ABD’nin yeni başkanı Joe Biden, 14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleşecek NATO Zirvesi’nde, göreve başlamasının ardından ilk kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelecek. Bu zirvede, krize neden olan başlıkların iki lider tarafından ele alınması bekleniyor.
RS FM’de yayınlanan Kıtalararası programında Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Tolga Sakman, Türk-Amerikan ilişkilerinin seyri ve gelecek beklentilerini değerlendirdi.
‘ABD’nin ve Avrupa’nın Türkiye ile ilişkilerinde kırılma noktaları oldu’
Sakman, “Türkiye, devlet felsefesi olarak Batı bloğunun bir üyesi” diyerek başladığı değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Bunu değiştiren herhangi bir şey yok şu anda ama özellikle NATO’nun felsefesinin artık geçerliliğini yitirdiğinin farkına varıldı. Politik anlamda baktığımızda da ABD’nin ve Avrupa’nın Türkiye ile ilişkilerinde kırılma noktaları oldu. Bunun akabinde Türkiye de orta büyüklükte bir devlet veya bölgesel güç diyebileceğimiz bir formatta kendi rasyonel ilişkilerini devam ettirdi. Burada Rusya ve Çin ile alternatif ilişkiler kuruldu. Rusya ve Çin ile tabii ki Türkiye’nin bazı ihtilaflı konuları devam ediyor. Ama birlikte hareket edilecek birçok konu da oluştu. Burada askeri ve ekonomik meseleler ön plana çıktı. Birlikte hareket edilen bu konular bir eksen kaymasından ziyade bağımsız hareket etme neticesini doğurdu. Ama bu bağımsızlık resmi olarak bağlı olduğunuz ve felsefe olarak birlikte hareket ettiğiniz yerde problem oluşturdu. Ama Türkiye’nin bu politikalarında geri adım atılacak bir nokta yok çünkü burada aslında Batı’yı rahatsız etmek üzere yapılmış bir şey yok. Bu eksen kayması olarak nitelendirilemez çünkü Türkiye’nin ekseni tamamen Batı’nın üstünden geçen ve Batı politikalarının peşinden giden sistem üzerine kurulu değil. Türkiye çıkarları üzerinden hareket ediyor ve çıkarları, Rusya ve Çin ile bazı noktalarda kesişiyor.”
‘Türkiye, ABD ile olan krizlerini çözmek istiyor’
Aynı zamanda ilişkilerde çözümü zor olan birçok başlık da bulunuyor. DİPAM Başkanı Sakman, Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine dair ise şunları söyledi:
“Türkiye bu krizleri çözmek istiyor. Çünkü son zamanlarda sorun yaşadığı devletlerle ilişkilerini tahkim etmek yönünde dış politikasını güncelledi. Ama ABD ile son dönemde yaşadığı birçok sorunun hukuki veya teknik altyapıları var. Bu derinlikleri çözmeden bu konularda ilerlemek mümkün değil. Bunların çözülmesi için önce bu sorunları oluşturan temeller üzerinde konuşmaya başlamak gerekiyor. Bu da Erdoğan ve Biden’ın bu zirvedeki ikili ilişkileri ile ortaya çıkacak. Dış politikadaki konular, Rusya ile ilişkiler, Suriye gibi diğer konular üzerinde Türkiye hassasiyetle duruyor ve burada ABD’nin en azından bu görüşmenin akabinde olumlu mesajlar vereceğini düşünüyorum.
‘Türkiye bir süredir, somut birkaç adım bekliyor’
Peki, Erdoğan-Biden zirvesinden somut adımlar beklenmeli mi? Sakman’ın görüşü şu şekilde:
“Öncelikle ilk görüşmenin uluslararası bir toplantının ardından gerçekleşmesi ikili ilişkiler açısından çok ön alıcı veya iyi ilerleyici bir sonuç doğuracağını düşünmüyorum. Çünkü bu tip toplantıların arkasından yapılan ikili zirveler genellikle yüzeysel geçer ve kısa süreli olur. Bunun da çok derinlikli konuların tartışılacağı, uzun süren toplantı olacağını düşünmüyorum. Ama bu zirvenin somut çıktıları olur mu? Türkiye bir süredir, somut birkaç adım bekliyor. Bunlar aslında FETÖ, S-400, F-35 gibi konulardan ziyade Türkiye’nin kendi iç politikasına genel olarak beka problemi olarak nitelendirdiği bazı konularda ABD’nin olumlu adımlar atmasını bekliyor. Bu toplantıdan sonra hızlı şekilde somutlaşan politika dönüşümü olacağını düşünmüyorum ama bu anlamda adımlar atılıp atılmayacağı bu toplantıda belli olacak. Bunun bize ne kadar yansıyacağını öngörmek zor.”