Vesti FM’e yaptığı açıklamada AB’nin tepkisini ‘anlamadığını’ belirten Zaharova, geçmişte de uçakların zorunlu acil iniş yaptığını belirterek, Batı’nın bunlara bir tepki göstermediğini söyledi.
ABD’nin talebiyle 2013’te Bolivya devlet başkanının bulunduğu uçağın, 2004’te de senatör Andrey Vavilov’un uçağının zorunlu iniş yaptığını belirten Zaharova, 2012 yılında da Moskova’dan Şam’a giden sivil bir uçağın Ankara’ya inişe zorlamasını hatırlattı.
Zaharova, "NATO’dan bu eylemlere karşı bir tepki geldiğini hatırlıyor musunuz? Hayır, çünkü böyle bir şey olmadı. Bunlar sadece birkaç örnek. Ya zorla yakalamaları? Mahkeme, soruşturma olmadan sadece istihbarat servislerinin ortaya attığı materyaller veya provokasyonlar doğrultusunda tutuklamalar oldu, insanlar, üçüncü ülkenin vatandaşları bir ülkeden bir başka ülkeye kanunsuz şekilde götürüldü… Tüm bunlar yaşanmışken Batı’da nedense bir histeri başladı. Nedenini ise yine anlamıyoruz" ifadelerini kullandı.
AB’nin Minsk’te yaşananlar nedeniyle Moskova’ya yaptırım bekleyip beklemedikleri sorusunu yanıtlayan Zaharova, yaptırımları beklemeye gerek olmadığını, zira yaptırımların neler olduğundan bağımsız şekilde ‘kendi kendilerine zuhur edebildiklerini’ ifade etti.
Zaharova, "Yaptırımların bir olaya bağlandıkları ya da bağlanmadıkları da olabiliyor, yeni yaptırımlar getirmek için olay da yaratılabiliyor. Bu nedenle beklemek ya da beklenti gibi bir sözcüğü kullanmaya lüzum yok bana kalırsa" dedi.
Minsk'teki uçak hadisesi, bir uçağın üçüncü ülkede zorla indirilmesiyle sonuçlanan ilk olay değil. 3 Temmuz 2013'te Moskova'da katıldığı bir konferanstan dönen Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales'in uçağı Fransa ve Portekiz'in hava sahalarında uçuş izni çıkmaması üzerine Viyana'daki Schwechat Havaalanı'na zorunlu iniş yapmıştı. ABD'nin casuslukla suçladığı Edward Snowden'ın içinde olduğu iddiasıyla aranan bir uçağın ABD’li eski istihbaratçının bulunmaması üzerine Avusturya'dan havalanmasına izin verilmişti. Avrupa ülkelerinin bu kararı, Güney Amerika'da büyük tepkiyle karşılanmıştı.