Sputnik’e konuşan Cevad, Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini sağlamada Afganistan’ın Türkiye’ye ihtiyaç duyup duymadığı, ülkedeki yabancı güçlerin çekilmesiyle ilgili durum ve Taliban’la müzakere süreci hakkında açıklamalarda bulundu.
Cevad şunları söyledi:
“Türkiye, bir İslam ülkesi ve Afganistan’ın eski bir dostu. Afgan halkına karşı iyi niyetini kanıtlamış bir ülke. Türkiye’nin Hamid Karzai Havalimanı’nın güvenliğinin sağlamasına Afganistan’da kimse karşı çıkmaz. Havalimanının korunmasından bahsederken burada söz konusu olan fiziksel manada bir koruma değil, yani askerler olmayacak. Afganistan hava sahasını kontrol etmeye yarayacak teknolojik cihazlar, radarlardan bahsediyoruz. Afganistan’ın bu tür imkanları yok. Taliban saflarında binlerce militan savaşırken, 100-200 askerin korumasından değil, havalimanı hava sahasını izlemeye sağlayacak radarların kullanılmasından bahsediyoruz. İhtiyacımız olan hava sahasını denetlemek için teknik imkanlar. Bu yardım Türkiye veya başka bir ülke tarafından sağlanabilir.”
‘Güçlerin çekilmesi kararı Afganistan gerçekleri hesaba katılmadan alındı’
ABD’nin Afganistan’daki güçlerini çekme kararıyla ilgili konuşan Cevad, “Bu kararın tam anlamıyla istişare edilmeden, Afganistan’daki nesnel gerçekler hesaba katılmadan alındığını düşünüyorum. Kararın alınma nedeni ABD içindeki siyasi durum” dedi.
Cevad, “Yabancı güçler, Afganistan için güvenlik açısından pek iyi olmayan bir dönemde çekiliyor. Bu olay Taliban ve ABD arasında Doha’da varılan anlaşma çerçevesinde gerçekleşiyor, dayağı da ABD’nin siyasi avantajları ve ABD gerçekleri. Bu nedenle Afganistan’ın güvenliği için birçok geçici ve beklenmedik tehdit görüyoruz. Elimizdeki imkanları kullanarak bu tehditlere karşı koymaya hazırız” değerlendirmesinde bulundu.
‘Taliban ülkedeki rejimi değiştiremez’
Cevad, “20 yıldır süren savaşta Taliban kendi kontrol ettiği bölgelerde bile bir şey sunmadı, eğitim-öğretim, sağlık veya hizmet alanında hiçbir şey. Bu nedenle Taliban’ın rejimi değiştirebileceğine dair bir endişemiz yok, böyle bir ihtimal yok” dedi.
Cevad’a göre, Taliban ‘Görüşmeye hazırız, ancak görüşmeler yürütmeyeceğiz’ şeklinde bir tutum sergiliyor.
Cevad, “İstanbul’a davet ediliyorlar, başka geleceklerini söylüyorlar, sonra gelmiyorlar. Gördünüz, Taliban uluslararası toplumun tekliflerini kabul etmedi, özellikle de Moskova ve Doha’dan gelen teklifleri. Biz onların tekliflerine açığız, ateşkes veya başka bir şey, gündemdeki tüm teklifleri görüşmeye hazırız. Taliban’ın barışçıl müzakerelerdeki politikası görüşmelerin barış hakkında, ama barışa ulaşmak için olmaması şeklinde” ifadelerini kullandı.
Doha’daki temasların sürdüğünü, ancak sistematik görüşmelerin olmadığını belirten Cevad, taraflar anlaşamazsa Afganistan’da yeniden kan dökülmeye başlayacak.
Cevad, “Afganistan halkı ölecek. Bu savaşın bölge için de sonuçları olacak. Bu nedenle bölge ülkelerinin Afganistan’ı nasıl bir geleceğin beklediğini izlemek yerine Afgan halkı ve hükümetiyle işbirliği yapmasını istiyoruz. Gelecek öylece beklemek yerine inşa edilmeli, demokratik değerlere dayalı bağımsız ve özgür bir Afganistan için işbirliği yapılmalı, aşırıcı örgütlerin Afgan halkını öldürmesine ve bölge ile dünya için tehdit oluşturmasına izin verilmemeli” dedi.
“Afganistan’da askeri bir çözüm mümkün olsaydı, bu zaten olurdu” diyen Cevad, Taliban’ın yine de güç kullanarak iktidara gelmek istediğini, ancak Afganistan halkı ve uluslararası toplum Afganistan’da bir İslam Emirliği kurulmasına karşıyken bunun onlar için zor olduğunu kaydetti.
‘Rusya ile Afganistan arasındaki ilişkiler daha yüksek seviyeye çıkabilir’
Cevad, Afganistan ile Rusya arasındaki ilişkileri de şu sözlerle değerlendirdi:
“Yabancı güçlerin çekilmesinden sonra ikili ilişkilerimizde daha yüksek bir seviyeye geçmek için ayrı bir fırsat oluşacak. Rusya her zaman Afganistan’da refah ve ilerlemenin sembolü oldu. Salang tüneli, Haglu santrali, politeknik üniversite, personel eğitimleri, Afganların uzaya gönderilmesi gibi konulardan bahsediyorum. Eski, iyi bir dost olarak Rusya’nın eğitim, ekonomi ve kültürel ilerleme bakımından destekçi olma vakti geldi.”