İzmir Çiğli’de kurumsal bir gayrimenkul danışmanlığının temsil ofisini işleten Hülya Özkan, 6 ay önce bir iş hanının 2. katında yan yana bulunan iki ofisi tuttu. Mülk sahibinden izin alarak ofise cam giydirme ve tabela takma işlemleri yaptıran Özkan, ofis için bazı başka masraflarda da bulundu.
Ancak iddiaya göre kontrat bitimine 4 ay kala, mülk sahibinin tüm binayı tek bir şahsa kiralamayı planlaması sebebiyle Özkan ofisten çıkarılmak istendi. Hem pandemi şartları hem de kontratın bitmemesi nedeniyle ofisi boşaltmayı reddeden Özkan, mülk sahibi tarafından çeşitli baskılara maruz kaldığını öne sürdü.
İddiaya göre Özkan’a ‘yıldırma politikası’ uygulayan mülk sahibi, önce binadaki asansörleri devre dışı bıraktı, ardından da tabelaları ve cam giydirmelerin bazılarını söktürdü. Tek kiracısı olan binada görevlendirilen güvenlik de Özkan’ın yemek siparişlerinin dahi yukarı taşınmasına müsaade etmedi.
İş hanının 17.30’da kapatılmasına karar verilmesi ise Özkan için son nokta oldu. İşlerinin 17.30’dan sonra yoğunlaştığını belirten Özkan, belirlenen saatte ofisinden çıkmayınca iş hanının kapısı üzerine kilitlendi. İzmir’de meydana gelen depremden bu yana panik atak rahatsızlığı ile mücadele eden Özkan, bir saat boyunca 5 katlı boş binada tek başına kaldı. Telefonla polis ekiplerini arayan Özkan, bir saatin sonunda polisler tarafından binadan çıkarılarak tutanak tutturdu. Özkan, mülk sahibi hakkında yasal işlem başlattı.
‘Kapının üzerime kapatılacağını düşünmemiştim’
Yaşadığı olayı anlatan Özkan, “Ofisten çıkmayacağımı söyledim ama güvenlik aldığı talimat gereği çıkmamı istedi. Güvenlik, ben ofisten çıkmayınca yanımdayken mülk sahibini aradı ve mülk sahibi ‘çıkmıyorsa kapıyı üstüne kilitle çık’ dedi. Olay zaten orada koptu. Ben kapının üzerime kapatılacağını düşünmemiştim. Zaten bina boş olduğu için dış kapının anahtarı bende de vardı. Ancak çıkmaya çalıştığımda kapının kilitli olduğunu ve anahtarın da değiştirildiğini anladım. Ben bir saat boyunca koca binada kapalı kaldım” dedi.
‘Polisi arayıp beni kurtarmalarını istedim’
İzmir’deki depremden bu yana panik atağının oluştuğunu ve korku filmine benzer bir zaman geçirdiğini dile getiren Özkan, “Ben içerideyken deprem olabilir, yangın çıkabilir, kötü niyetli insanlar içeride olabilir diye tedirginlik yaşadım. O kadar panik oldum ki, ofisin köşesine sığınıp kıpırdayamadım. Sonra hemen polisi arayıp beni kurtarmalarını istedim. Polis gelene kadar köşede bekledim ve onların yardımıyla binadan çıkabildim” diye konuştu.
‘Kemal Sunal’ın Kılıbık filminde de ev sahibi kiracısına çeşitli baskılar uyguluyordu, olay da ona benzedi’
Özkan “Olay hakkında tutanak tuttuk ve avukatım da hukuki olarak hakkımı savunacak. Ben bir kadın girişimciyim. Bu yapılan kadına yapılan psikolojik şiddetti. Olay 9 Ağustos’ta yaşandı ve ben o günden bu yana çocuklarım evde kapıyı kapattıklarında kapatmamalarını istiyorum. İş yerinde de kapıları kapatamıyorum. Kapalı ortamda artık kalamıyorum. Psikolojim bozuldu, olaylardan dolayı işlerim de etkilendi. Yıldırma politikası uyguladılar. Kemal Sunal’ın Kılıbık filminde de ev sahibi kiracısına çeşitli baskılar uyguluyordu. Bu olay da ona benzedi. Ancak ben haklarımı sonuna kadar kullanacağım. Ben buradan çıkmayı düşünmüyorum. Kontratımın bitmesine aylar var” ifadelerini kullandı.
‘Yasal işlem başlatmış bulunmaktayız’
Kadının avukatı Mehmet Harun Elçi de, "Kiracılar üzerinde onları kiralanandan çıkarmaya yönelik her türlü hukuka aykırı davranış, baskı ve mobbinglerin oluşturulması; Borçlar Kanunu'na, Kat Mülkiyeti Kanunu'na ve Ceza Kanunu'na aykırıdır. Bu kapsamda müvekkilimin kiracısı olduğu taşınmazda maruz kalmış olduğu her türlü baskı ve yıldırmaya yönelik davranışlarla ilgili olarak ilgililer hakkında yasal işlem başlatmış bulunmaktayız" ifadelerini kullandı.