NEREDEN GELİYOR?

Ata binmek bir ayıp inmek iki ayıp

“Ata binmek bir ayıp inmek iki ayıp” atasözünü çoğumuz bilir, bazen de kullanırız. Bu atasözü içinde, “Bir işe, mesleğe iyi hazırlanmadan, eğitim almadan başlanmamalı, gerekli hazırlık ve eğitimden sonra başlayınca da yarıda bırakılmamalı, mutlaka başarıyla sonuçlandırılmalıdır” şeklinde önemli bir öğüt barındırıyor.
Sitede oku

Halk bilimci, yazar Nail Tan ise 'Şehre inen atasözünün' artık asıl kaynaklarıyla ilgisinin kalmadığını belirtiyor.

Peki, bu atasözü nereden geliyor?

Atasözünün şehirleşmeden önceki kaynaklarını Nail Tan’ın, Türk Dili dergisinin Haziran 2013 tarihli sayısındaki makalesinden özetleyerek okuyalım:

“Ata sporumuz cirit, eskiden İç Anadolu Bölgesi’nde de yaygın biçimde oynanmaktaydı. Cirit atları, kışın başlayan ve sonbahara kadar yaklaşık dokuz ay süren özel bir eğitimle yetiştiriliyor. Cirit, genellikle sonbaharda oynanıyor. Ali İlisulu, 1978 yılında yazdığı bir makalede cirit atlarının zorlu eğitimini ayrıntılı olarak anlatmıştır. Bu konuda güzel bir atasözümüz var: ‘Atına güvenmeyen cirit oynamaz’. İyi ciritçi olmak için, atın eğitiminin yanı sıra oyuncunun da çok iyi ata binmesi gerekir. İyi ata binemeyen, cirit deneyimi olmayan bir kişi at binip cirit oynamaya kalkarsa, gerçekten de büyük ayıptır. Çünkü ya attan düşer ya da ciritle vurularak takımına puan kaybettirir. Hele hele, müsabaka sırasında korkup pes etmek, attan inip oyunu yarıda bırakmak daha büyük ayıptır.
Gelelim, atasözünün ikinci kullanım alanı olan düğünlere. Yozgat başta olmak üzere Türkiye’nin hemen hemen her bölgesindeki köylerde 1960’lı yıllardan önce gelinler mutlaka at üstünde güveyin evine götürülmekteydi. Gelin atta, buyruk Hak’ta; Gelin ata binmiş, gör kime inmiş; Gelin ata binmiş, ‘Ya nasip!’ demiş; Gelin ata binmiş, ‘Ya nasip, kim bilir kime münasip’ demiş, gibi atasözlerimiz bu geleneğin halk edebiyatına yansımasıdır. Gelin, al duvakla girdiği kocasının evinden ancak ak duvakla (kefenle) çıkabilirdi. Koca evini terk etmek, boşanmak büyük ayıp sayılırdı. Gelinin ata binerek baba evinden; ‘Hem ağlarım hem giderim’ diyerek ayrılması ailesi nazarında ilk bakışta baba evinde rahat ettiremedik, iyi bakamadık mı diye ayıp karşılanabilir. Ancak ayıbın daha büyüğü, gelinin evlenip gittiği kocasının ocağını tüttüremeyip baba ocağına dönmesidir. Bu söz, geline anne babasının son nasihatlerinden biri olarak ele alındığında anlamının doğruluğu aydınlanmaktadır.”
Yorum yaz