Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin ardından gerçekleştirdiği basın toplantısında, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüşmelerinde yeniden canlandırdıkları diyalog mekanizmalarının sürdürülmesini kararlaştırdıklarını dile getirdi.
Erdoğan, "Sayın Başbakan'la ülkelerimiz arasında pozitif gündemi destekleyecek adımların karşılıklı olarak atılması hususlarında da fikir birliğine vardık. Hatta biz görüşmelerimizi ikili olarak yapalım ve daha da ilerisi biz görüşmelerimizi gerekirse özel hattan yapmak suretiyle araya birilerini sokmamızın anlamı yok kararına vardık" şeklinde konuştu.
‘Barış dönemleri hep geldi’
Prof. Dr. Enis Tulça, Sputnik için yaptığı değerlendirmede, “Geçen yazdan beri iki ülke arasında devam eden sürtüşmelerin daha fazla tahribata yol açmadan ocak ayından beri bir diyalog sürecine girmiş olması, Brüksel’de liderlerce de benimsenmiş oldu” dedi. Tulça, şöyle devam etti:
“Aslında Türk-Yunan ilişkilerinde geçmişte bu tip kriz dönemlerinden sonra oluşmuş barış dönemleri hep geldi. 1976 Ağustos ayındaki kriz sonrası Bern Mutabakatı, 1987 Mart ayındaki kriz sonrası Davos süreci ve Yılmaz-Papulyas mutabakatı, 1996 Ocak ayındaki Kardak krizlerinden sonra da Demirel-Simitis mutabakatı ve Papandreou-Cem diyalog dönemleri yaşandı. Bu durum ayrıca iki ülkenin yaşadığı krizlerden sonra süratli bir şekilde diyaloga dönebilme fırsatlarını her dönemde bize gösteriyor.”
‘Yunanistan için Sevilla haritası Türkiye için de Mavi Vatan gündemde’
“Ancak iki ülke arasındaki Kıbrıs ve Ege konularında yıllardır ilerleme sağlanamıyor” diyen Tulça, şunları ekledi:
“Buna bir de Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları meselesi eklendi. Liderlerin görüşmesindeki ortama varılırken Yunanistan açısından bir yaz sezonunun daha ekonomik açıdan geçen yılki gibi geçirilemeyeceği gerçeğini, Türkiye açısından da çevresindeki coğrafya, Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile diyalogunu ilerletme gayretlerinin bir parçası olarak görüyorum. Bu tablonun tabii ki karşılıklı yararları olacak. Ancak en azından unutmayalım ki şimdilik Yunanistan için Sevilla haritası ne kadar geçerli ise Türkiye için Mavi Vatan tezi de o kadar gündemde. Ayrıca Yunanistan ve Türkiye karşılıklı silahlanmalarına kendi gerekçeleri ve ihtiyaç çerçevesinde devam ediyor.”
‘Direkt görüşme hattının bulunması faydalı bir aşama’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasının devamında ise “Kendisine [Miçotakis’e] şunu söyledim; üçüncü ülke veya kişileri bu işe karıştırmayalım” ifadelerini kullandı. Tulça, bu açıklamayı da şöyle yorumladı:
“Türk-Yunan diplomatik görüşmeleri ya da liderler arası temaslarda üçüncü ülkelerin ağırlığı veya etkisi olmamasının değerini geçmişte en iyi Atatürk ve Venizelos devrinde varılan neticelerden görüyoruz. 1981 yılından beri Yunanistan ve 2004 yılından beri Kıbrıs’ın AB üyesi olmaları son kırk yıldır Yunanistan’ın konuları Brüksel’e taşıma gayretinden dolayı iki ülke arasında AB faktörünü hep ön plana çıkardı. Türk-Yunan sorunlarını bir AB-Türkiye meselesi halinde çözemezsiniz. Yunan ve Türk diplomasileri kendi aralarında doğrudan temas ile önce güven ortamını ve karşı tarafı doğru dinleme ve anlama becerileri ile uyuşmazlıklarda eğer karşılıklı iyi niyet oluşursa ilerleme gerçekleşebilir. Bu çerçeve ve amaçlar için iki ülke liderleri arasında bir direkt görüşme hattının bulunması faydalı bir aşama. Türkiye-Yunanistan-AB üçgeni içindeki başarısız tablonun bir diğer uluslararası örgüt olan NATO’da ise konsepti içinde ama aynı aktörlerle daha başarılı oluşması dikkat çekicidir.”