SEYİR HALİ

Yerli aşı çalışmaları yapılırken hangi zorluklarla karşılaşılabilir?

Ali Çağatay, yerli aşı çalışmaları yapılırken karşılaşılabilecek sorunları yorumladı. Çağatay “Risk altındaysam aşı zamanı geldiği vakit aşı olurum diyerek çıkarsınız. Nasıl geciken adalet, adalet değil ise geciken aşı da, aşı olmaktan çıkar” dedi.
Sitede oku

Ali Çağatay, RS FM’de Seyir Hali programında yerli aşıların kullanımı konusunda Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “Hatırlatma dozlarını yerli aşı ile yapabileceğimizi düşünüyorum” açıklamasını ve yerli aşı çalışmalarında karşılaşılabilecek zorlukları değerlendirdi.

Çağatay, Türkiye’deki aşı çalışmalarının durumunu “Aşılama ile ilgili bir yerli aşı masalımız var. Türkiye’de halen irili ufaklı kamu, özel şirket, hastane, üniversite bünyesinde yürütülen çalışmalarla ilgili olarak 11 şirketin ya da 11 bağımsız birimin hazırlıklarını sürdürdüğü aşı çalışması var. 11 yerli aşı çalışması var, kimi klinik öncesi aşamada kimi birinci fazda kimi ikinci faza geçmiş durumda kimi üçüncü faza hazırlanıyor” diye aktardı.

‘Sağlık Bakanı’nın bu tür konularda demeç verirken son derece dikkatli olması gerekir’

Çağatay, Sağlık Bakanı Koca’nın yerli aşıyı hatırlatma aşısı olarak kullanma açıklaması hakkında “Bu yerli aşıyı kullanabilecek miyiz? Sağlık Bakanı’na göre üçüncü doz aşıyı yerli olarak kullanabileceğiz. Bu zaten bir hekimin söylememesi gereken bir şeydir. Bir Sinovac aşısı olmuşsunuz tekrar dozda bir Sinovac aşısı daha yaptırmışınız. Üçüncü dozda Sağlık Bakanı ‘Gelin bir dozda ben size yerli aşı yapacağım’ diyor. Olmaz. Bir defa aşıda devamlılık gerekiyor. Sinovac olduysanız Sinovac ile devam etmeniz tıbben daha doğrusudur. Bulamazsanız, elbette yapacak bir şey yok. Gidersiniz BionTech aşısı da yaptırabilirsiniz. Sağlık Bakanı bu tür konularda demeç verirken son derece dikkatli olması gerekirken propaganda aracı olarak kullanıyor. 11 tane yerli aşı hazırlığı var. Yerli aşılarımızdan birisini üçüncü doz olarak kullanacağız diyor. Üçüncü doz olarak vatandaşlarımıza kullanamazsınız” dedi.

‘Üçüncü faza geldiğinizde geniş kitleler üzerinde aşı uygulamasına başlıyorsunuz’

Yerli aşının üretilmesinin zor olduğunu söyleyen Çağatay, bunun sebebini şöyle açıkladı:

“Yerli aşıyı üretebilmeniz son derece zor. Neden zor? Tabii ben bir hekim, genetikçi, eczacı, farmakolog, virolog değilim ama edindiğim bilgiler sağlam. İyi kaynaklara başvurarak öğrendim. O bilgileri sizinle paylaşıyorum. Ben şu anda sizin için aktarıcıyım. Aşı üretmeye başlıyorsunuz, üçüncü faza geldiniz. Üçüncü faza geldiğinizde geniş kitleler üzerinde aşı uygulamasına başlıyorsunuz. Geniş kitleler ne? 10 bin, 100 bin bir sınırı yok. Ne kadar çok yaparsanız aşıların o kadar hata payı düşüyor. Aşı iki çalışma ile yürütülür. Bir tanesi hastaya ya da denek olacak kişiye aşı değil bir saf su gibi bir sıvı materyal verirsiniz. Diğer gruba uygulamaya koymak istediğiniz aşıyı verirsiniz. İki gruba ayırırsınız. Diyelim ki 12 bin deneyiniz var. 12 binin 8 binine gerçek aşıyı verdiniz. Dört binine de plasebo verdiniz. Plasebo verdiğiniz dört bin kişi içinde 72 tane hasta çıktı. Diğer grupta dört tane Kovidli hasta çıktı. Matematik modelleme ile aşının etki derecesini buradan hesaplıyorsunuz. Aşının yüzde etkinliği buradan çıkıyor.”

‘Nasıl geciken adalet, adalet değil ise geciken aşı da aşı olmaktan çıkar’

Yerli aşıda plasebo kullanımının zor olacağını belirten Çağatay “Çünkü Türkiye nüfusunun 9.5’ini  bir ve ikinci doz olarak aşıladı. Bu durumda yerli aşı üreten kuruluşun biri karşınıza geldi ve sizi denek olarak kullanmak istediğini söyledi ve bu süre içinde aşı olmamanız gerektiğini söyledi. Bunu normal şartlarda bir insana teklif ettiğinizde yanıtı ne olur? Risk altındaysam aşı zamanı geldiği vakit aşı olurum diyerek çıkarsınız. Bu durumda yapay, kandırılmış, ikna edilmiş denekler bulmak zorundasınız. Bu da etik değil. Nasıl geciken adalet, adalet değil ise geciken aşı da aşı olmaktan çıkar” diye konuştu.

‘Aşılamanın başladığı ve belli noktaya geldiği durumlarda plasebo bulmak hem zordur hem de etik olarak sakıncalıdır’

Çağatay “2020 başında hızlı hareket etmiş olsaydık, ‘Hangi aşıyı alsak? Hangi aşıdan kaç para kazansak? Hangi şirketi zengin etsek? Hangi şirkete maske ve dezenfektan konusunda ayrıcalıklar tanısak?’ gibi küçük Ali Cengiz oyunlarıyla uğraşmamış olsaydınız şu anda aşımız diğer uluslararası kullanılan aşılarla aynı zaman diliminde kullanıma girecekti. Çünkü henüz Türkiye’de aşılama başlamamıştı. Aşılama başlamadığı durumlarda plasebo grupları bulmak mümkündür ve etiktir. Aşılamanın başladığı ve belli noktaya geldiği durumlarda plasebo bulmak hem zordur hem de etik olarak sakıncalıdır” diye ekledi. 

Yorum yaz