DÜNYA

İran devlet televizyonunda Fuzuli'ye hakaret, Türklere 'Çölde gezen bedevi' tanımlaması

İran devlet televizyonu, Türk şair Fuzuli'nin, kendisinden yaklaşık 40 yıl sonra dünyaya gelen Saib Tebrizi'nin Farsça şiirlerini çevirip kendi divanına kattığı iddiasında bulundu. İddiaların ardından devlet televizyonu özür diledi. Olaydan bir gün sonra ise yine devlet televizyonunda Türk yöneticilere 'çölde gezen bedeviler' benzetmesi yapıldı.
Sitede oku

Koronavirüs salgını nedeniyle uzaktan eğitimin uygulandığı İran'da devlet televizyonunda 25 Nisan'da üniversiteye hazırlık kapsamında edebiyat dersi veren bir öğretmenin Fuzuli hakkında söylediği sözler ülkedeki Türklerin tepkisine yol açtı.

Anadolu Ajansı'nın haberine göre bahsi geçen öğretmen devlet televizyonundan yayınlanan ders sırasında, "Fuzuli, (Farsçada her şeye burnunu sokan anlamına gelen) fuzuli mahlasını boş yere almamıştır. O, Saib Tebrizi'nin Farsça şiirlerine burnunu sokmuş ve Saib ne yazdıysa Fuzuli, Türkçe divanına kendi şiiriymiş gibi almıştır" ifadelerini kullanmıştı.

Saib Tebrizi'nin Fuzuli'den yaklaşık 40 yıl sonra dünyaya geldiği bilinmesine rağmen İranlı öğretmenin Fuzuli hakkında bu şekilde ifadeler kullanması tepkilere neden oldu.

Olaydan bir gün sonra İran devlet televizyonun konuyla ilgili özür mesajı yayınlaması söz konusu tepkileri dindirmedi.

Ülkede Fuzuli'ye hakaret konusu daha sıcaklığını kaybetmemişken, bir gün sonra yine devlet televizyonunda yayınlanan ilkokul ders programında "Geçmişteki Türk yöneticilerin özellikleri nelerdir?" sorusunun doğru cevabı olarak "Çölde gezen bedeviler" ifadesinin kullanılması dikkati çekti.

İran Milli Eğitim Bakanlığı'nca basılan ve halen ilkokul 5. sınıflarda okutulan tarih kitabının 94'üncü sayfasındaki 'Vezirani Kardani İran' başlıklı yazıda geçmişteki Türk yöneticiler, ülkeyi yönetebilme kabiliyetleri olmayan "çölde gezen bedevilere" benzetildiği belirtildi.

'Türklere hakaret edilmesi ülke birliğine zarar veriyor'

İranlı akademisyen Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Rıza Heyet, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İran'da devlete ait kurum veya basın organları aracılığıyla Türklere hakaret edilmesi ülke birliğine zarar veriyor" dedi.

İran'daki Türkler nazarında Fuzuli'nin önemine değinen Heyet, ülkede matbaanın kurulduğu 19. yüzyılın ortalarında, Tebriz matbaasında kısa sürede 14 kere Fuzuli'nin Türkçe divanı ve Leyla ile Mecnun eserinin basıldığını söyledi. O yıllarda okuma yazma oranındaki düşüklüğü hatırlatan Heyet, Fuzuli'nin kitaplarının o dönemde bu denli çok basılmasının İran'da Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerdeki halkın Türk şaire verdiği önemi ortaya koyduğunu ifade etti.

Heyet, şunları kaydetti:

"Fuzuli, İran Azerbaycan bölgesinde çok değer verilen bir Türk şairdir. 16. yüzyılda doğu Türklerinde nasıl Ali Şir Nevai meşhur olduysa, batı Türklerinde de Fuzuli meşhurdu. Fuzuli, Arapça, Farsça ve Türkçe eserler yazmıştır. En güçlü eserlerini Türkçede vermiştir. İran'da modern eğitime geçilmeden önce Tebriz gibi Türk şehirlerinde Fuzuli'nin eserleri ders kitabı olarak okutulurdu. 1979 devrimine kadar Fuzuli'nin Türkçe divanı İran'daki Türk bölgelerinde hemen hemen tüm evlerde bulunurdu. Kitapları, devrimden sonra da en çok basılan ve okunan kitaplar arasında yer aldı."

'Sistematik bir asimilasyon faaliyeti yürütülüyor'

İran rejiminin Fars milliyetçiliği temelinde sistematik şekilde Türklere hakaret politikası yürüttüğünü savunan Heyet, "İran'da devlet organları eliyle ülkedeki Türklerin prestiji hedef alınıyor. Bu yolla sistematik bir asimilasyon faaliyeti yürütülüyor. Böylece toplumun Farslaştırılması hedefleniyor" iddiasında bulundu.

Devletin yayınladığı ders kitaplarında İran'ın son 1000 yılında sürekli "köle Türkler", "yabancı Türkler" ve "vahşi Türkler" vurgusu yapıldığını öne süren Mehmet Rıza Heyet, şunları söyledi:

"İran'daki asimilasyon politikası devlet kanallarında, sinema ve çocuk programları ve gazetelerde farklı biçimlerde işleniyor. Türkler İran'da 1000 yıl devlet yönettikleri için en çok baskı da Türklere uygulanıyor. Türkçe konuşan insanların prestijini sarsmak için sürekli hakaret ediyorlar. Bu yolla özellikle gençleri, bir manada hakim ve prestijli dil olan Farsçaya mahkum etmek istiyorlar. Fuzuli'ye hakaret de bu zincirin bir parçasıdır."

Bahsi geçen olayın zamanlamasına dikkati çeken Heyet, söz konusu girişimin haziran ayında gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı seçim atmosferini kızıştırmak ve halkı sandığa çekmek için yapılmış olabileceğini belirtti.

 

 

Yorum yaz