Taliban güçleri Afganistan'da, başkent Kabil'e yaklaşıyor. Afganistan'ın güneyinde bulunan ve ülkenin en büyük ikinci kenti olan Kandahar vilayetinin merkezi de Taliban'ın eline geçti. ABD Dışişleri Bakanlığı, Kabil Büyükelçiliği'ndeki personelinin önemli bir bölümünün tahliye edilmesi için asker gönderileceğini açıkladı ve ülkedeki vatandaşlarına üst üste Afganistan’ı terk etme çağrılarında bulundu.
Türkiye’nin ise Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın işletilmesi ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik talebi sürüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da önceki gün katıldığı bir yayında, “Taliban ile bazı görüşmelere varıncaya kadar şu anda ilgili kurumlarımız çalışıyor. Hatta belki benim bile onların lideri durumunda olacak olanı kabul etme durumum olabilir” ifadelerini kullandı.
Tüm bu gelişmeler Afganistan’da hızla değişen sürecin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ve Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Tolga Sakman, Afganistan’daki son gelişmeleri Sputnik’e değerlendirdi.
‘ABD, tek taşla 4 kuş vurmuş oldu’
Yavuz, “ABD’nin Taliban’la anlaşmış olma ihtimali var. Ama Taliban’ın bu kadar hızlı hareket edeceğini doğru değerlendirememiş de olabilir” diyerek oradaki durumu şöyle anlattı:
ABD kendisi için Afganistan konusunun taşınamaz bir yük olduğunu gördü ve çekiliyor. Fakat giderken oraya pimi çekilmiş bir bomba bırakmış oldu. Kendisine yar olmadı ama bölge ülkelerine de yar olmasın diye müthiş bir kaotik ortam bıraktı. Bu ortamdan kim zarar görecek; bir tarafında Rusya var, bir tarafında İran var, diğer tarafında Çin var. Üçü de bundan zarar görebilir. Hatta Türkiye de bundan zarar görebilir. Tek taşla 4 kuş vurmuş oldu.
‘Ülkeyi Taliban’a bırakacağını öngörerek hareket ettiği anlamına geliyor’
Sakman da “ABD’nin büyükelçiliğini boşaltma sürecini çok sonradan alınmış bir karar, ani bir gelişme olarak düşünmüyorum” diyerek şu noktaların altını çizdi:
Tahliye için ek asker gönderilmesi, büyükelçilik çalışanlarının korunarak Kabil’den çıkarılması, bölgede oluşacak yeni Taliban gücünün Amerikan himayesinde olmadığını göstermek için yapılıyor. Ancak Taliban’la ABD daha önce de yaklaştı, 11 Eylül sürecinde en uç noktalara geldiler ama özellikle bir önceki ABD Başkanı Trump zamanında Taliban’la görüşmeler yapıldı. Ve son olarak Taliban’la Afganistan hükümetini yan yana getirme çabası da Amerika’ya aitti. Bugün de her şeyi bırakıp çekilerek güç boşluğu oluşturması, ülkeyi Taliban’a bırakacağını öngörerek hareket ettiği anlamına geliyor. Doğal olarak bölgede ABD’nin aslında kimilerine göre Taliban’a yenilmesi, kimilerine göre de Taliban’la anlaşarak bölgeyi onlara bırakması söz konusu.
‘Türk ordusu Taliban’la çatışmak zorunda kalabilir’
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Taliban açıklaması nasıl yorumlanmalı? Emekli Tümgeneral Yavuz’un görüşleri şu şekilde:
Türkiye’nin oradaki göreve talip olması doğru değil. Eğer oradaki göreve talip olacaksa hem Afganistan hükümeti hem de Taliban’la görüşmek zorunda. Bu, bir mecburiyet. Yarın ülkenin tek hakimi Taliban olduğunda istediğin kadar görüşmem deyin. Ama Türkiye’nin çıkarı ne? Oraya baktığımızda bir şey göremiyoruz. ABD’nin bölgedeki politikasına hizmet eder bir durum söz konusu. Türkiye oradaki görevi alıncaya kadar Taliban da bölgeye tamamen hakim olabilir. Böyle bir tehlike de söz konusu. Türk ordusu, Taliban’la çatışmak zorunda kalabilir. Herhalde Cumhurbaşkanı Erdoğan bu çatışma durumunu ortadan kaldırmak için Taliban’la görüşme yaklaşımı içine girdi.
‘Bugünkü şartlardan farklı olacak’
DİPAM Başkanı Sakman’ın görüşü de “Taliban’ın ülkedeki kazandığı güç ortada. Bu saatten sonra Afganistan’da çözüm odaklı hareket etmek isteyen herkes zannediyorum bir şekilde Taliban’la temas kurmak zorunda kalır” yönünde. “Fakat” diye söze başlayan Sakman, şunları ekledi:
Görüşmeler yapılmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Ben bile görüşebilirim’ demesi, siyaseten bu görüşmelerin konumunu sorgulatır hale getirdi. Yoksa bu yapıyla görüşmek güvenlik açısından belki de mecburi. Türkiye, koalisyon güçleri arasında Afganistan’da en pozitif karşılanan ülke. Eğer bir ülke bölgede misyon üstlenecekse bunu, Türkiye’nin alması belki en mantıklısı. Ama bu kadar güvensiz bir ortam oluşması ve belirsizliğin yükseldiği bir ortamdan bahsediyoruz. Zaten şehrin Taliban’a geçmesinden sonra havaalanının korunması çok güçleşecek. Bugünkü şartlardan farklı şartlar olacak. Bunun hem askeri hem de siyasi etkisi olacaktır. ‘Koalisyon güçleri arasında en iyi karşılanan ülke’ olan Türkiye’nin hâlâ aynı düzeyde karşılanıp karşılanmayacağı bir soru işareti olur.