EKSEN

'NATO kocaman iri yarı bir hayvan, çok fazla yiyip içiyor, ama bu gücünü yansıtan bir eylemi yapacak durumda değil'

Mustafa Türkeş’e göre, G7 ve NATO zirvelerinde Batı 'nikah tazelerken', Çin'e karşı iktisadi, Rusya'ya askeri alanda cephe alındı. Ancak Türkeş, 'kocaman iri yarı bir hayvan gibi yiyip içen' NATO'nın gücünün sınırına dikkat çekti. Türkeş, ABD ile ilişkileri sağlamlaştırmak için Afganistan'ı öneren Ankara'yı Biden'ın mengeneye aldığı görüşünde.
Sitede oku
ABD Başkanı Joe Biden’ın Avrupalı müttefiklere Transatlantik bağları onarma ve ABD'yi uluslararası politikaya geri döndürme hedefli Avrupa turu G7 zirvesiyle başlayıp NATO zirvesi, ABD-AB zirvesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le görüşmesiyle sona erdi. G7'de de NATO zirvesinde de Çin'in yükselen gücü ve Rusya'yı 'tehdit' ve 'risk' olarak algılayan Batı bloğunun 'NATO 2030' stratejik konseptiyle askeri, siyasi ve iktisadi cephede meydan okuma sürecini başlattığı anlaşılıyor. Gelecek sene devreye sokulacak yeni konseptte Türkiye'nin desteklenmesi de dikkat çekiyor.
G7 ve NATO liderler zirvesi, 2030 konseptiyle ortaya konulan ve Rusya Çin perspektifi ile Türkiye'nin durumunu ODTÜ’den Prof. Dr. Mustafa Türkeş ile konuştuk.

‘Bugünden yarına Ukrayna ve Gürcistan NATO üyesi yapılmaz, bunu bir araç olarak kullanıyorlar’

Prof. Mustafa Türkeş'e göre, NATO zirvesi Batı dünyasının ‘yeniden kendine gelme ve ilişkilerini düzenleme zirvesi' oldu. G7'de Çin'e karşı iktisadi olarak, NATO zirvesinde ise daha ziyade Rusya'ya karşı pozisyon alındığını belirten Türkeş, Biden yönetimi açısından Avrupa kanadından tam bir destek alındığına dair şüpheleri bulunduğunu dile getirdi. Bu noktada Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO üyeliğinin öne çıktığını anımsatan Türkeş, Avrupa kanadının Rusya'yı 'provoke etme' anlamına gelen bu süreçten 'reform' taleplerini araç olarak kullanıp kaçınacağı görüşünde. Türkeş'e göre Batı bloku aslında bu yolla Karadeniz'e güç yığma peşinde:
“Bu zirve, Batı dünyası içerisinde bir yeniden kendilerine gelme, kendi aralarındaki ilişkileri yeniden düzenleme zirvesi. G7'de bunu iktisadi olarak Çin'e karşı, NATO zirvesinde ise ağırlıklı olarak Rusya'ya karşı pozisyon aldılar. G7’de verdikleri mesaj özellikle Çin’e karşı Yol Kuşak projesine alternatif üretmek. Ama içini çok doldurabildiklerini zannetmiyorum. O konuda Çin kadar başarılı bir performans göstereceklerine dair veri yok. Rusya’ya karşı pozisyonuna gelince... Aslında Biden Avrupa’ya 'Trump’ı bir parantez olarak düşünüp yeniden başlangıç noktasına dönerek birlikte hamle yapalım' mesajı vermeye çalıştı. Almanya’dan tam bir destek aldığına dair kuşkularım var. Merkel, 2008’deki pozisyonunu sanki devam ettirecekmiş gibi gözüküyor. Ukrayna ve Gürcistan 2008’de aslında üyelik eylem planı içine alınmıştı. 2016’da Varşova Zirvesi’nde bunu teyit ettiler. Şimdiyse, çok şiddetli bir şekilde 'Ukrayna ve Gürcistan’ın reformlarını yaptığı zaman NATO’ya alınmasını öngörüyoruz' mesajı verdiler. Bu çok güçlü bir mesaj. Bence asıl risk burada. Almanya bunu şu anda frenlemedi. Ama çok sayıda reform gerektiği için henüz üyelik söz konusu değil. Rusya’yı provoke edecek bir duruş olduğu için bunun tekrar tartışılacağını düşünüyorum. Hemen bugünden yarına Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO’ya üye yapacaklarına çok ihtimal vermiyorum. Ama bunu bir araç olarak kullanacaklar. Aslında Batı ve NATO bloku, Karadeniz’e nasıl güç yığabilirizin arayışı içinde.”

'Nikah tazeleme görüntüsü var ama NATO herkesi bir hedef uğruna hareketlendirecek güçte değil'

Prof Türkeş'e göre NATO'nun aslında herkesi bir hedef uğruna hareketlendirecek gücü bulunduğu şüpheli. NATO için 'kocaman iri yarı bir hayvan, çok fazla yiyip içiyor. Ama o gücünü yansıtan bir eylemi yapacak durumda değil' saptaması yapan Türkeş, görünüşte bir 'nikah tazeleme' söz konusu olsa bile özellikle ABD kanadının bastırmasına karşın Almanya Biden yönetiminin peşinden koşma durumunu görünmüyor:
“NATO’nun Batı’nın böyle bir gücü var mı, hayır. Herkesi bir araya getirip tek bir hedef uğruna herkesi hareketlendirecek gücü yok. NATO, kocaman iri yarı bir hayvan, çok fazla yiyip içiyor. Ama o gücünü yansıtan bir eylemi yapacak durumda değil. Çünkü karar alma süreci kolaylıkla yapabilecekleri bir şey değil. ABD, ‘Ben Batı bloku içerisindeki eski liderlik meselesini halen üstleniyorum, benim peşime takılın’ diyor. Ama eskisi gibi Almanya hemen peşinden koşmuyor. Türkiye’nin ise zaman zaman gelgitleri var. Bu zirvede 'yanınızdayım' mesajı verdi. Ama bunun stratejik mi taktiksel mi olduğu zaman içerisinde çıkacak. Yeni aktörlerin nasıl davranacağı da NATO çerçevesinde devlet başkanlarının aldığı kararın son maddesine bakılırsa, ısrarla her bir şeyin olay bazında karar alınacağı yeniden zikredilmiş durumda. Görünüşte sanki bir nikah tazelemiş gözüküyorlar. Batı yeniden hareketlenmiş gözükmekle birlikte bu hemen olabilecek gibi görünmüyor. NATO örgütlenmelerini Pasifik, Ortadoğu ve Orta Asya’da yapmak istiyorlar, ama bunu yapabilecekleri güçleri olduğunu düşünmüyorum.”

‘Güvenlik örgütü olan NATO’da demokrasicilik oynamanın ne anlamı var’

Batının askeri, siyasi ve iktisadi kurumları birlikte hareket ettirmek istediğinin altını çizen Türkeş, bu sebeple liberal değerleri NATO’nun içine yerleştirdiklerini ifade etti. Bunun nedeninin Çin’e karşı bütüncül bir mesaj verilmek istenmesinin olduğunu söyleyen Türkeş, Çin’in de Uzakdoğu’da kendi önlemlerini aldığına vurgu yaptı. Batı bloğundaki ülkelerin kapitalist sistem içinde aralarında eksik olmayan krizlere dikkat eken Türkeş, Rusya denildiğinde herkesin 'tüylerinin diken diken olması' ve ABD'nin arkasına dizilmelerine atıfta bulundu:
“Batı aslında askeri, siyasi ve iktisadi kurumları birlikte hareket ettirmek istiyor. Bu bağlamda NATO’nun içine tuhaf bir şekilde normal koşullarda olmasını beklemediğimiz konuları da serpiştiriyorlar. Yalnızca Çin değil kadın haklarından tutun da liberal değerleri NATO’nun içine yerleştirdiler. NATO temelinde bir güvenlik örgütü. Bunun içerisinde demokrasicilik oyunu oynamanın ne anlamı var? Buna inanmak için iki yalancı şahit bulmak lazım. Bu şu anlama geliyor. Çin’e karşı bütüncül bir mesaj vermek istiyorlar kendilerince. Çin de kendi önlemini alıyor. Çin aslında Uzakdoğu’da ne yaptı? Filipinler’i nötrleştirdi. Eskiden çok Amerikancı pozisyonda olan Filipinler’i tamamen kendi yanına çekemese bile nötrleştirdi. Güney Kore de nötrleşmiş durumda. ABD, Uzakdoğu’da Pasifik’te 'şunu yapacağım' dese de dilediği gibi yapabilecek durumda değil, güçlü değil. Bir arada tutacak ideolojik bir tutkal yok aralarında. En nihayeti bunlar kapitalist sistem içerisinde çalışan aktörler. G7’ler diye tanımladığımız ülkelerin hepsi kendi aralarında da belli ölçülerde mücadele eden aktörler. Hiyerarşik yapı içerisinde en küçük krizde birbirine düşebiliyor. Dolayısıyla 'aman aman bir arada tutacağız' deseler bunun gerçekleşmesi o kadar kolay değil. Ama Rusya deyince hepsinin tüyleri diken diken oluyor. ABD’nin arkasına diziliyorlar ki Türkiye de böyle yaptı burada.”

‘Türkiye, ABD ile ilişkileri sağlamlaştırmaya çalışıyor, finansal destek bekliyor’

Türkeş, Türkiye’deki yönetimin NATO'nun çekilmesi sonrası Afganistan'da roller üstlenerek ABD ile ilişkileri sağlamlaştırma ve çeşitlendirmeyi hedeflediğini dile getiridi. Ancak Türkeş'e göre, karşılığında iktidarın finansal destek beklentisinin ABD Kongresi'nden çıkması kolay değil:
“Biden’ın çizdiği yol bu. Türkiye’nin çok da aktif bir rol alması. Şu anda Türkiye’deki iktidar da buna çok hevesli. Emperyalist hiyerarşi içerisinde askeri olarak baktığımızda en güçlü olan ülke Türkiye, ama bu bir savaşı finanse edebilecek gücü var anlamına gelmiyor. Afganistan’da Türkiye’nin görevi neydi, muharip güç değildi oradakiler. Dolayısıyla Afganlarla tarihsel ilişki, sempatiden dolayı Afganlarla çatışmaya girmedi. Şu anda Taliban diyor ki, ABD ile masaya oturup -önemli ölçüde de Davutoğlu’nun arabulucu rolü üzerinden yapılan bir uzlaşıydı- o uzlaşı sonucunda çekilme kararı çıkartıldı. ABD, NATO olarak da çekilirken Türkiye’nin orada 'rol üstleneyim' demesinde tuhaflık var. Bu tuhaflığın açıklaması Türkiye’nin talepkar olduğu ABD ile ilişkileri sağlamlaştırma ve çeşitlendirme adına önerdiği bir proje olması. Bu proje karşılığında iktidar ne bekliyor? ABD’nin birtakım finansal destekte bulunmasını bekliyor. ABD’nin bu tür finansal destekler için Kongre’den karar çıkması gerekir. Oradan çok da aman aman bir kaynak çıkacağını düşünmüyorum.”

‘Biden, Türkiye’deki iktidarı bir mengeneye almış durumda, gerektiğinde çok sıkıyor’

Erdoğan’ın ABD ile S-400 konusunu savunma bakanlarına devretmesini ‘taktiksel’ olarak nitelendiren Türkeş’e göre, Türk liderin ABD’ye ‘beni bununla değerlendirmeyin’ mesajını verdi. Türkeş, Biden’ın, Türkiye’deki yönetimi bir mengeneye almış olduğunu ve ‘gerektiğinde çok sıktığını’ belirtti. S-400’lerde Türkiye'den yapılan ‘egemenlik’ vurgusuna rağmen bu kadar tartışılmasını da ‘garip’ bulan Türkeş, zaten Türk Silahlı Kuvvetleri'nin NATO ordusu olduğuna atıfta bulundu:
“ABD, ‘S-400’lerin kullanılmasına kesinlik müsaade etmeyiz’ diyor. Erdoğan orada taktiksel bir şey yaptı. 'Savunma bakanları konuşup halletsinler' dedi. 'Ben artık bununla muhatap olmayacağım, beni bunun üzerinden değerlendirmeyin’ diyor. Yarın, ‘Savunma Bakanlığı bunu alırken bana mı sordunuz, bunu siz aldınız’ diyebilir. Böylece Biden ile arasındaki ikili ilişkiyi rayına oturttuğunu düşünüyor. Ama Biden olaya öyle bakmıyor. Biden, Türkiye’deki iktidarı bir mengeneye almış durumda. Gerektiğinde çok sıkıyor. S-400’ler de bu bağlamda ele alınması gereken bir şey. Türkiye ısrarla, ‘Bu bizim için egemenlik meselesidir’ dedi. Egemenlik meselesini böyle tartışmaları tuhafıma gidiyor. Ticari olarak baktılar. 2.5 milyar dolar halkın parasına Rusya’ya bahşettiler. Şimdi Amerika’ya da peşkeş çekiyorlar. Yeniden alacaklar. İtalyan ortaklığı üzerinden. Böylece Batı’yı tatmin etmiş olacaklar. Eğer egemenlik meselesini konuşuyorsanız, aklıselim siyasi duruşu düzgün olan bir insanın önce şunu demesi gerekir. Biz NATO dediğimiz şeye ordumuzun bir kısmını NATO bağlamında çalıştırıyoruz. Egemenliğin devleti olmuyor musun orada? Önce karşı çıkacaksan sağlam duruş bunu gerektirir. Ama maalesef Türkiye’nin büyük çoğunluğu siyasi bağlamda bunu düşünmekten bile aciz konumda. Kimse çıkıp da biz ne yapıyoruz nasıl tartışıyoruz demiyor. Devrettikleri egemenlik hakkının ne olduğunu, eğer orada sağlam duruş sergilerseniz, çıkıp hangi silahı niye aldığınızı, kime devretmek zorunda olup olmadığınızı kimse sorgulayamaz. Ama sizin şu anda aldığınız her şeyi sorguladıkları gibi onu ne yapmanız gerektiğini de yaptırıyorlar."

'ABD Suriye'de Türkiye'yi tepe tepe kullanmak isteyecek'

Türkeş, emperyalizmle kol kola girmenin tehlikelerine atıfta bulunurken, özellikle Suriye konusunu kritik görüyor. Türkeş, ABD'nin Türkiye'yi Suriye'de tepe tepe kullanmak isteyeceği görüşünde:
"Emperyalizm böyle bir şeydir. Emperyalizmle kol kola girmeye kalkarsanız o sizi bir yere kadar götürür, sonra terk eder. Suriye meselesi giderek kritik hale geliyor. Olur da Türkiye’nin başının çok da fazla derde gireceğini düşünüyorum. ABD, Türkiye’yi orada tepe tepe kullanmak isteyecek. Böyle bir noktaya koşar adım gidiyor. Onun için herkesin çok dikkatli olması gereken şey orası diye düşünüyorum.”
Yorum yaz