Türkiye ile Mısır arasında siyasi istişareler kapsamında Türk Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal'ın başkanlığındaki heyet, bugün ve yarın Kahire'de temaslarda bulunacak.
Türk Dışişleri’nin açıklamasında, söz konusu istikşafi görüşmelerde, iki ülke arasındaki ilişkilerin ikili ve bölgesel bağlamda normalleştirilmesine yönelik atılması gereken adımların üzerinde durulacağı belirtildi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise "Türk tarafıyla görüşmelerde ilişkilerin normalleşmesini sağlayabilecek gerekli adımlar üzerinde durulacak" denildi.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Mayıs’ta, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz El Suud ile telefonda görüştü. Görüşmede, Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri ele alındı.
Bunların yanı sıra BAE ile ilişkilere farklı bir soluk getirecek Türkiye’nin yeni Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer, 1 Mayıs’ta göreve başladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, BAE Dışişleri Bakanı Abdullahbin Zayid Al Nahyan ile 22 Nisan’da da bir telefon görüşmesi yapmıştı.
‘ABD’de iktidar değişimi etkili oldu’
Tüm bu gelişmeler değerlendirildiğinde Türkiye’nin Ortadoğu ve Körfez ülkeleri ile ilişkilerinde bir değişim olduğu görülüyor. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, bu değişimin birkaç nedeni olduğunu ifade etti:
“Birinci olarak ABD’de iktidar değişimi etkili oldu. Trump döneminde Körfez ülkeleri, ABD’nin verdiği açık çekle hareket etti. Özellikle Kaşıkçı olayında bile gördüğümüz gibi ABD, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı bu işin dışında tutmak için çok ciddi çaba harcadı. Yemen konusunda yine sonuna kadar destek verdi. Dolayısıyla Suudi Arabistan ve BAE yönetimleri son derece rahattı. Ancak Biden’ın iktidara gelişi ile birlikte ABD’nin bu iki ülkeye karşı bu kadar müsamahalı davranmayacağı beklentisi söz konusu oldu. Bu iki ülke de yeni duruma göre pozisyonlarını ayarlamaya çalışıyor. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE, Trump’ın iktidara gelmesinden bu yana çok yakın bir ittifak içindeydi. Ama bu üçlü arasında da sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Özellikle Yemen konusunda Suudi Arabistan ile BAE’nin politikaları giderek ayrışmaya başladı. BAE, Mısır’dan özellikle Libya konusunda daha farklı beklentiler içindeydi ama Mısır kendi ulusal çıkarlarını dikkate alarak bir harekat tarzı belirledi. Dolayısıyla her ülke kendi bağımsız politikalarını uygulama konusunda daha istekli. Aralarındaki ayrışma da Türkiye ile olan sorunları çözme konusunda itici bir güç oldu.”
‘Türkiye, rolünün kabullenilmesini istiyor’
Türkiye açısından bu ilişkilerin geliştirilmesinde de çeşitli faktörler olduğunu ifade eden Orhan, şöyle devam etti:
“Türkiye açısından bakıldığında da Doğu Akdeniz, Türk dış politikasında hayati bir konuma erişti. Bunun yanı sıra Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile yürütülen mücadele, Türkiye’nin diplomatik açıdan elini güçlendirmesi için kıyıdaş ülkelerle deniz yetki sınırlarının belirlenmesi anlaşması imzalama isteğinin öne çıkması çok itici bir güç oldu. Mısır’la imzalanacak bir anlaşma, Doğu Akdeniz’deki dengeleri Türkiye lehine değiştirecek. Türkiye, Mısır’la siyasi sorunları arka plana atması gerçek çıkarları öne çıkarma konusunda bir yaklaşım geliştirdi. Suudi Arabistan’la ilişkiler konusunda da sorunda daha çok karşı taraftan kaynaklanıyordu. Türkiye’nin Arap-Ortadoğu coğrafyasına giderek daha fazla müdahil olması bu iki ülkede ciddi rahatsızlık yaratmıştı. Müslüman Kardeşler ile olan ilişkiler de bu üç ülkede yine ciddi rahatsızlık yaratmıştı. Ondan dolayı Türkiye’ye karşı agresif bir tavır içinde yer aldılar. Suriye’de, Türkiye’nin ayağına basmaya çalıştılar. Türkiye açısından sorun çok büyük değil, rolünün kabullenilmesini istiyor. Dolayısıyla karşıdan gelen bütün iyi niyet adımlarına Türkiye de karşılık verdi. Çünkü Türkiye de ekonomik anlamda bu ülkelerle yapılacak işbirliğinin önemli olduğunu biliyor.”
İran boyutu
ORSAM uzmanı Oytun Orhan, Körfez’in dış politikasındaki yumuşamasında ABD-İran arasındaki diyalog ve anlaşma zemininin önemli bir faktör olduğunu ifade ederek, “ABD’nin bile İran’la sorunları çözme eğiliminde olduğu bir ortamda Suudi Arabistan’ın tek başına İran’la karşı karşıya gelme şansı yok” dedi.
Türkiye’nin İran’la ilişkilerinde işbirliği ve rekabetin bir arada yürüdüğünü kaydeden Orhan, “Türkiye’nin dış politikasındaki bu adımlar, İran’la ilişkileri fazla etkilemeyecektir” diye de ekledi.