Özellikle pandemi döneminde video tüketimi arttı. Bu dönemde konusu psikolojik rahatsızlıklar olan dizilerin sayısında ise gözle görülür bir artış yaşandı.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, Yeni Şeyler Rehberi programında bu dizilerin etkilerini değerlendirirken dram pornosu olarak adlandırılabilecek bu dizilerin olası zararlarından bahsetti:
‘İnsanlar olumsuz etkileniyor’
“Pandemi koşullarıyla birleşince bu dizilerin insanları olumsuz etkilediğini görüyoruz. Öncelikle genel yapıdan bahsedelim: Günümüzde insanlar sosyal medya, TV ve radyodan kişisel gelişim odaklı videolar seyrediyordu. İnsanlarda nasihat veren huzur veren şeyler izlemeyi seviyorlar. Ama bunun karşıtında öyküleştirilmiş travmaları veren diziler çıktı ortaya ve popüler kültürün bir parçası oldular.
İnsanlar zaten psikolojiyle ilişkili bir isteği var, izlemek istiyorlar. Çünkü bir teori var: Kullanımlar ve doyumlar teorisi bunun adı. Buna göre günlük hayatın problemlerinden kaçmak için TV’yi kullanıyoruz ama bu kadar ağır drama da olmaz. Sinematik açıdan baktığımızda da aşırı derecede ağır aksak diziler bunlar. Yakın çekim, her hareket abartılıyor. İnsanın içi daralıyor.
‘Huzur veren videolardan buraya’
Katarsis, seyircinin tiyatroda kendini empati duygusuyla kahramanın yerine koyup arınma duygusuna verilen isim. Ben rahatlamak için bakıyorum, kendimle ilgili bir travma geçirmişsem o karakterde bir şey görüyorum. Bu dizileri izleyen insanlar kendi sorunlarından arınabilirler ama bu tetikleyici de olabilir.
Popüler kültürde bir anda bir şey patlar. Bundan önceki trend huzur veren kişisel gelişim videolarıydı. Bundan sonra ne göreceğiz diye baktığımızda şimdi hınç videoları ortaya çıkıyor. Birbirlerini ifşa edecek, kirli çamaşırları ortaya çıkaracak yayınlar yapılıyor. Buna da öykü dili diyoruz. Hepsinin arkasında bir şeyi anlatma ihtiyacı var.
Şu anda bu hınç videolarında patlama yaşıyoruz. Herkes birbirini rezil etme derdine düşmüş. İnsanlar birbirinin açığını ortaya çıkarıyor. Hınç öfkeden farklı bir şey: Öfkede bir anda ağzınızdan kaçan bir şey olur, anlık bir patlamadır. Ama hınç için öfkenin birikmesi gerekir. İlahi adalet duygusunu birbirini ifşa ederek sağlamak ve deşarj olmanın öykülendirilmesini görüyoruz. Hepimiz bunu görüyoruz zaten.
Dramda başkasının travmasını izliyoruz. Burada birinin makro düzeyde yaşadığı travmanın öykülendirilmesine şahit oluyoruz. İnsanlar masal dinleyen çocuklar gibi yayınları bekliyorlar. Küçükken Adile Naşit’in masal akşamları vardı. Şu anda da onun gibi ‘Haydi 40 yaşının altındakiler size bir şey anlatayım’ dendiğinde herkes koşa koşa bunu dinlemeye geçiyor. Büyüklere masallar bunlar ama kötü olan tarafı hepsi gerçek.
Batılı filmlerde 18 yaş altı görüntülere karşı uyarılar çıkar. Sözlü şiddeti unutuyoruz aslında. İnsanların bu konularda da uyarılması gerekiyor. Onun uyarısı yapılmadığı için maruz kalınan etki daha derin oluyor.”