Rusya lideri Vladimir Putin, Alman Die Zeit gazetesi için, Sovyetler Birliği tarafından Nazilere karşı yürütülen Büyük Vatan Savaşı’nın başlamasının 80. yıldönümü çerçevesinde ‘Geçmişe rağmen açık olmak’ başlıklı bir makale kaleme aldı.
Kremlin’in yayınladığı makaleye göre Putin, “Şu anda Avrupa’daki güvenlik sistemi ciddi şekilde zayıfladı. Gerginlik artıyor, yeni bir silah yarışına yönelik riskler gerçek oluyor” ifadelerini kullandı.
Sadece vatanlarının bağımsızlığı ve onurunu kurtarmakla kalmayıp aynı zamanda Avrupa ve dünyayı kölelikten kurtaran Kızıl Ordu kahramanlarının cesaret ve dayanıklılığıyla gurur duyduklarını belirten Putin şöyle devam etti: “Şimdilerde her kim geçmişi yeniden yazmaya çalışırsa çalışsın, gerçek şu ki Sovyet askeri Alman topraklarına Almanlardan intikam almak için değil, soylu, büyük, kurtarıcı rolü ile gitti. Zaferi yakınlaştıran Hitler karşıtı koalisyondaki müttefiklerimizi, direnişin katılımcılarını, Alman faşizm karşıtlarını şükranla anıyoruz."
Rusya’nın Avrupa ile kapsamlı işbirliği tesis etmekten yana olduğunu belirten Putin, güvenlik, stratejik istikrar, sağlık hizmetleri, eğitim, dijitalleşme, enerji, kültür, bilim, teknoloji, iklim ve çevre sorunları gibi karşılıklı olarak ilgilendiren birçok işbirliği alanı olduğunu belirtti.
Putin şu ifadeleri kullandı: “Dünya savaşının dehşetinden sağ kurtulan Avrupa halkları ne olursa olsun, geçen yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da yaşanan trajedilerin altına bitirici bir çizgi çekmek için yabancılaşmanın üstesinden gelip karşılıklı güven ve saygıyı yeniden tesis edebildi, entegrasyon yoluna girdi. Özellikle de şunu vurgulamak istiyorum, Avrupa’nın böyle olabilmesinde birleşik modern Almanya’nın hem doğusunda hem batısında yaşayan Almanlar ve halkımızın tarihi nitelikteki barışı muazzam bir rol oynadı."
'Soğuk Savaş’ın sona ermesinin Avrupa için ortak bir zafer olmasını umuyorduk, başka bir yaklaşım ağır bastı'
Putin, şöyle devam etti: “Savaş sonrası yıllarda özellikle de Alman girişimcilerin ülkemizle işbirliği konusunda öncü olduğunu hatırlatmak isterim. 1970 yılında Sovyetler Birliği ile Almanya arasında Avrupa’ya uzun vadeli doğalgaz sevkiyatı konusunda ‘yüzyılın anlaşması’ imzalandı. Bu anlaşma sonradan Kuzey Akım doğalgaz boru hattının inşaatı da dahil olmak üzere, birçok muazzam projenin başlangıcı oldu, yapıcı karşılıklı bağımlılığın temelini attı.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinin Avrupa için ortak bir zafer olmasını umuyorduk. Hatta daha fazlasını… Charles de Gaulle’ün ‘Atlantik’ten Urallar’a’ hatta ‘Lisbon’dan Vladivostok’a’ kültürlü, medeni birleşik bir kıta hayalinin gerçek olmasını bekliyorduk.
Tam da bu mantıkla, ortak değerler ve çıkarlarla birleşik Büyük Avrupa inşa etmek mantığıyla Rusya Avrupalılarla ilişkilerini geliştirmeye çalıştı. Hem biz hem de Avrupa Birliği tarafından bu anlamda birçok şey yapıldı.
Ancak başka bir yaklaşım ağır bastı. Bunun temelinde de Soğuk Savaş’ın yadigarı olan Kuzey Atlantik İttifakı’nın genişlemesi yatıyordu.”
'NATO beş dalga ile daha da genişledi'
İttifak’ın doğuya doğru genişlemesinin Avrupa’daki karşılıklı güvensizliğin başlamasının başlıca nedeni olduğunu vurgulayan Putin, ‘Bunlar size karşı değil’, ‘İttifak sınırları size yaklaşmayacak’ gibi sözler verildiğini, ancak bunların hızla unutulduğunu ifade etti.
1999 yılından beri NATO’nun beş dalga ile daha da genişlediğine dikkat çeken Putin, “İttifak’a eski Sovyetler Birliği ülkeleri de dahil olmak üzere 14 yeni ülke girdi, böylelikle ayırıcı çizgilerin olmadığı bir kıta hayali etkin biçimde gömülmüş oldu. 80’li yılların ortalarında SPD liderlerinden biri uyarmıştı, Egon Bahr, Almanya’nın birleşmesinin ardından Sovyetler Birliği ve ABD’nin de katılımıyla Avrupa’daki güvenlik isteminin esaslı biçimde yeniden inşa edilmesini teklif etmişti. Fakat ne Sovyetler Birliği ne ABD ne Avrupa’da kimse onu dinlemek istemedi” ifadelerini kullandı.
Birçok ülkenin önüne ya Batı ya Rusya ile olmak gibi suni bir seçim koyulduğunu belirten Putin, bunun aslında bir ültimatom olduğunu kaydetti.
Putin'den ABD'ye: Buna ne gerek vardı?
Putin’e göre, böylesi saldırgan bir politikanın sonuçları, 2014’te Ukrayna trajedisi örneğinde görülüyor.
Putin, “Avrupa Ukrayna’daki anayasaya aykırı silahlı darbeyi aktif şekilde destekledi. Her şey bununla başladı. Bunu yapmaya ne gerek vardı? Dönemin Devlet Başkanı Yanukoviç muhalefetin tüm taleplerini zaten kabul etmişti. ABD neden darbeyi organize etti, Avrupa ülkeleri neden Ukrayna’da bölünme ve Kırım’ın ayrılmasını tetikleyen bu durumu iradesizce destekledi?” değerlendirmesini yaptı.
İşbirliğinin getirdiği büyük fırsatlarını kaçırdıklarını belirten Putin, işbirliğinin özellikle de salgın ve salgının getirdiği ağır sosyo-ekonomik sonuçları gibi ortak tehlikelerde karşılaşıldığı dönemde önem arz ettiğini kaydetti.
“Neden böyle oluyor? Ve daha da önemlisi birlikte hangi çıkarımları yapmak zorundayız? Tarihten hangi dersleri almalıyız?” diyen Putin, Avrupa tarihinin, kıtadaki refah ve güvenliğinin ancak Rusya’nın da dahil olduğu ortak çaba ile mümkün olduğunu doğruladığını ifade etti.
Putin, “Zira Rusya Avrupa’daki en büyük ülkelerden biri. Biz de Avrupa ile kültürel ve tarihsel bakımdan ayrılamaz bir bağ hissediyoruz. Dürüst ve yapıcı işbirliğine açığız. Avrupa Birliği, Avrasya Ekonomik Birliği gibi farklı oluşumların içerisinde olduğu Atlantik’ten Pasifik Okyanusu’na kadar ortak bir işbirliği ve güvenlik alanı kurma fikrimiz de bunu doğruluyor” ifadelerini kullandı.
‘Geçmişin yüklerini yanımızda sürükleyemeyiz’
Dünyanın dinamik bir şekilde değişip yeni tehditlerle karşılaştığını vurgulayan Putin, geçmişin yüklerini yanlarında sürükleyemeyeceklerini belirtti.
Putin, “Bu yükler güncel sorunların çözümüne odaklanmamıza engel olacaktır. Geçmişin hatalarını kabul edip bunları düzeltmeliyiz. Hepimizin ortak ve tartışmasız hedefi; ayırıcı çizgiler olmadan kıtasal güvenliğin, eşit haklara dayalı tek bir alanın, Avrupa ve genel olarak dünyanın refahı adına ortak gelişimin sağlanması” sözleriyle makalesini sonlandırdı.