DÜNYA

Halk Sağlığı Genel Müdürü Kara: Aşı, dünyada belki de en iyi olduğumuz konu

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürü Fatih Kara, "Bizim içine forklift girecek kadar büyük eksi 80 dolaplarımız, yani alanlarımız var. Eksi 80 ile ilgili süreçler bugüne kadar herhangi bir aksama olmadan işletiliyor. Şunu çok net söylüyorum; aşı dünyada belki de en iyi olduğumuz konudur" dedi.
Sitede oku

TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde, Obezite ile Mücadele Yöntemleri ve Cerrahi Uygulamalardaki Malpraktis İddialarının Belirlenmesi amacıyla kurulan alt komisyon toplandı.

TBMM Dilekçe Komisyonu ve Alt Komisyon Başkanı, AK Parti İstanbul Milletvekili Belma Satır, bilimsel araştırmalara göre, Kovid-19 salgını ile bu kapsamda alınan tedbirlerin, yeme alışkanlığına, hareketliliğine ciddi etkide bulunduğunu, bu nedenle pandemi döneminde çocuklar, yetişkinler ve yaşlılarda obezite oranlarının daha da arttığının belirlendiğini söyledi.

Bu artışın yanında salgın dönemine obezite hastası olarak giren kişilerin, Kovid-19'a karşı çok daha savunmasız olduğunu ifade eden Satır, Kovid-19 geçiren obezlerin diğer kişilere göre hastalığı daha ağır geçirdiğinin ve ölüm oranlarının yüksek olduğunun tespit edildiğini aktardı.

Satır, araştırmaların, küresel ölümcül sonuçları olan bir salgın öncesinde, obeziteyle mücadelenin hayati derecede önemli olduğuna işaret ettiğini belirtti.

'Türkiye, dünyada en fazla aşı yapan 7'nci ülke'

Kara, daha sonra komisyon üyelerine, 'Kovid-19 pandemi süreci' başlıklı sunum yaptı.

Kara, Türkiye'de Kovid-19 takip ve yönetiminde alınan kararlar, salgınla mücadele yöntemleri, sağlık altyapısı, hastaneler, kamu kurumları ve özel sektör arasında koordinasyon, aşılama çalışmaları konularında bilgi verdi.

Sağlık personeli, 85 yaş ve üstü grupta yer alan kişilerle başlayan aşı çalışmalarının sürdüğüne işaret eden Kara, "Türkiye, dünyada en fazla aşı yapan 7'nci ülke. Aşılananların sayısının 22 milyonu geçti. Bebeklerimizin aşılanmasında da yüzde 98'in üzerinde bir aşı kapsayıcılığıyla dünyaya örnek olan bir ülkeyiz." dedi.

Kara, "1'inci sırada ABD, 2'nci sırada Çin, 3'üncü sırada Hindistan, 4'üncü sırada Brezilya; bunların nüfuslarına baktığınız zaman ve aşı üretimiyle ilgili süreçlerine baktığınız zaman çok farklı. 6'ncı sırada Almanya, 7'nci sırada Türkiye. Almanya ile Türkiye arasında 1,5 milyon civarında bir fark var toplamda. Şu an için 22 milyonu geçmiş durumdayız, 22 milyon 300'e yaklaşmışızdır diye düşünüyorum. Aslında aşılamada da aşı dozu olarak uyguladığımızda dünyada 7'nci sıradayız. Bu anlamda da birçok Avrupalı devletin bile önündeyiz. Önümüzdeki günlerde bu hızla da artacaktır, o umudu da taşıyoruz" diye konuştu. 

'Türkiye'de 19 ayrı aşı çalışması var'

Kara, Türkiye'de birkaç üniversitede 19 ayrı aşı çalışması olduğunu kaydederek, "Dünya Sağlık Örgütüne de kayıtlı bunlar. Faz 3 aşamasına geçmiş olanlar var, faz 1 aşamasına geçmiş olanlar var, hayvan deneyleri yürütülmekte olan var, mRNA aşısı da var çalışmaları devam eden; yani dünyada hangi aşı varsa onların tamamıyla ilgili aşılama, aşı üretim çalışmaları ülkemizde var" ifadelerini kullandı.

'İçine forklift girecek kadar büyük eksi 80 dolaplarımız var'

Türkiye'ye getirilen Kovid-19 aşılarının, tasarlanan özel odalarda eksi 80 derecede saklandığını anımsatan Kara, şöyle konuştu:

"Bizim içine forklift girecek kadar büyük eksi 80 dolaplarımız, yani alanlarımız var. Eksi 80 ile ilgili süreçler bugüne kadar herhangi bir aksama olmadan işletiliyor. Şunu çok net söylüyorum; aşı dünyada belki de en iyi olduğumuz konudur. Global aşı firmalarının yetkililerinde biri, 'Ben sizin aşı sisteminizi dünyanın başka yerlerindeki seminerlerde, sunumlarda anlatıyorum.' dedi. Bu sistem; aşı, fabrikadan çıktığı andan itibaren içine data loggerlar (veri kaydedici) yerleştiriliyor. Depomuza geldiğinde data loggerlar okunuyor. Data loggerlarda herhangi bir aksaklık varsa 'Kusura bakmayın.' deyip iade ediliyor. Ondan sonraki süreçte de nakil araçlarımızda, dolaplarımızda, aile hekimliklerimizde ısı açısından anlık olarak takip edilen bir sistemle biz bunları takip ediyoruz."

'Obezite, Kovid-19'un seyrinde daha olumsuz sonuçlara yol açıyor'

Kara, ABD, Avrupa ülkeleri ve Türkiye’de yaygın görülen bir sağlık problemi olan obezitenin; diyabet, kalp-damar hastalıkları ve kanser riskini önemli oranda artırdığını bildirdi. 180 araştırmanın incelendiği bir meta-analizin, bu durumun hem Kovid-19'a yakalanmada hem de ölüm oranı yönünden daha kötü sonuçlara yol açtığını gösterdiğini aktaran Kara, araştırmalarda, obez Kovid-19 hastalarının daha sık mekanik ventilasyona ihtiyaç duyduğunun rapor edildiğini söyledi.

Obezitenin, Kovid-19'un seyrinde daha olumsuz sonuçlara yol açmasının, dört hipotez ile açıklandığına dikkati çeken Kara, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Obezite ve eşlik eden hastalıklar organ hasarına yol açıyor ve hasarlı organların enfeksiyona dayanıklılığı düşüyor. Obezitede ACE2 atılımının artışı virüsün hücre tutulumunu kolaylaştırıyor. Obezitenin kendisi de enflamasyon sürecinin aktif olduğu bir durum ve bu, Kovid-19 hastalarındaki immun cevabın daha abartılı olmasına yol açar. Obez hastaların artmış karın basıncı nedeniyle azalan akciğer hareketleri Kovid-19 hastalığında solunum yetmezliğinin ortaya çıkışını kolaylaştırır. Dört ayrı mekanizmayla obezite aslında Kovid-19 ile mücadelemizde bize zorluk çıkarıyor."

'Hastaların telefonla aranması çok kıymetli'

Kovid-19 hastalarının telefonla aranmasının ne işe yaradığını paylaşan Kara, şunları kaydetti:

"Emin olun şu çok kıymetli, ben kendi akrabalarımdan, eşimden, dostumdan Kovid-19 olduğunu duyduğum kişileri iki günde bir aradım. Çünkü kişi konuşurken arka arkaya iki-üç cümleyi kuramıyorsa solunum sıkıntısı başlıyor demektir. Anında bir sağlık kurumuna başvurması önerisinde bulunabiliyorsunuz. Konuşurken öksürük veya cümlenin gerisini getirememe gibi bir durum beraberinde hemen müdahaleyi gerektiriyor. Bu müdahaleyi yapabilmek adına birinci basamaktaki arkadaşlarımız, telefonla hastalarımızı veya takipteki kişileri bizzat aradılar."

Kara, ABD'de yapılan bir bilimsel çalışmaya ilişkin verileri aktararak, "Obezite arttıkça hastaneye, yoğun bakıma yatışlar ve beraberinde entübasyonlar artıyor. Çalışmalar, aşırı düşük kiloluların da aslında riskli olduğunu ortaya koyuyor. Bunlarda immun sistemle alakalı sorunlar yaşanabilir. Sıfır beden olma veya çok zayıf olma gibi gayretler; onların da dikkat etmesi gerektiği vurgulanıyor." ifadelerini kullandı.

'Hastalık Yönetim Platformu oluşturuldu'

Obezite ile mücadele için geliştirilen hizmetlere değinen Kara, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu hizmet birinci basamakta. Önemli bir hizmet olduğunu düşünüyorum. Aile hekimliğinde tarama yapıyoruz. Aile hekimliğinde taradığımız kişileri tespit ettikten sonra izleme tabi tutuyoruz. Sağlıklı hayat merkezlerinde diyetisyenlerimiz, fizyoterapistlerimiz, sosyologlarımız, birçok branşta sağlık çalışanlarımız var. Sağlıklı hayat merkezlerinde bu süreci yürütmeye devam ediyoruz. İhtiyaç halinde diyetisyenden, fizyoterapistten destek alıyor. Arkasından gerekli olursa uzman hekimlerle komplikasyon izlemi için hastanelere sevki sağlanıyor. Bununla ilgili Hastalık Yönetim Platformu oluşturuldu, yazılımı yapıldı. Sağlık bilgi sistemlerinin ve sağlık bilgi sistemleri altyapısının bize verdiği bu imkan gerçekten önemli. Platfom, 1 Ocak itibarıyla aile hekimlerinin hizmetine sunuldu."

 

Yorum yaz