CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT TV canlı yayınında Zafer Arapkirli'nin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
1 Mayıs ve Emek Dayanışma Günü'nü kutlayan Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs'ın emeğin, çalışanların bayramı olduğunu söyledi.
Türkiye'de 10 milyonu aşkın işsizin bulunduğunu, çok sayıda çalışanın sendikalı olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, hak talebinde bulunanların cezalandırıldığı bir sürecin yaşandığını savundu.
Kimsenin umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sorunlara çözüm bulacaklarını aktardı.
Basında, 1 Mayıs'ı kutlamak isteyenlere şiddet uygulandığına yönelik görüntülerin yer aldığını, demokrasilerde bunlara asla ve asla izin verilmemesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasinin olmadığını iddia etti.
"Gazetecilerin eylemlerde görüntü almasının bir genelgeyle yasaklandığı" yönündeki iddiaların aktarılması üzerine Kılıçdaroğlu, bu yönde bir genelge olduğunu, bunun da kamu görevlilerine duyurulduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu, genelgenin, "Türkiye'de demokrasinin, anayasanın, hak ve özgürlüklerin askıya alındığı, bunu da bütün dünya duysun" amacını taşıdığını öne sürdü.
'Güvencen sosyal devlettir demesi lazım'
Alkol satışı tartışmalarının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ben işi 'içki yasağı' veya başka bir yasaktan değil ben işi doğrudan doğruya esnaf açısından görüyorum. Bu esnafın yetkisi var mı, dükkanını açıyor mu, açacak. Bu esnaf satış yapacak mı, yapacak. Bu satıştan gelir elde edecek, çoluk çocuğunun nafakasını sağlayacak. 'Dükkanı kapat' peki adam nasıl geçinecek? Benim üzerinde durduğum konu bu. 'Dükkanı kapat' diyorsanız ki haklılar pandemi döneminde kapanması lazım o zaman sosyal devletin devreye girip, 'Kardeşim sen dükkanını kapat, evinde otur dedim ama sen ve ailen, çocukların asla aç ve açıkta kalmayacaksınız. Senin güvencen sosyal devlettir' demesi lazım."
Manavın, bakkalın, simitçinin, büfecinin herkesin perişan olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Nerede bu sosyal devlet?" sorusunu yöneltti.
Kılıçdaroğlu, özel hayatın gizliliğinin esas olduğuna yönelik anayasada temel kuralın yer aldığını, bunun sadece içki olayıyla ilgili olmadığını ifade etti.
Partisinin çalışmalarını anlatan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin sorunlu bir süreçten geçtiğini savundu.
'Türkiye coğrafyasında açlık, yoksulluk, işsizlik var'
Türkiye'nin 19 yıl sonunda açmazlar ülkesi haline dönüştürüldüğünü ileri süren Kılıçdaroğlu, "Türkiye coğrafyasında açlık, yoksulluk, işsizlik var. Hatta sıradan değil derin yoksulluk var. Bu ülkede on binlerce çocuk yatağa aç giriyorsa, o sorun hepimizin sorunu olmak zorundadır. Böyle bakmak durumundayız" ifadesini kullandı.
Milletvekillerinin illere ziyaretler yaparak sorunları tespit ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin bu sorunları raporlaştırdığını söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, sorunlara yönelik çözüm önerileri de hazırladıklarını kaydetti.
Vatandaşa kendilerini anlattıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sadece bugüne değil, sadece on yıla da değil, önümüzdeki yüzyıla hazırlık yaptık. İkinci yüzyıla çağrı beyannamemiz 13 madde. Bir yüzyılı devirdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Şimdi önümüzde ikinci yüzyıl var" dedi.
Kovid-19 salgını sürecini hatırlatan Kılıçdaroğlu, insanların hayatının tehlikeye atıldığını, AK Parti'nin kongreler yaptığını, çifte standart uygulayan bir devlet yapısının ortaya çıkarıldığını iddia etti.
Vatandaşa maske takmadığı veya kuralına göre maske takmadığı için ceza yazıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Kendileri maskesiz kongreler yaptılar, 'lebalep' onların deyimiyle doldurdular. Binlerce insan hayatını kaybetti. Orada hiçbir ceza bile yok, sorumluluk bile duymadılar. İnsanların hayatını tehlikeye attılar. Bugün eğer yeniden sokağa çıkma yasağı geldiyse yaptıkları kongreler nedeniyledir. Yazık günah değil mi bu ülkenin insanlarına? Bunlarda vicdan, ahlak var mı? İnsanın hayatını tehlikeye atıyorsun, o insanı yok sayıyorsun, 'Sen ölebilirsin' diyorsun. Yeter ki kongrede gel beni alkışla, benim gururumu okşa, kibrimi okşa, insan ölebilir, yok olabilir. Böyle bir devlet yönetimi olur mu? Vatandaşına 'sokağa çıkma' diyorsun, kongrelerinde diyorsun 'hep beraber gelebilirsiniz.'"
'İktidarın, sarayın saldırısına uğruyorlar bunlar'
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutlamak isteyenlere polis tarafından müdahale edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlamanın bir anayasal hak olduğunu söyledi.
Kalabalık olmayan bir grubun bu kutlamayı yapmak istediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Niye izin vermiyorsun? İktidarın, sarayın saldırısına uğruyorlar bunlar. İstiyor ki sokağa çıkalım, kitleleri harekete geçirelim" görüşünü savundu.
Kılıçdaroğlu, "Kitlelerin sokağa çıkma gibi bir talebi olursa ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine, "Kimin böyle bir talebi var bilmiyorum. Böyle bir talebi herkes kafasından silsin. Sandık gelecek, demokratik yollarla bir otoriter rejimi yolcu edeceğiz. Bu işin kuralı budur, acıya tahammülümüz yok" ifadelerini kullandı.
Sandığın her zaman gelebileceğini savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devleti yönetemiyorlar. Artık sokaktaki vatandaş da bunların devleti yönetemediğini gördü. Çekle ilgili yasal düzenleme yaptılar, devleti kilitlediler. Kanuna aykırı genelge çıkarıyorlar da hiç değilse yaptıkları hatayı gidermek istiyorlar. Akılla, mantıkla bir devletin yönetilmesi gerektiğini bilmiyorlar. Çünkü devletteki bütün liyakatli kadroları yok ettiler. Hangi aklı başında, ahlaklı, inançlı bir yönetim rüşvet alan kişiyi büyükelçi tayin eder? Bayrağını taşıyacak o adam arabasında. Akıl, mantık alacak şey mi? Bir devlet böyle yönetilir mi? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyükelçisi Amerika'ya atandı, ortalıkta gariban, yetim gibi geziyor. Güven mektubunu veremiyor. Kabul etmiyorlar. Bu mudur onurlu Türkiye Cumhuriyeti Devleti?"
Kılıçdaroğlu, ülkeyi adaletle yönetmek istediklerini, bir kişinin iradesine teslim etmeyeceklerini ifade etti.
"Recep Tayyip Erdoğan, artık Türkiye için temel bir milli güvenlik sorunudur"iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"AK Parti'ye geçmişte oy veren vatandaş da bunun farkında. 'Eğer bu yüzükten başka bir şey bulursanız, bilin ki Recep Tayyip Erdoğan hırsızlık yapmıştır.' diyordu ya. Hangi yüzükten bahsediyoruz beyefendi. 50 bin avroluk çanta taşınıyor şu anda. Bunların hepsini vatandaş biliyor, bir tarafa yazıyor. Bu yüzden öyle çok büyük eylemler, şunlar, bunlar değil. Hep beraber sabırla bekleyeceğiz. Sandık gelecek, oyumuzu kullanacağız. Dünya siyaset tarihine güzel bir armağan bırakacağız. Bu armağanı bırakacak olanlar da bu ülkenin gençleri. İlk kez oy kullanacak 6 milyon 300 bin genç. O gençler, otoriter rejime son verip demokrasiyi getirecekler ülkeye."
"Dostlarımızla iktidar olacağız" sözü hatırlatılan Kılıçdaroğlu, "'Dostlarımız' derken, siyaseten dostlarımız. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi kim savunuyorsa onların tamamını dostlarımız sayıyoruz. Sadece siyaseten mi? Hayır. Sosyal kimlik üzerinden de dostlarımızı tanımlıyoruz. Apartman görevlisi, emeklisi, EYT'lisi, düğün salonu çalıştıranları, işsizler ordusu, bütün bunlar bizim dostlarımızdır" ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemesine değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"En son Biden açıklama yaptı. Bütün AK Parti'liler ne bekliyordu? Erdoğan, salı günü kürsüye çıkacak, 'Ey Biden ne yaptın?' diyecek, yerle yeksan edecek. Onu beklemiyor muydu? Aslan gibi kükreyecekti sözde. Kedi gibi bile miyavlamadı. Görkemli tarihi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni maalesef yönetiyor, yönettiğini sanıyor."