'Pakistanlı bakan Taliban için barışın askerleri geliyor demişti'
“Ben Taliban’ın ilk ortaya çıkışını hatırlıyorum. Pakistan istihbaratından olsun, oradaki medreselere gelen Amerikalı diplomatlar olsun. Bunların toplantılarına katılırdım. Hatta Pakistan İçişleri Bakanının Amerikalı bir diplomata söylediği bir laf vardı. Taliban için 'Barışın askerleri geliyor’ demişti. Afganistan’ın coğrafyasına bakmak gerekiyor. Afganistan coğrafi olarak Türkiye’ye çok benzer bir yer. Hint Okyanusu’ndan kuzeye çıkışın tek yolu. İki tane geçiş vardır; Hayber ve Karakurum. Bunların ikisi de Afganistan üzerinden geçer. Bu yüzden de Afganistan’da var olan en iyi şey, İskender’in orayı işgalidir. O hala devam ediyor. Lojistik anlamda baktığınız zaman Afganistan hiçbir zaman rahat olmuş bir bölge değildir. Batılıların Afganistan’a ilk giriş deneyimi değil, 1948’de İngilizlerin girişimi vardı. Fransızlar var. Hindikuş bölgesinin tek geçilen yeri burası. Ayrıca doğal kaynakları da çok enteresan, maden kaynakları vardır çok ciddi miktarda. Bunların hepsi çok fazla konuşulan şeyler değil. Çünkü bunların hiçbiri şu anda dünyadaki hegemonya stratejisi için gerekli değil. Onlar kenarda duruyor."
'Amerikalılar ve İngilizler Taliban'ı desteklediler'
"Taliban’ın çıkışı şu şekilde; bu tip dini örgütler, Batılılar tarafından üretilen bir ‘yeşil kuşak’ teorisi vardı. Hiçbir zaman tam olarak kanıtlanmadı. Gazetecilerin, aydınların elinde bir bilgiydi. Varlığı biliniyordu ama kanıtlanmadı hiçbir zaman. Bu teoriye göre komünizmin yok edilmesi üzerine gidiliyordu. Sovyet işgali dönemine baktığımızda yine aynı yöntem kullanıldı. Dinciler, din hegemonyası kullanıldı. Çünkü çok basit bir hegemonyadır din hegemonyası. Vaat üzerine çalışır. Sizden öncekinin malını almak üzerine çalışır dini örgütlenmeler. Para falan verilmez, böyle bir şey yoktur. Taliban şu anda orada savaşırken, sadece kendisinden daha az dinci olanların malına el koymak üzerine sürdürür. Çok basit örgütlenmeleri vardır. İlk 92’de ortaya çıkışında 94’e kadar Pakistan içerisindeydi. Afganistan ile Pakistan arasında kalan bir bölgede çoğalmaya başladı ve ne Pakistan’da yaşayabilen ne de Afganistan’a geri dönebilen ailelerden oluşan, bunları medreseler yetiştirmeye başladılar. 94’te ülke kendine gelmek üzereyken birdenbire tekrar ülkede kraliyetin devrilmesinden sonra oluşan cumhuriyet isteği tekrar gelmeye başlayınca, Batı ‘bunlar yine Sovyetlere ya da Çin’e dönmeye başlayacak’ diye işkillenmeye başladı. Ne yaptı? Taliban beslenmeye başladı. 98’e kadar, Amerika’nın kendi kayıtlarında da var, haberleri de var, Amerikalılar ve İngilizler Taliban’ı destekliyorlar. Afrika’nın bir yerlerine gönderdiğiniz, sonradan barıştan arta kalan silahları Afganistan’a götürüp savaşı başlatıyorsunuz zaten. O dönem Pakistan Afganistan’la savaş halinde, ateşkesle götürüyorlar. Celalabad’a kadar toprak isteği vardır Pakistan’ın. Bunun için ‘değerlendirebilirim’ deyip Taliban’ı kendi kontrolüne almak istedi. Fakat dinci örgütlerin fakir ülkelerdeki yapısı çok farklıdır. Birdenbire Pakistan’ı Taliban kontrol etmeye başladı. Şu anda olduğu gibi, bütün Kuzey, Kuzeydoğu hatta Kuzeybatı olduğu gibi Taliban’la yönetiliyor Pakistan’ın. Benazir Butto’yu havaya uçurdular Pakistan’ın içinde. Baktığınızda, Pakistan gizli servisi İngilizler tarafından yetiştirilmiş, son derece sofistike bir yapıdır. Buna rağmen yapabildiğine göre, sistemin yapısına entegre etmişler demektir.”
'Avrupa Birliği kendi sınırlarının 35 milyar euro harcayarak ‘kuş uçmaz’ haline getirdi'
"Diplomaside barış, hukuk, sevgi, dostluk olmadığını biliyoruz. Avrupa Birliği sınırlarına 35 milyar euro harcadı ve Türkiye sınırı kuş uçmaz bir sınır haline geldi. Gayet rahat yapılır o anlamda. Deniz kıyıları için de Yunanistan’a çok büyük yardımlar veriyor, yeni hucüm botlar alınıyor. Tüm bölgeyi kontrol edecektir, sistem kuruluyor. Savaş terminolojisinde, diplomasi bittikten sonra ‘suitable ground’ vardır. Yani, yeni bir Afganistan ya da Pakistan yaratılmasında sorun olmayacak ülke haline geldi. Sorun burada. Göçmen veya geçici sığınmacı üzerine eleştirileri toplumun bir kesimi çok yanlış anlıyor. Kontrolsüz göçü Pakistan aldı. Pakistan dönüşümünü tamamladı. Pakistan ciddi sorun yaşayan bir ülke. Eskiden gayet üretimi olan, büyük nüfusu Asya’da ciddi bir güç haline gelen Pakistan bir anda yok oldu. Hatta nükleer santrallerini kendisi koruyamıyor, Amerikalılar ve İngilizler koruyorlar. Bu dereceye düştü. Aynı şey Türkiye’ye olabilir. Çünkü bu tip göçlerdeki en önemli özellik, Afgan göçleri çok kendine hastır. Benim izlediğim 5 tane vardı, uzaktan izlediğim bu altıncısı. Nereye gittilerse, çatışmayı beraberinde götürdüler."
'Üç kuşak savaşla yaşamış, bu travmayı, saldırganlığı atmak çok zor'
'Anglo-Saksonlar İran'a karşı kullanmak için Türkiye'de atik güç oluşturmak istiyorlar'
‘Batı Türkiye’yi Afganistan gibi kullanmak istiyor’
"Pakistan’daki Afgan sayısı, Afganistan’ın katı. Afgan sayısı dördüncü jenerasyonda, 32 milyona gelmiş durumda. Vatandaş olmamış, statüsü olmayan, savaş kaçkını bunlar. Yani savaşlardan geldiği için statü de verilmemiş. Pakistan vatandaşlığa almıyor bunları. Şunu düşünün, toplumunuzda statüsü olmayan 30 milyon insan var. Bu bütün sistemi allak bullak eder. Ekonomik düzeni allak bullak eder. Düşünsenize, 10 milyonu banka hesabı açamıyor. Sonuçta bütün sistemi çomaklıyor. Dün bir İngiliz gazeteci konuşuyordu, 9 milyon diyordu ama o 1993 rakamı. Bir de çoğalıyorlar, ürüyorlar, doğuyorlar, ölüyorlar. Türkiye bence özellikle seçildi. Türkiye’deki rejimdeki değişim bu tip yapılanmalar için, herkes tarafından bal çanağı olarak görülmeye başlandı. Pakistan patladı. Pakistan artık kendini kontrol edemeyen bir ülke haline geldi. Pakistanlılar buna alınabilir ama olay bu. Bazı şehirler, bölgeler, özellikle Afganistan sınırındakiler ciddi sıkıntılı. Artık Pakistan’ın böyle bir şeyi kontrol edebilecek bir gücü yok. Yeni bir yer bulmaları ve çatışmanın devam etmesi gerekiyordu, Afganistan’ın bu şekilde kalması gerekiyordu. Yeni bir millet oluşturmak, nasıl oluşturacak? Hazaralar Peştunlara düşman, Tacikler hepsine düşman. Bunların arasındaki savaşlar 50-100 yıllık değil, binlerce yıllık savaş. Taliban’ın bir ideolojisi yok, tek ideolojisi ‘Mezar-ı Şerif’i aldığınızda oradaki tüm mallar sizin olacak.' Yağma, ganimet paylaşımı. Şimdiye kadar olan buydu, değişik bir şey olacağını zannetmiyorum. Bence Türkiye’ye rol verilmesinin nedeni, Batı Türkiye’yi Afganistan gibi bir geçiş yolu olarak kullanacak, biraz daha modernize olmuş, o kadar kötü olmayan bir yer. Güvenlik açısından o kadar hırpalanmamış bir yer. En azından köşelerde yanmış tank görmüyorsunuz. Şimdi de aynı konjonktürde Afganistan gibi kullanmak istiyor Türkiye’yi. Ben dünyanın hiçbir yerinde 5 seneden 9 milyon göçmeni entegre edebilecek bir ülkesini bilmiyorum. Hiçbir yerde yok öyle bir yer."