Yazar Ayşe Özlem İnci, Serhat Sarısözen’le Gündem Dışı’nda stüdyo konuğuydu.
İnci, “Sanatta çocuğun ve yetişkinin konuşmaları zorlayıcıdır. Yanılabilirsiniz, bir yerden sonra kim konuşuyor diyebilirsiniz. (Yazarı) tetikte tutan bir durumdur. (Kitabın genelinde çocuk-yetişkin diyalogları arasındaki geçişler) beni zorlamadı fakat ultra tetikte tuttu. Çünkü yazarken ne yapmak istediğiniz konusunda eminseniz öyle yola çıkıyorsunuz. ‘Hadi, ben bunu yazdım’ diyemiyorsanız. Bu söylediğim, yazan herkes için geçerli. Ciddi bir şey yazmak, derinlikli, katmanlı bir eser ortaya koymak isteyenler için bunun böyle olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘Yerin Dibinden Geliyorum’ öykü kitabı yayınlandıktan sonra yazılan kritiklere ilişkin de konuşan İnci:
“Kimsenin yergisiyle yerilmeyeceğim, övgüsüyle övünmeyeceğim diye kendimi tetikte tutmaya çalışıyorum…Bazı kritikler vardır ki okurla metin arasına girer. O kadar ağdalı, daha süslü cümleler kurulur ki neredeyse şirk koşar yazara. İster ki, benim de yazdıklarımın altı çizilsin. Bir kritikte ‘nasıl da fark etmiş tam olarak bunu kast etmiştim’ yazısı da beni mutlu etmez. Orada ben yazar olarak farklı bir şey vermiş miyim? Bunun peşindeyim. Böyle bir durumda kendime de dönüp bakarım” dedi.
'Yerin Dibinden Geliyorum’da kurgu-duygu dengesine ilişkin de değerlendirme yapan İnci, “Bazı öykülerde her ne kadar kurgusunu hesaplasam da ilk kitap olduğu için oradaki karakterin duygusunu fazla önemsemişim gibi geliyor. Yani sırf kurguya ağırlık vermemişim de duygu da alsın götürsün istemişim…” şeklinde konuştu.
Ayşe Özlem İnci, "Yerin Dibinden Geliyorum'da yer alan öykülerinde, her sokak başında karşımıza çıkan, her soluk alışımızda hissettiğimiz hayatların, hayatlarımızın izini sürüyor. Bunu yaparken de gerçek ile rüyayı iç içe geçiriyor ve okurunun aklına soru işaretleri düşürüyor” diye ekledi.