The Walk – Yürüyüş projesinin Türkiye rotası, dün çevrimiçi gerçekleştirilen basın toplantısı ile duyuruldu. Basın toplantısına konuşmacı olarak, The Walk Sanat Direktörü Amir Nizar Zuabi, projenin Türkiye yapımcıları İstanbul Kültür Sanat Vakfı adına İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak ve kültür yöneticisi Recep Tuna, projenin Türkiye’deki ortaklarından Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak ile projenin Türkiye elçileri Bergüzar Korel ve Halit Ergenç katıldı.
Küçük Amal’in 2 haftalık Türkiye yolculuğu Gaziantep’te başlayıp, Adana, Tarsus, Mersin, Bozkır (Konya), Antalya, Pamukkale, Denizli, Selçuk, Urla ve İzmir’in ardından Çeşme’de son bulacak. Küçük Amal, yol boyunca pek çok proje ortağı kurum, sanatçı ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek farklı kültür ve sanat etkinlikleriyle karşılanacak.
'Türkiye'de başlamasını istedik'
Projenin Sanat Direktörü Amir Nizar Zuabi, “The Walk – Yürüyüş projesi Türkiye’de başlıyor. Türkiye’nin mülteci krizinde üstlendiği büyük rol nedeniyle Küçük Amal’ın hikâyesinin burada başlamasını istedik. Küçük Amal’ın yürüyüşü, genel olarak korkunun yerini karşılamanın nasıl alacağı üzerine kurgulandı. Bin yılı aşkın süredir, her iki kıta arasında bir köprü görevi gören Türkiye’nin kültürel yapısında, insan hareketliliğinin de katkısıyla, köklü bir misafirperverlik geleneği mevcut. The Walk, farklı toplulukları bir araya getiren oldukça iddialı bir iş. Proje süresince, Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz sanatsal işbirliğinin, hem insani hem de kültürel seviyelerde uzun dönemli bir dostluğa dönüşeceği ümidi ve inancını taşıyoruz,” sözleriyle Türkiye’nin projedeki önemini vurguladı.
The Walk – Yürüyüş projesi Türkiye yapımcısı İstanbul Kültür Sanat Vakfı adına İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak projeyle ilgili olarak, “Her yıl yüz binlerce insan savaş, kuraklık, ekonomik sebepler ve çevresel faktörler gibi farklı nedenlerle yaşadıkları toprakları terk etmek, vatanlarından göç etmek zorunda kalıyorlar. Her türlü tehlikeyi ve acıyı göze alarak yollara düşüyorlar daha insanca bir yaşam kurmanın hayaliyle... UNHCR’ın verilerine göre dünyadaki mültecilerin yarıdan fazlasını çocuklar oluşturuyor. Bu çocuklar, çocukluklarını evlerinden ve arkadaşlarından uzakta, yollarda tehlike içerisinde geçiriyorlar. İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak bu projede yer almamızın ana sebebi, Küçük Amal’in Yürüyüş’ünün mültecilerin ve özellikle çocukların yaşadığı bu krize getirdiği insani bakış açısı oldu. Pandemi her ne kadar dünya gündeminin bir numaralı sorunu olmaya devam etse de, mülteci krizi hala ve daha da ağır şartlarda devam etmekte. Küçük Amal, daha iyi bir yaşam umudunun peşinde yollara düşen tüm mülteci çocukları yeniden hatırlatıp, hepimizi çözümün bir parçası olmaya davet ediyor,” dedi.
'Daha çok empati kurmalıyız; elimizi taşın altına koymalıyız'
Projeye destek veren uluslararası elçiler arasında yer alan Bergüzar Korel ise şöyle konuştu:
“Bizim için hem çok heyecan verici hem çok duygusal hem de çok sorumluluk yüklü bir yolculuk. Bizler ebeveyn olarak çocuklarımızın üzerine titrerken dünyada milyonlarca mülteci çocuk insan dışı şartlarda kaderlerine terk edilmiş vaziyetteler. Mültecilerin seslerini duyurmak ve onlara daha iyi koşullarda bir yaşam verebilmek hepimizin görevi. Bunun için, hele ki çocuklar söz konusu olduğunda, din, dil, ırk hiçbir şekilde fark etmemeli… Öyle bir çağda yaşıyoruz ki insanlık olarak korkunç bir hastalığa tutulduk ve bu hastalığın da adı da ‘alışmışlık”. Her şeye alışmış haldeyiz, tüm felaketlere, haberlere… Özellikle çocuklarla ilgili; çocukların öldürülmesi, istismara uğraması... Her defasında evet bunları görüyoruz fark ediyoruz, sosyal medyadan paylaşımlar yapıyoruz ama artık sadece vicdanımızı rahatlatmak adına yapılan paylaşımların ötesine geçmemiz lazım. Amal’in yolculuğunda bir insan, bir kadın ve bir anne olarak var olma sebebim benim bu çocuklara bu gençlere olumlu anlamda ne vaad edebiliyorum, ben bir mülteci için umut olabiliyor muyum, ne yapabilirim, Amal’in bu 8000 km yolculuğunda bütün temsil ettiği mülteci çocuklarla birlikte biz ne yapabiliriz? sorularına yanıt verebilmek. Amal her uğradığı şehirde farklı kültür sanat etkinlikleriyle karşılanacak ve açıkçası o bölgenin insanlarının da Amal’i karşılayıp, ona destek olmaları çok önemli. Ben şunu anlayamıyorum: bir çocuk, bir bebek gecenin bir saati annesinin koynundan, yatağından koparılıp insanlık dışı, sıra dışı, hayal bile edemeyeceğimiz korkutuculukta bir yolculuğa çıkıyor. Eğer şanslıysa, ki ne kadar şanslı bilmiyorum, tanımadığı bir ülkede, her türlü tehlikeye açık bir şekilde hayatta kalıyor, çalıştırılıyor, dilendiriliyor, cinsel istismara uğruyor, gece gündüz sokaklarda kötü şartlarda ve yani barınamıyor bile. Biz ise sadece üzülüyoruz. Bence daha çok empati kurmalıyız, daha çok elimizi taşın altına koymalıyız. Bu anlamda Amal’ın yolculuğunda bizi elçi olarak seçtiğiniz için tekrar çok teşekkür ediyorum, bu projeye destek olmak adına çok mutluyum"
'The Walk' hakkında
Yapımcılığını Stephen Daldry, David Lan, Tracey Seaward ve Naomi Webb’in üstlendiği The Walk-Yürüyüş, Birleşik Krallık merkezli tiyatro topluluğu Good Chance Tiyatrosu ile dünyanın önde gelen kukla topluluklarından, War Horse-Savaş Atı’nın yaratıcıları Handspring Kukla Kumpanyası işbirliğinde gerçekleştiriliyor. Gezici sanat ve umut festivali olarak anılan The Walk – Yürüyüş’ün sanat direktörlüğünü Amir Nizar Zuabi üstleniyor. Zuabi, aynı zamanda The Good Chance’in de sanat direktörlüğünü yürütüyor. Projenin Türkiye yapımcıları ise İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve kültür yöneticisi Recep Tuna. Küçük Amal, annesini bulmak üzere çıktığı yolculukta, 27 Temmuz- 3 Kasım tarihleri arasında 8 ülke sınırını geçerek 8.000 km yol kat edecek. Amal’in Türkiye’de başlayacak yolculuğu sırasıyla Yunanistan, İtalya, Fransa, İsviçre, Almanya, Belçika’nın ardından Birleşik Krallık’ta son bulacak.