Mısır-Türkiye ilişkilerini rayına oturtmak açısından dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatı toplantısında Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'yi temsilen bir konuşma yapan Mısır Başbakan Medbuli'nin “Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ülkesinin D-8 Dönem Başkanlığında ortaya koyduğu çabalardan ötürü teşekkür ederim" ifadelerini kullanması dikkat çekti. Ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Mısırlı mevkidaşı Samih Şükri arasında haftasonunda 'Ramazan tebriği' temalı telefon görüşmesi gerçekleşti.
Şükri, görüşmeyle ilgili Mısır medyasına 'Türkiye'nin son dönemdeki açıklamaları ve jestlerinin takdir edildiğini' belirtirken, gerekli zemin oluştuğunda siyasi görüşmeler şeklinde temasların yapılmasına önem atfettiklerini söyledi. Şükri'nin Mısır'ın 'iki tarafın da faydasına olacak bir diyalog ve çıkarlara zarar verilmeden uluslararası hukuk kurallarına uygun ilişkiler kurulmasında istekli olduğunu' vurgulaması dikkat çekti. Arap medyasında Kahire'nin Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan) diasporası ve Libya'dan asker çekilmesi konusunda ısrarcı olduğu yolunda haberler yer alıyor.
Mısır-Türkiye diyaloğu, Çavuşoğlu-Şükri görüşmesi, İhvan ve Libya sıkıntılarını Gazete Duvar yazarı ve Artı TV yorumcusu Musa Özuğurlu ile konuştuk.
'Mısır'ın İhvan'la ilgili kırmızı çizgisinin devam ettiğini, belki ondan fazlasını görüyoruz'
Musa Özuğurlu’ya göre, Türkiye ile Mısır arasında temel sorunlar, Libya ve Türkiye’nin İhvan'la ilişkisi ve bu sorunların çözümlenememesi halinde ilişkilerin düzelmesi zor. Kahire'nin özellikle Türkiye'deki İhvancılar ve El Sisi yönetimi aleyhine faaliyet gösteren İhvan medyasıyla ilgili taleplerine dikkat çeken Özuğurlu, Arap medyasında bunlara kimi İhvan üyelerinin iadesi taleplerinin eklendiğinin yansıdığını aktardı. Bu haberlerden Mısır'ın hassasiyetlerinin devam ettiğinin anlaşıldığını belirten Özuğurlu, bu yönde adımlar atması halinde Ankara'nın zor duruma düşeceği değerlendirmesini yaptı:
“Türkiye ile Mısır arasında iki ana başlık, iki ana problem var. Birincisi Doğu Akdeniz’le bağlantılı olarak Libya, ikincisi de onun öncesinde başlayan ve Mursi iktidarına kadar götürebileceğimiz Müslüman Kardeşler'in Türkiye ile ilişkisi. Bu ikisi Mısır açısından büyük problem oluşturuyordu. Dolayısıyla Mısır bunu doğrudan telaffuz etmemiş olsa bile Türk tarafına istek olarak ilettikleri anlaşılıyor. Bir ön şart masaya sürmüş durumda. Bunların herhangi bir şekilde halledilememesi durumunda Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilerin düzelebileceğine ihtimal verilmiyor. Mısır basınına ya da genel itibariyle Arap basınına baktığımız zaman bunların yorumlarda vurgulandığını görüyoruz. Bu son süreçle ilgili 19 Mart tarihli Şark gazetesinde bir haber var. Türkiye’nin bir şekilde Mısır’ın hassasiyetine cevap vermeye çalıştığı ve İhvan'a yakın bir takım televizyon kanallarının en azından yayınlarının düzenlenmesi yolunda adımlar atıldığı belirtiliyor. Bu kanalların siyaset yapmalarının istenmediği, Türkiye tarafından bu kanalların yöneticilerine bunun iletildiği ifade ediliyor. Türkiye'nin İhvan liderlerinin siyasi beyanat vermemesi yolunda istekte bulunduğu ifade ediliyor. İktidara yakın bazı isimlerin örneğin, Yasin Aktay'ın bu konuyla ilgili doğrulamaları var. 'Mısırlılar içerik politikasının gözden geçirilmesini istedi' diyor. Bu şu anlama geliyor. Mısır, belki bütün İhvan liderlerine sınır dışı talep etmemiş olabilir ama bir şekilde Mısır'a yönelik üsluplarına dikkat etmeleri isteğinde bulunmuş. Aktay, Türkiye'nin bu yönden bir düzenlenme içinde olduğunu ima etmiş oluyor. Son aşamada Mısır'ın kırmızı çizgisinin devam ettiğini, belki ondan fazlasını görüyoruz. El Arabiya'da yer alan analizde, Mısır'ın bazı İhvan liderlerinin teslim edilmesini istediği haberi var ki bu eğer doğruysa, Türkiye’yi zor duruma sokabilecek bir istek. Daha önce böyle bir istediğin olmadığı söyleniyordu. Bir Mısırlı genç, bir seneden fazla oldu, Türkiye’deki ifadelere göre yanlışlıkla ifade edilmişti. Bu hem Müslüman Kardeşler hem de Türkiye'de çok büyük infial uyandırmıştı. Şu da var, Türkiye’dki İhvan’ın bazı kolları arasında birtakım çekişmeler olduğu ve bazılarının bir takım isimlerin Mısır'a iadesi yolunda çaba harcadığı da biliniyor. Böyle bir durumda Türkiye nasıl tavır takınacak? İhvan'ın bu kollarına karşılık, üst düzey yöneticilere karşı nasıl bir tavır takınacak? Mesela Batı'nın bütün baskılarına rağmen HAmas dahil bazı isimlerle ilgili Türkiye geri adım atmama görüntüsü sergiliyordu. Bir takım isimler Türkiye’yi ziyaret etmeye devam ediyordu. Burada işte Türkiye açısından gerçekten zor bir döneme girildiğini görüyoruz. Mısır’ın birtakım konularda ısrarcı olduğunu gösteriyor.”
‘Bu tek başına Mısır'ın yönettiği bir süreç mi? Suudiler ve BAE dahil üçlü koalisyondan bahsedebiliriz'
Diğer yandan Özuğurlu, Mısır'ın Türkiye ile diyalog meselesinde 'tek başına' görünmediği görüşünde. Özuğurlu, Mısır'ın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'yle (BAE) birlikte hareket ettiğine dikkat çekti. Kahire'nin Erdoğan yönetiminin Avrupa ve Arap dünyası nezdinde elinin çok da güçlü olmadığı analizi yapıyor olma ihtimaline atıfta bulunan Özuğurlu, bu durumda Ankara'ya karşı şart öne süren taraf konumundan kolay vazgeçmeyeceğinin altını çizdi:
“Acaba bu sadece Mısır’ın yönettiği bir süreç mi? Daha önce de vurguluyorduk. Aslında Mısır, Suudi Arabistan ve BAE'nin üçlü koalisyondan bahsedebiliriz. Mısır bunların 'koçbaşı' olarak şu anda hareket ediyor. Dolayısıyla diyaloğun çerçevesini belirleyecek olan sadece Mısır mı? Bu sorunun cevabını şu anda bilmiyoruz ama öyle olduğunu varsayabiliriz. Mısır, birtakım konularda şu anda eli daha güçlüymüş gibi davranıyor. Arap basınına baktığımızda Al Arabiya’da yer alan bir analiz vardı. Ekonomik açıdan, Kanal İstanbul-Montrö ile ilgili Türkiye’de yaşanan tartışmalardan yola çıkarak, Erdoğan'ın zor durumda olduğu yönünde... Muhtemelen Mısır, Erdoğan’ın şu anda Avrupa ve Arap dünyası nezdinde elinin çok güçlü olmadığı analizini yapıyor. Mısır sebepleri ne olursa olsun yaşanan gerginlikte geriye dönüş sağlanabilmesi için şartları öne süren taraf gibi duruyor. Böyle bir özgüven içerisinde. Çünkü Libya’da da Türkiye’nin çabalarına rağmen pozisyonunu kaybetmiş değil. Arap dünyasının o güçlü ülkelerinin bir partneri olarak böyle bir politika yürütüyor. Bu nedenle sanki daha güçlü gibi. Mısır’ın Müslüman Kardeşler isteğinden vazgeçeceğini düşünmüyorum. Ama 1920’lerden bu yana bir Müslüman Kardeşler örgütünden bahsediyoruz. Son dönemde kendisine karşı darbe yapılan bir örgütten bahsediyoruz. Türkiye için nasıl birtakım örgüt tanımlamaları varsa, Mısır açısından da gerçekten çok ciddi bir güvenlik sorunu Müslüman Kardeşler. Mısır’ın Müslüman Kardeşler şartından vazgeçeceğini zannetmiyorum. Genel başka konularda yumuşama sağlanırsa belki bir süreliğine göz yumulabilir. Ama bu konuda sıkı davranması istenebilir. O zaman Müslüman Kardeşler’in buradaki yöneticileriyle ilgili isim isim, haberleri yeniden okumaya başlayabiliriz.”
‘Libya'da Türkiye'nin ekonomik ilişkileri değil askeri varlığı Mısır için sorun'
Özuğurlu, Mısır’ın Libya’da da ağırlığını koyduğu görüşünde. Mısır'ı Türkiye’nin Libya ile öteden beri var olan ekonomik ilişkilerinin rahatsız etmediğini söyleyen Özuğurlu, asıl meselenin Türkiye'nin askeri varlığı ve özellikle de Suriye'den taşındığı belirtilen militanlar olduğu değerlendirmesini yaptı:
“Libya bence çok önemli. İki başlıkta görebiliriz. Bir, Türkiye'nin Arap dünyasına girmesi. Mısır’ın Suudi Arabistan, BAE ve diğer ülkelerle beraber yürüttüğü politika ve Türkiye’nin Libya’da bu açıdan bu ülkeleri rahatsız eden adımlar atması var. İkincisi Mısır'ın bir komşu olarak ikili ilişkilerde Libya’da çok önemli bir etkinliği var. Çünkü Arap dünyasının en büyük ülkelerinden birisi ve yanı başında bir kaosun olduğu ülke söz konusu. Mısır burada söz sahibi olmak istiyor doğal olarak. Bu konuda bir ilerleme de kaydetmiş durumda. Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe’nin ilk olarak Kahire’yi ziyaret ettiği hesaba katılmalı. Daha önceki devlet başkanı, dışişleri bakanıyla da Sisi’nin görüşmeleri var. Dolayısıyla Mısır ağırlığını koymuş durumda. Ama Mısır’ı rahatsız eden nedir diye baktığımızda, bugün yine el-Ganimi imzasıyla Al Arabiya’da yer alan Dibeybe'nin Türkiye ziyaretiyle ilgili haber var. Mısır'ın en büyük gazetelerinden birisi olan El Ahram'da da var. Orada şu belirtiliyor. Dibeybe, 14 bakan, 5 başbakan yardımcısı gibi geniş bir heyetle Türkiye’de. Ekonomik açıdan, diğer açılardan işbirliğini devam ettireceklerini ifade ediyor. Ancak askeri alana yer verilmemiş. Mısır’ı aslında rahatsız eden Türkiye ile ekonomik ilişkileri değil. Zaten öteden beri Libya'nın Türkiye ile ilişkileri var, Türk müteahhitleri çalışıyorlar. Mısır’ı rahatsız eden Türkiye’nin orada bulundurduğu iddia edilen militanlar. Aynı haberde Türkiye'den askeri danışmanlar, eğitmenler bulundurması yer alıyor. Bir başka ayrıntı daha var. Libya'daki mutabakattan sonra uluslararası planda müdahil olan devletlerin militanların çıkarılmasını istemesi var. Türkiye bir kısmını çıkarttı ama hala 6 bin üzerinde militanın bulunduğuna da haberde vurgu yapılıyor. Demek ki Mısır'ın hassasiyeti devam ediyor. Mısır ekonomik açıdan elbette Türkiye’nin Libya faaliyetlerini kabul ediyor ama askeri olarak bulunmasından rahatsız. Dolayısıyla zannediyorum Mısır, özellikle bu ayak üzerinden Türkiye’ye baskıyı sürdürecek. Libya’da Türkiye’nin askeri varlığı ve İhvan politikaları galiba Türkiye ile Mısır ilişkilerinin seyrini de belirleyecek."
'Arap dünyasına yeniden girmek isteyen ülke Türkiye'
Özuğurlu, Mısır'la diyaloğun başlangıcında Erdoğan ve Çavuşoğlu'nun açıklamalarının önemine dikkat çekerken, Kahire'nin görüşmenin ana konularında daha rahat pozisyonda olduğunu söylemenin mümkün olduğunu belirtti. Özuğurlu, Ara dünyasıyle sorunları çözmeye çalışan ülkenin Türkiye olduğunu anımsattı:
"Mısır ile görüşmelerin tekrar başlayacağı yönünde ilk açıklamalar Türkiye’den Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın yanı sıra bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. Mısır’ın o zaman İhvan ve Libya ile ilgili itirazları öne çıkmıştı. Aynı ısrarın devam ettiğini görüyoruz. Belki de adımlara yönelik çıkan bütün haberlere rağmen Mısır, Türkiye’nin yeterli adımları atmadığını söylüyor. Mısır görüşmeleri sürüncemeye tekrar almış olabilir. Mısır’ın şu anda daha rahat bir pozisyonda olduğunu söylemek mümkün. Çünkü şu anda Arap dünyasına girmeye çalışan ülke Türkiye. Arap dünyasına giriş kapılarından birisi de Mısır. Dolayısıyla bu isteğin daha çok Türkiye tarafından dillendirildiğini, Türkiye’nin girişimlerde daha çok bulunduğunu düşünecek olursak, zannediyorum Mısır'ın eli biraz daha güçlü gibi. Bu konularda ısrarcı olacak gibi görünüyor. Hem İhvan hem Libya’da Türkiye’nin bulundurduğu iddia edilen militanlarla ilgili olarak.”