden sağduyulu sesler'
Bu noktada Altındağ'da yaşanan bıçaklı kavgada hayatını kaybeden Emirhan Yalçın'ın ailesi ve yaralanan Eli Yasin Ülger'in demeçlerine değinen Selvi, "Sağduyulu açıklamalarına rağmen yaşandı bu olaylar. Önder-Ulubey’de konuştuklarım zaten olaylara karışanların dışarıdan geldiğini, organize bir grup olduğunu anlattılar. Önder-Ulubey’de yaşayan Suriyeliler, Türkiye’nin önemli mobilya merkezlerinden olan Siteler’de çalışan, işinde gücünde insanlar. Onların Siteler esnafıyla bir sorunu yok" diye yazdı.
Selvi, şöyle devam etti:
'Yabancı STK'ların merkezi'
Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı Önder-Ulubey aynı zamanda yabancı STK’ların en yoğun faaliyet gösterdiği merkezlerden biri. Fondaş gazeteciler bunların yanında hafif kalır. Çok güçlü mali kaynaklara sahipler ve Suriyeliler arasında yıllarca faaliyet gösteriyorlar. Mercek altına alınması gereken bir nokta.
'İstihbarat alınamadı mı?'
Emirhan Yalçın’ın, Suriyeliler tarafından bıçaklanarak öldürülmesinden sonra istihbarat ve güvenlik birimlerinin daha dikkatli olması gerekirdi. Olaylar başladıktan sonra kısa sürede kontrol altına alındı ama önceden istihbarat alınıp, önlenemez miydi? Ya da önleyici güvenlik tedbirleri kapsamında Suriyelilerin yaşadığı Önder-Ulubey’de gerekli tedbirler alınamaz mıydı?
'Gayri nizami unsurlar mı?'
Suriyelilere yönelik saldırıya ilişkin olarak 6-7 Eylül olayları benzetmesi yapılmasının altında da bu yatıyor. 6-7 Eylül olayları için eski Özel Harp Dairesi’nin Başkanı Sabri Yirmibeşoğlu, '6-7 Eylül de Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi' demişti.
Önemli bir siyasetçi, 'Bakan olana kadar gayri nizami unsurların devlette bu denli güçlü olduğunu bilmiyordum' diye konuşmuştu.
'90'lar konsepti'
Hiçbir savaş bir öncekinin benzeri olmaz. Hiçbir provokasyon da bir öncekinin aynısı olmaz. Ama benzerlikler arz eder. Bir süredir 90’lar konseptinin sahaya sürüldüğünü savunuyorum. Plan aynı plan, oyun aynı oyun, hedef aynı hedef ancak figüranlarda bazı değişiklikler var. Bir de bu kez oyun sosyal medya üzerinden oynanıyor.
Amaç belli. 'Erdoğan, Türkiye’yi yönetemiyor' algısı oluşturmak. O yüzden depremden yangına, sel felaketinden yabancı düşmanlığına kadar her şey kullanılmaya çalışılıyor."