GÖRÜŞ

Uzmanlar: 15 Temmuz, FETÖ eli ile gerçekleştirilen bir NATO-ABD operasyonudur

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin üzerinden 5 yıl geçti. Geçen bunca yılda, darbeyi gerçekleştiren FETÖ’nün üst düzey kadroları ABD’de yaşamaya devam ederken, Washington’un Türkiye’yi karşısına alan adımları da artarak devam etti. Uzmanlar darbe girişiminin öncesi ve sonrasındaki ABD-Türkiye ilişkilerini Sputnik’e anlattı.
Sitede oku
Gazeteci-Yazar Ceyhun Bozkurt, 15 Temmuz 2016’ya giden süreci şöyle özetledi:
“15 Temmuz’u getiren şartları hatırlayacak olursak Türkiye, uzun bir süre Suriye ve Irak sahasında ABD ve onun müttefiki olan ülkelerle birlikte hareket ediyordu.  Bu politikanın Türkiye aleyhine bir politika olduğu noktasında vurgular vardı. Bu durum hükümet cephesinde de kabul görmeye başladı. Türkiye’de FETÖ’ye karşı mücadelenin başlaması, ABD ile Türkiye arasında cepheleşmeye neden oldu. Bu, Suriye sahasına, Irak sahasına özellikle de Türkiye’nin içinde terör ile mücadele operasyonlarına yansıdı. O dönem ABD’liler Türkiye için hep ‘hizadan çıkma’ değimini kullanırlar. Türkiye’nin ‘hizadan çıkma’ eğilimine girmesi ile birlikte, ABD Türkiye’deki terör unsurlarını harekete geçirdi. O dönemde yoğun bir terörle mücadele başladı. PKK ile mücadele, IŞID ile mücadele, FETÖ ile mücadele başladı. ABD’nin harekete geçirdiği unsurlara darbe üstüne darbe indirildi. 15 Temmuz’un öncesinde Türkiye Rusya ile de uçak düşürme hadisesinden sonra ilk iletişim de kuruldu. Bu, Türkiye’nin politik rota tercihinin bir göstergesiydi. Süreçte yaşananlar ABD’nin müdahalesinin önünü açtı. ABD bunu işaretlerini vermeye başlamıştı. 2016 yılının başından itibaren ABD merkezli bazı tiktenler bazı önemli isimler, bazı tırnak içinde uzmanlar, Türkiye’de darbe olabileceği yönünde açıklamalar yapmaya başladı. ABD merkezlerinde bunlar fısıldanırken aslında verilen mesaj; ‘ABD Türkiye’ye yönelik darbe hazırlıyor’ idi. Çünkü Türkiye ABD’nin rotasından çıkıyordu. Terörle mücadele sertleşirken, ABD’nin aparatları darbe yemeye başladı. ABD’nin bölge politikaları da zarar görmeye başladı. 15 Temmuz hazırlayan iklim böyle gelişti.”

‘12 Eylül’de, ABD, ‘bizim çocuklar başardı’ ifadesini kullanmıştı’

Bozkurt, “Türkiye, 15 Temmuz’u püskürterek ABD’nin bir saldırısını püskürtmüş oldu” diyerek şunları ekledi:
“12 Eylül’de, ABD, ‘bizim çocuklar başardı’ ifadesini kullanmıştı. Bu dönemde de benzer bir hamle yaptılar ama gerek Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki vatansever kesim, gerek devletin içindeki vatanperver eğitim bunu engelledi. İkinci, olarak da milletin iradesi bunu engelledi. Üçüncüsü de siyasetin çok net bir duruş sergilemesi ABD’ye ciddi bir darbe oldu. Şunu çok net ifade etmek gerekir; 15 Temmuz FETÖ eli ile gerçekleştirilen bir NATO-ABD operasyonudur. Bu, bir işgal girişimiydi. Siyasi boyutu bu çerçevede ele almak gerekir. Çünkü NATO’cu komutanlar FETÖ’cüler tutuklanmaya başladığında, Türkiye’nin yaptığı operasyonları eleştirerek, ‘müttefiklerimiz tutuklanıyor’ dedi.”
Bozkurt, ABD’nin darbeyi geç kınadığını belirterek bunun da darbeye karşı tutumunun net bir göstergesi olduğunu da söyledi.

15 Temmuz’dan sonra ABD ile ilişkilerde neler yaşandı?

Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu da 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan gelişmelere dair şunları söyledi:
“15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminin ardından ABD, FETÖ elebaşını teslim etmedi. Orada ev sahipliği yapmaya devam ediyor. ABD ve Türkiye, NATO müttefikleri. Yaklaşık 70 yıldan beri NATO üyesiyiz buna rağmen iade etmediler. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğüne kast eden PYD/YPG terör örgütü, Suriye’de güçlenmeye devam ediyor. ABD’nin desteği, yardımı, danışmanlığı, eğitimi ile güçleniyorlar. ABD bunu PYD/YPG’nin PKK’nın bir kolu olduğunu bilmesine rağmen yapıyor. ABD, Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemini gerekçe göstererek Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarının bazı maddelerini uyguladı ve Türkiye’nin F-35 savaş uçaklarını vermiyor. Para ödenmesine rağmen vermiyor. ABD, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginlikte, Türkiye’nin uluslararası hukuka göre haklı olmasına rağmen sismik araştırma ve sondaj faaliyetlerimizi engelleme girişimlerinde bulundu. Yunanistan’ın lehinde, onu tercih eden bir politika izledi. Yine Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tercih eden bir tutum izledi ve askeri işbirliği anlaşması yaptı. 1980’den beri uygulanan silah ambargosunu adım adım kaldırıyor. 2016’dan sonra Türkiye’nin aleyhine attığı adımlardan biri de ABD’nin ‘sözde soykırım’ iftirasını kabul etmesi oldu.”
Dr. Babüroğlu, “Yukarıda bahsettiğimiz tüm konuları bütünüyle incelediğimizde ABD’nin bölgede uyguladığı politikaların Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ve güvenliğine aykırı olduğu ortaya çıkar. Ve bu tutumunu maalesef sürdürüyor” diye de ekledi.   
Yorum yaz