Marmara Denizi’ni saran deniz salyası (müsilaj) felaketinde atıkların rolünü İTÜ Çevre Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. İzzet Öztürk, RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na değerlendirdi. Prof. Öztürk, “İleri biyolojik arıtma tesislerinin sayısının artırılması şart. İstanbul nüfusunun yarısının atığını, kıyıdan 3 km mesafede 50 metre derine çok da etkili olmayan mekanik arıtma sonrası deşarj ediyoruz” dedi.
İşte Prof. Öztürk’ün açıklamalarından satırbaşları:
“5 yıllık kaybımız var”
“İstanbul'da 2015 sonrasında arıtmanın seviyesinin biyolojik arıtmaya dönüştürülmesi öngörüldü ve şu anda da bu çalışmalar başlatıldı. Mekanik arıtma dediğimiz çok basit bir arıtma, kumların çökertildiği, yağların ve kumların tutulduğu bir arıtmadan bahsediyoruz. Sonrasında su 50 metre derinden Marmara'nın alt tabakasına Boğazın girişine veriliyor. İstanbul'daki suların önemli bir kısmı bu şekilde veriliyor. Boğaza verilen suların önündeki bu mekanik arıtmalar şu anda biyolojik arıtmaya dönüştürülmeye başlandı. Baltalimanı bitmek üzere, Yenikapı ihaleye girdi, Kadıköy ihaleye hazırlanıyor. Zaman kaybı söz konusu bunu kabul etmemiz gerekiyor. En az 5 yıllık bir kaybı rahatlıkla söyleyebilirim. Marmara'nın kirlenmesinin aslan payı bize ait.
2 metre çapında borularla veriliyor
İstanbul'da her gün 3.5-4 milyon metreküp civarında atık su oluşuyor. Bu suyun yarısını ileri biyolojik arıtmadan geçirecek 9 tesis var. Ama diğer yarısı mekanik arıtma ve derin deşarjla yüzde 70-80'nini Karadeniz'e gönderiyoruz. Yüzde 20-30'u ise boğazın girişinde ters dönerek üst akıma kapılarak tekrardan Marmara'ya dönüyor. Boğazın girişine yapılan deşarjlarda 50-55 metre derinlikten veriyoruz Yenikapı ve Kadıköy'ü ama Boğazın tabanına verdiklerimizi 70 metreden veriyoruz, kıyıya uzaklığı ise 3 km civarında. 2 metre çapında boru hatları var. Oralardan kontrollü olarak deşarj ediyoruz. Bunları ileri biyolojiğe dönüştüreceğiz. İstanbul için söylenilen 89 tesis küçük tesislerdir. Tuzla, Paşaköy, Ambarlı, Büyükçekmece, Silivri, Ataköy gibi yerlerde çok büyük tesislerimiz var ve bunlar ileri biyolojik tesisler. Nüfusun yarısını ileri biyolojik arıtmadan geçiyoruz ama Boğaz girişi ve Boğadakiler’de daha düşük seviyede arıtmamız var, onlar da dönüştürme aşamasında. Müsilajı tetikleyen organizmaları besleyecek unsurlar fazlasıyla var. Marmara kenarındaki yerleşimlerden ve Susurluk havzasından geliyor, Balıkesir taraflarından.”