Ukrayna, Rusya’ya karşı NATO’ya katılma isteğini çeşitli platformlarda dile getiriyor. NATO içinden de olumlu yansımalar olsa da fikir birliği henüz sağlanmış değil.
Bu konuda değerlendirmelerde bulunan Rusya Devlet Başkanı Putin de Ukrayna’nın NATO’ya üye olma olasılığıyla ilgili konuşmaların 'gevezelik' olmadığını belirterek, durumun ciddiyetini yansıttı.
Konuşmasında Polonya ve Romanya’daki Amerikan füzelerinin Rusya başkentine 15 dakikaya varabileceğini anlatan Putin, şunları kaydetti:
“Ukrayna’nın NATO üyesi olduğunu hayal edelim. Harkov veya Dnepropetrovsk’tan Rusya’nın merkez kısmına kadar uçuş süresi 7-10 dakikaya iniyor. Bu, bizim için kırmızı çizgi mi, değil mi? Bunu, teklif edilen ve müzakere edilenlere yönelik tepkimizin nasıl olması gerektiğini kim düşünmeli? Ukrayna’nın NATO üyeliğiyle ilgili Kiev ve Batı’nın hangi anlaşmaya vardığını bilmiyoruz ve bunu göz önünde bulundurmalıyız. Ukrayna nüfusunun en az yarısı, ülkenin NATO’ya üye olmasını istemiyor ve bunlar, ‘harpte harcanan erler’ olmak istemeyen akıllı insanlar.”
ABD ve NATO’nun Rusya’yı çevreleme politikası aslında bilinen ve görünen bir gerçek. Zira Gürcistan’ın da NATO’ya katılması zaman zaman gündeme getiriliyor. Peki, NATO, Ukrayna’yı ittifaka dahil ederek onunla işbirliği mi yapmayı mı yoksa Rusya’yı çevreleme ve sıkıştırma planın bir parçası olarak kullanmayı mı hedefliyor?
‘NATO, ABD emperyalizminin işgal ve saldırı aygıtıdır’
Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Barış Doster, bu sorunun yanıtı şöyle verdi:
“NATO, ABD emperyalizminin işgal ve saldırı aygıtıdır. Normal şartlar altında NATO’nun yetirince üyesi varken Ukrayna ve Gürcistan’ı NATO üyesi yapmak istiyorsa bu, NATO’nun ve ABD’nin Rusya’yı çevreleme ve kuşatma gereksiniminden, ABD’nin doğrudan ve NATO vasıtasıyla Karadeniz’de kalıcı olarak bayrak gösterme gayretinden, özetle ABD’nin Rusya’ya, Orta Asya’ya, Karadeniz’e, Hazar havzasına, Avrasya’ya yönelik emperyalist emellerinden bağımsız ele alınamaz.”
‘NATO’ya düşman aramaya başladılar’
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ‘NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti’ sözünü hatırlatan Prof. Dr. Doster, “Bu son yıllarda gerçekleşmedi. Sovyetlerin dağıldığı, Varşova Paktı’nın yıkıldığı, Berlin Duvarı’nın tarihe karıştığı 1989-1991 arasında gerçekleşti. Sonra NATO’ya düşman aranmaya başlandı. ‘Uyuşturucu, insan, kimyasal madde, nükleer kaçakçılığı’ dediler. NATO’yu meşrulaştırmak ve temellendirmek için bunu yaptılar. NATO’nun varlık sebebi konusunda kitleleri ikna edememeye başlayınca; ‘NATO’nun genişlemesi lazım çünkü Rusya yakın bir askeri tehdittir, Çin asıl büyük ve ekonomik tehdittir’ demeye başladılar” diye ekledi.
Saakaşvili hatırlatması
Ukrayna’nın NATO üyeliği ile bölgede gerilimin ne seviyeye geleceği ve Rusya’nın buna nasıl cevap vereceği de merak ediliyor. Prof. Dr. Doster, “NATO gittiği yere işgalden, kandan, sorundan, gözyaşından, vahşetten, barbarlıktan başka bir şey götürmedi” diyerek şunları ekledi:
“Burada Türkiye’nin yapması gereken NATO’nun bu genişlemesine ‘hayır’ demektir. Çünkü NATO’da kararlar oybirliği ile çıkıyor. Eğer Türkiye veto ederse Ukrayna’nın NATO üyeliği olmaz. Eğer Ukrayna NATO’ya üye olursa bu, Rusya’dan sonra en fazla Türkiye’nin başını ağrıtır. Türkiye’nin aydınları, Cumhuriyetçileri, Atatürkçüleri olarak Ukraynalı kardeşlerimize bir hatırlatma yapmak istiyorum. 2008 yılında Rusya ve Gürcistan arasındaki savaşın sonunda dönemin Gürcistan lideri Mihail Saakaşvili, kameraların önünde kravatını yemişti. Demek ki Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy’nin de kravatını yeme ihtimali söz konusu. Ben hiç kravat yemedim, hiçbir siyasetçiye de kravatını yemesini tavsiye etmem.”